Felsefe hakkında her şey…

Jules Lequier

29.01.2024
Jules Lequier

Jules Lequier de insan seçimlerini mutlak olanın dikişsiz kumaşına dokumaya çalışan tekçi felsefeye elindeki tüm felsefi ve edebî araçlarla direnmiştir. Özgürlüğün, içimizdeki itici güçlerin bilinmemesinden kaynaklanan bir yanılsama olduğu şüphesi onu rahatsız etmiştir.

Tanrı, doğa güçleri ya da toplumun gelenekleri tarafından her ne şekilde biçimlendirilmiş olursak olalım, insan varoluşunun dokusunda kendi kendini yaratmanın yıpranmış iplikleri bulunduğunu savunmuştur. Jules Lequier bu özgürlüğü, hakikate ilişkin tüm gerçek sorgulamaların gerektirdiği “ilk hakikat” olarak ilan ederek, geleneksel ilahi yaratıcılık, ebediyet ve her şeyi bilme öğretilerine de karşı çıkmıştır.

Jules Lequier, hiçbir şey yayınlamamış, nispeten gözden uzak bir şekilde yaşama veda etmiştir. Önemli bir akademik kariyeri bulunmayan Lequier edebî ve felsefi çalışmalarının çoğunu tamamlayamamıştır. Bütün bu handikaplarına rağmen, felsefe alanında gösterdiği etki, düşüncesinin ve adının duyulmamış olmasına nazaran çok daha büyük olmuştur.

Charles Renouvier ve William James, Jules Lequier‘in insan özgürlüğünün anlamı, mahiyeti ve nasıl bilinebileceği hakkındaki fikirlerinin çoğunu benimsemişlerdir. Lequyer’in fikirlerinin yankıları ve kullandığı özgün ifadeler Fransız varoluşçuluğunda ve Amerikan süreç felsefesinde bugün hâlâ görülmektedir.

Lequier, koyu bir dinî inanışa sahip olmakla birlikte giderek daha melankolik bir mizaca bürünen bir kişi olarak felsefesini çeşitli edebî üsluplarla yazıya ve söze dökmüştür. Bu etkilerinin üzerine Jules Lequier, Danimarkalı ünlü çağdaşı Søren Kierkegaard’a benzetilerek “Fransız Kierkegaard” olarak da isimlendirilmiştir.

Jules Lequier kimdir?

Joseph-Louis-Jules Lequyer, 29 Ocak 1814’te Fransa’nın Quintin kasabasında ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Joseph Lequyer (1779-1837) saygın bir tıp doktoruydu ve annesi Céleste-Reine-Marie-Eusèbe Digaultray (1772-1844) Quintin’deki hastanede yoksullara ve hastalara bakım hizmeti veriyordu.

Aile adı, başta “Lequier” ve “Lequyer” olmak üzere çeşitli şekillerde yazılmıştır. Lequyer’in doğum belgesinde “Lequier” yazmaktadır; ancak 1834’te babası bu yazımı yasal olarak “Lequyer” olarak düzelttirmiştir (Grenier, La Philosophie de Jules Lequier, 257-58).

Lequyer adını yazarken tutarlı davranmamıştır ve bu imla karışıklığı bilimsel literatürde de devam etmektedir. Quintin’deki doğum belgelerinde ve Plérin’deki mezar taşında aile adı “Lequyer” olarak yazmaktadır.

Lequyer‘in ailesi Quintin’den Brittany’nin kuzey kıyısındaki St-Brieuc kasabasına taşındı ve oğulları burada küçük bir papaz okulunda eğitim gördü. On üç yaşına geldiğinde Yunanca ve Latincede çok başarılı bir performans sergilemekteydi. Dindar Katolik terbiyesi, kendisi de bir din adamı olan Louis Épivent (1805-1876) ile arkadaşlığıyla birleşince, Jules Lequier‘in felsefe ve teolojiye, özellikle de insanın özgür iradesine ilişkin çok boyutlu soruna olan ilgisini artırmıştır.

Aile tatillerini St-Brieuc’un hemen kuzeyinde, Plérin yakınlarında, sahile yürüme mesafesindeki Plermont (“Plérin” ve “mont” kelimelerinin kısaltılması) olarak bilinen tenha bir kulübede geçirmişlerdir. Bu kırsal bölgede Jules Lequier, en yakın arkadaşı Mathurin Le Gal La Salle (1814-1904) ile çok mutlu zamanlar geçirdi. İlk yıllarının bir diğer önemli birlikteliği de “Nanine” olarak da bilinen Anne Deszille (1818-1909) idi. Lequyer, Deszille’e iki kez evlenme teklif etmiş (1851 ve 1861’de) ve reddedilmiş, bundan sonra da hiç evlenmemiştir.

Lequyer 1834 yılında Paris’teki École Polytechnique‘e girdi. Okul programı, öğrencilerin şafakta kalkmasını, zayıf bir kahvaltı yapmasını, ardından öğle yemeğine kadar bilimsel konularda -matematik, fizik ve kimya- çalışmalarını gerektiriyordu. Öğle yemeğinden sonra askerî talimler, eskrim ve ata binmenin yanı sıra dans ve müzik dersleri veriliyordu. Akşam yemeğinden sonra öğrenciler geceye kadar çalışmalarına devam ediyorlardı. Bu katı program Jules Lequier‘in düşünce odaklı mizacına uymuyordu, bu yüzden bazı okul yöneticileriyle ters düşmüştü.

Babasının 1837’deki beklenmedik ölümü sıkıntılarını daha da artırdı. Ertesi yıl teğmen olmaya hak kazanmasını sağlayacak sınavda başarısız oldu. Piyade sınıfına girme teklifini bir hakaret olarak görerek çarpıcı bir şekilde ordudan ayrıldı. Sınavı yapan subaya istifasını şu sözlerle duyurdu:

“Generalim, iki tür adalet vardır, benimki ve sizinki” (Hémon, 145).

Lequyer’in kayıt kartındaki fiziksel tanımı ilgi çekicidir: 1.80’den biraz kısa boylu, sarı saçlı, kahverengi gözlü, düzgün burunlu, küçük ağızlı, oval yüzlü, yuvarlak çeneli, sol gözünün altında ve çenesinin sağ tarafında yara izleri var (Brimmer 1975, Ek III). Çenesindeki yara izi okulda geçirdiği bir binicilik kazasından kaynaklanıyordu ve daha sonraki yıllarda sakal bırakarak bunu kapatmıştı.

Takip eden yıllar içinde Lequyer’in sağlık durumu kötüleşti. Artık bakım görmeyen saçları ve sakalları erken beyazlamıştı. Bakışları kayıp ve boş bir hal aldı. Lequyer’in Nanine’le evlenme konusundaki ikircikli umutları, 28 Aralık 1861’de Nanine’in babası öldüğünde yeniden canlandı; evliliğin önündeki başlıca engelin Nanine’in babası olduğuna inanıyordu. Jules Lequier tekrar evlenme teklif etti; şubat ayının ilk haftasında Nanine’in kesin olduğunu belirttiği ret cevabını öğrendi. Lequyer’in davranışları çılgın ve dengesiz bir hal aldı. Tuhaf halüsinasyonlar görmeye başladı ve ıstırabına bir son vermekten söz etti.

Lequyer, 11 Şubat 1862 Salı günü Le Hesnan’la birlikte sahile gitti, elbiselerini çıkardı, körfezin sularına atladı. Dalgalar arasında sadece bir nokta olarak görünene kadar gücünün sınırlarına kadar yüzdü ve haykırdı. Le Hesnan’a göre, Jules Lequier‘in son sözleri bir sıkıntı çığlığı değil, Deszille’e bir veda olacaktı:

“Adieu Nanine” (Hémon, 232).

Akşam saat dokuzda Lequyer’in cesedi kıyıya vurdu.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...