Kültürel Sermaye Nedir?
Kültürel sermaye; bireyin belli bir grup, yapı, sınıf, toplum içinde edinmiş olduğu beceri, yetenek, bilgi, eğitim ve kariyer gibi durumların genel adıdır.
Kültürel sermaye diğer sermayeler gibi toplumda değişik katmanlarda farklılıklar göstermektedir. Toplumun bütün üyelerinin kültürel sermayesi aynı olmamaktadır.
Kültürel sermaye belli kaynaklara, imkânlara, şartlara ve çevrelere yakın olmakla doğrudan ilgili bir durumdur. İyi okullarda okumak, kültürel dünyaları deneyimlemek, kültür ortamlarına dâhil olmak, yetenekleri ilerletebilmek şeklinde gelişen kültürel sermaye, diğer sermaye biçimlerinden bağımsız değildir. Her sermaye biçimi birbirini etkileyebilir.
KÜLTÜREL SERMAYE ve BOURDİEU
Kültürel sermaye kavramı, Bourdieu’nun kültür sosyolojisi tartışmalarına dâhil olma yollarından biridir.
Toplumsal ilişkileri belirleyen değişik sermaye biçimleri vardır.
Ekonomik sermaye ve sosyal sermaye en çok bilinen biçimlerdir. Her biri kendi bağlamında toplumsal ilişkileri belirlemektedir. Bunun yanı sıra kültürel sermaye de insanın toplumsal alanda yer almasına etki etmektedir.
Bourdieu’ya göre kültürel sermayenin de çeşitli boyutları vardır. Bu anlamda, güzel sanatlara ve kültüre ilişkin nesnel bilgi; kültürel beğeniler ve tercihler; biçimsel nitelikler (örneğin, üniversite derecesi, müzik eğitimi); kültürel beceriler ve teknik ustalık (örneğin, bir müzik aleti kullanma yetisi); zevk sahibi olma ve iyi ve kötü arasında ayrım yapma yetisi.
Bu anlamda Bourdieu’nun kültürel sermayeyi daha geniş bir habitusun bir boyutu ve bu nedenle ona sahip olanların toplumsal konumlarını yansıtan bir olgu olarak gördüğü söylenebilir (Smith, 2005: 190).
Kültürel sermaye, toplumsal eşitsizlikleri sergilemekte, kültürün yeniden üretilmesini göstermektedir.
Bedenselleşmiş (embodied state), nesneleşmiş (objectified state), kurumsallaşmış (institutionalized state) gibi üç ayrı şekilde gerçekleşen “kültürel sermaye en geniş anlamda sınıfsal eşitsizliklerin toplumsal kurumlar aracılığıyla sürdürülmesini ve tüketilen nesne ve hizmetlerin sahip olduğu kültürel kodlar ile sınıfsal farkların pekiştirilmesini sağlar” (Aydemir, 2011: 51).
Kültürel sermaye kavramı ile Bourdieu, kültürün toplumsal ilişkilerdeki merkezi yerini belirlemektedir. Bu anlamda özgün ve yeni bir katkı olarak değerlendirilmesi gerekir.