Felsefe hakkında her şey…

Evren yaşamın oluşması için ince ayarlı mıdır?

18.02.2024
137
Evren yaşamın oluşması için ince ayarlı mıdır?

Teorik fizikçilerin fikirlerini ve çalışmalarını, bilimsel dergileri ve yayınları takip ediyorsanız mutlaka aşağıdakine benzer bir ifadeyle karşılaşmışsınızdır:

“Evren yaşam için ince ayarlıdır. Elektron ve kuarkların kütlesi, yerçekimi veya nükleer kuvvetin şiddeti ve fizikçilerin doğal olguları tanımlamak için kullandıkları diğer birçok sabit gibi doğanın mevcut sabitlerine bakarsanız bunların değerlerinin ince ayarlı olduğunu fark edersiniz. Bu ince ayarda çok küçük bir oynama dahi gerçekleşse evrende yaşam mümkün olamaz. Dolayısıyla yaşamın var olabilmesi için evrenin ya da doğa sabitlerinin ince ayarlı olması gerekir.”

Yaşamın var olabilmesi için gereken mükemmel ayarlanmış bir “Dengeler Evreninde” yaşadığımızı sıklıkla duyarız. Öyküyü bu şekilde çerçevelediğinizde, üç olasılık ortaya çıkar: (1) Evren sadece bir tesadüften ibarettir; yani evren neyse odur ve doğanın sabitleri türküsünü kendimiz çalar, kendimiz söyleriz; (2) Bir “ince ayarcı” vardır ve bu “ince ayarcı”ya ne isim vereceğiniz size kalmıştır, ister Tanrı ister panpsişizm deyin, evrenin amacı nihayetinde yaşamın var olmasıdır; ya da (3) Biz bir çoklu evrende yaşıyoruz ve bizim evrenimiz yaşamın var olması için her şeyin yolunda gittiği bir evrendir. Başka bir deyişle, eğer Tanrı’yı aramıyorsanız, çoklu evren anlayışını kabul etseniz iyi edersiniz.

Son ikisinden başlayarak bu üç olasılığın her birine daha yakından bakalım. İkinci seçeneği, yani bir ince ayarlayıcının var olduğunu düşünün. İster doğaüstü ister panpsişik olsun, bir tür ince-ayarlayıcı varsayımıyla ilgili asıl mesele bunu kanıtlayamıyor olmamızdır. Dolayısıyla bunu bir inanç unsuru olarak kabul etmeliyiz. Bu kişisel bir seçimdir ve psikolojik olarak rahatlatıcı olsa bile bilimsel olarak pek kullanışlı değildir. Pek çok bilim insanının üçüncü seçeneği, yani çoklu evreni benimsemesinin nedeni de budur.

İlgili konu: Bilim ve felsefe “ince ayarlı evren”de karşılaşırsa…

Çoklu evren meselesi

Temel sabitlerin değerleri konusunu kozmik bir tesadüfe indirgersek aslında sorunu ihtimaller alanına itmiş oluruz. Çoklu evren anlayışında her biri doğanın sabitlerinin farklı değerlerine sahip çok sayıda olası evren vardır ve bizim evrenimiz, yıldızların ve gezegenlerin oluşması ve biyokimyanın en azından bizim gezegenimizde kesin olarak ortaya çıkması için işlerin yolunda gittiği evrendir. Çoklu evren, bu karşılaştırmayı nasıl yapacağımıza dair hiçbir fikrimiz olmasa da temel sabitlerde farklı değerlere sahip farklı evrenlerin var olma olasılığını belirlemek üzere bir tür ölçüt bulunduğunu dolaylı olarak varsayar.

bilim, felsefe, kozmos, evren, fizik

Çoklu evrenler sicim teorisi ya da kozmik enflasyon ya da bu ikisinin bir kombinasyonu biçimindeki oldukça spekülatif bir fizik anlayışına dayanmaktadır. En basit haliyle, çoklu evren, evrenin erken dönemlerinde üstel olarak hızlı ve çok kısa ömürlü bir kozmik genişleme dönemini tetiklediği varsayılan inflaton (şişirme alanı) adı verilen bir skaler alandan kaynaklanır. Evrensel şişme, kozmolojinin bazı muammalarına çözüm üretir; ancak bunu varlığından emin olmadığımız bir fizikselliğe, yani çoklu evrene ihtiyaç duymadan yapamaz.

Enflasyon erken evren için doğru model olsa bile ki olabilir, sorun şu ki diğer evrenlerin kozmik ufuk dediğimiz bilgi balonunun dışında olduğu göz önüne alındığında, çoklu evrenin var olup olmadığını asla bilemeyiz. Dolayısıyla, pratikte çoklu evren, ince ayar probleminin ikinci olasılığın doğaüstü ya da panpsişik önerilerinden çok da farklı olmayan bir çözümü anlamına gelmektedir. Muhtemelen var olan, ancak var olduğu doğrulanamayan bir şey… Çoklu evren de bir inanç konusudur. Spekülatif teorik fizikteki en zor iş, iyi bir fikrin cazibesi ile bu fikrin gerçek dünyanın bir parçası olması için gerekenler arasında ayrım yapmaktır.

Evrene dair mevcut fiziki imgemizin nasıl inşa edildiğine dönük tarihsel bir yaklaşım benimsersek, doğanın sabitlerinin gördüklerimizi tanımlayan modeller oluşturmak için kullandığımız ölçülmüş parametreler olduğunu fark ederiz. Elektronun kütlesini ve yükünü, nükleer kuvvetin şiddetini ya da kuarkların kütlelerini ölçer, sonra da bu değerleri parçacıkların ve cisimlerin birbirleriyle nasıl etkileştiklerini açıklayan modellerde kullanırız. Bu değerleri ölçebilmemizin tek nedeni ise burada olmamızdır.

Bu tasarı bize fiziksel evrenin büyük bir resmini sunmakta oldukça başarılı olmuştur. Ancak fiziğin kavramsal çerçevesinin hiçbir yerinde, doğanın sabitlerinin değerlerini bir tür tahmin modeliyle açıklamamız gerektiği öne sürülmemiştir. Aslında, biraz düşünürsek, böyle bir görevin temelde imkansız olduğunu fark ederiz; zira fiziksel evrenin herhangi bir modelinin, bu modelin çalıştığı enerji ölçeğini belirleyen bir parametre değeriyle başlaması gerekir.

Örneğin, birçok kişinin böyle bir modele en yakın olduğuna inandığı sicim teorisinde, serbest parametre, sicim gerilimi olarak adlandırılır ve esasen bize temel sicimin birim uzunluğu başına düşen enerji miktarını söyler. O zaman şu sorulabilir: Peki ama neden başka bir değer değil de bu değer? Cevap genellikle şöyle olur: “Çünkü bu Planck uzunluğu başına düşen Planck enerjisidir ve buraya başka hiçbir şey sığmaz.” Ancak bu gerçek bir cevap değildir. Bu, bildiğimiz fiziğin burada mevcut olduğuna dair bir varsayımdır. Bu temel bir “ilk prensip” öngörüsü değildir ve olamaz; çünkü her model bir başlangıç noktası varsayması gereken kavramsal bir çerçeve üzerine inşa edilir.

Astroteoloji

Peki, evren yaşam için ince ayarlı mı değil mi?

Dünya’dan başka bir yerde yaşam olduğuna dair şimdilik hiçbir kanıtımız olmadığını biliyoruz. Fizikte doğanın sabitlerini “ilk prensiplerden” başka yerleşik varsayımlar olmadan hesaplamanın kavramsal olarak imkânsız olduğu göz önüne alındığında, ince ayar sorununa ya ince ayarlayıcı ya da çoklu evren ile verilen cevaplar fiziğe ait olmayan bir boyut eklemeye çalışıyor gibi görünüyor. Belki buna astroteoloji diyebiliriz. Ve tabii bu bildiğimiz anlamda fizik bilimi değildir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Marcelo Gleiser’in “Is the Universe fine-tuned for life? Here are 3 answers” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...