Metafizik – Öz – Tanrısallık İlişkisi
Metafizik en genel, en kuşatıcı ilkeleri bulma çabasıdır. Bu en genel, en kuşatıcı ilkeler aynı zamanda öze ilişkin olduklarından, soruşturulmaları zaman zaman varlığın neliğini ortaya koyma çabası olarak da anlaşılmıştır.
Varlığın neliğini araştıran metafizik, bunu varlığın ilk ilkelerini veya varlığa ilişkin nihai, yanlışlanamaz hakikatleri ortaya çıkarma yolu ile gerçekleştirme çabasında olmuştur.
Metafizik, varlığın neliğini yani özünü bilme çabası olarak alındığında, fizik ötesini tanıma çabası olarak da değerlendirilmiştir. Çünkü görünür olan varlığın özünden bahsettiğimizde, fizik dünyanın ötesinde olan bir şeye yönelmiş olunur. Amaç görünür olanın ötesindeki, göreli olmayan nihai gerçekliğe ulaşmaktır; yöntem ise görünürde olanın eleştirel bir incelemeye tabi tutulması yolu ile onun ötesinin bilgisine ulaşmaktır.
Bu anlamıyla fizik dünyanın ötesinde, görünür olanın ardında olanın, tanrısal bir şey olduğu düşüncesi metafizikçilerin çoğu tarafından kabul edilmiştir. Bundan dolayı da varlığın özüne ilişkin yapılan araştırmalar çoğu zaman tanrısal olana ilişkin bir araştırma olarak görülmüştür. Bu aynı zamanda varlığın ilk ilke ve nedenlerinin araştırılmasıdır. Bu bakımdan, varlığın özünün kavranması ile şeylerin ilk ilke ve nedenleri kavranacak böylelikle de var olanlar hakkında nihai, değişmez ve değiştirilemez tanrısal bilgiye ulaşılacaktır.
Metafizik, varlıkların kendilerine özgü kaynağına inmeyi, onların kendi başına değil, bütün içindeki konumuyla soruşturulmasını gerektirir. Bir şeyin tam olarak kökten bilinebilmesi, evrenin ya da varlığın özünün bütünlüklü olarak kavranmasına bağlıdır. Böylelikle, metafiziğin uğraşı kimi zaman evrenin tümünü kuşatacak, onu bütünlüklü olarak kavrayacak ilkelerin bilinmesi, kimi zaman varlığın özüne ilişkin olan şeyin kavranması; kimi zamansa fizik ötesindeki tanrısal gerçekliğe ulaşılması çabası olarak görülmüştür.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım