İbrahim Yasa’nın aile çalışmaları
Yasa’nın diğer bir çalışma alanı Türk aile yapısı üzerindedir. Bu kısımda bu konuda yaptığı iki temel çalışmaya yer verilecektir. Bunların ilki gecekondu ailesi, diğeri yurda dönen işçi aileleri üzerinedir. İlk çalışma Türkiye’de gecekondulaşma sorununu gündeme getiren ilk eserlerden biridir.
1966 yılında yayımlanan çalışmada; gecekondu ailesinin doğuşu, oluşumu, gelişimi ele alınmaktadır. Yasa, Türkiye’de gecekondulaşmanın altında yatan köyden şehre göçün nüfus ve ekonomik nedenlerini irdeler buna göre, eşitsiz toprak dağılımı ve işsizlik, artan nüfusu besleyemeyen küçük toprak dağılımı, tarımda makineleşme göçe ve dolayısı ile gecekondulaşmaya neden olmaktadır. Tüm bu etkenler ülkemizde 1945 sonrası iç göçün artışına neden olmuştur.
Gecekondu konutların yapısal özelliklerinde dikkat çeken helaların ve çeşmelerin ortaklaşa oluşu ve evlerin sıhhi olmaması köy evlerine benzemeleridir. Bu nedenle salgın hastalıklar bu bölgelerde sıklıkla görülmektedir (1966: 58). Gecekondu yapımı ve satımı artık Ankara’da bir iş kolu haline gelmiştir.
Yasa’nın genel eğilimi gerek gecekondu bölgelerini gerek burada görülen aile biçimini köy ve şehir arasında bir geçiş hali olarak değerlendirmesidir. Konutun özellikleri, dekorasyonu, yenilen yiyecek türleri vb. konularda bu temel hipotezini doğrular. Gecekondu ailesi için şehirli ev eşyaları kullanım değil toplumsal saygınlık kazanmak için birer gösteri malzemesidir (1966: 72).
Köy ailesi şehre göçerken üç aşamadan geçer; şehrin yaşam koşullarını araştırma, iş bulma ve ailenin getirilmesi son olarak bir gecekonduya sahip olma. Bu süreç gecekondu ailesi için bir bocalamadır. Çünkü köydeki dayanışmayı şehirde görememektedir. Gecekondu ailesi, köy ailesinden her bakımdan farklılaşmaya başlamıştır. Örneğin evlenme adetleri artık çok pahalı gerçekleştirilmemektedir. Gecekondu ailesi duygu, düşünce ve yaşantı olarak köylü özelliklerini sürdürse dahi şehrin konforundan faydalanmaktadır. Ailenin çözülmesi boşanma değil ölümdür.
Yasa, çok içkin bir tespit yapar. Gecekondu ailelerinde çocuklarının ilerdeki mesleklerinin memur olmasını istemelerinin nedeni olarak Türk toplumunda görülen “efendilik kompleksi”ne bağlar (1966: 119). Bu kompleks Osmanlıdan beri toplumun yöneten ve yönetilen olarak ayrılmasından kaynaklanmaktadır. Gecekondu ailesi gelirlerini arttırarak; ev sahibi olmayı, çocuk okutmayı ve geçimlerini iyileştirmeyi arzu etmektedirler. Gecekondu ailesinin yemek saatlerini yedikleri besinlerin türlerini iş-güçleri belirlemektedir. Eğer şehirli besin maddeleri ucuz ve kullanımı kolaysa tercih etmektedirler.
Gecekondu ailesi günlük zamanlamalarında, sağlık ve hijyenik davranışlarında, giyim-kuşamlarında gittikçe şehirli özellikleri benimsemektedirler. Eğitim, haberleşme konularda şehirleşse dahi dinsel inanışlar konusunda köy ailesine benzemektedir. Aile gezmelerine önem vermektedirler. Gecekondu aileleri bölgesel farklılıklarını şehirleşerek aşmaktadırlar. Ancak şehirlilere karşı olumlu düşünceler geliştirmemektedirler. Örneğin şehirli zenginler alın teri ile kazanmamaktadır. Şehirliler kendilerini üstün ve ayrıcalıklı görmektedirler (Yasa, 1966: 236).
Yasa’nın aile ve toplumsal değişmeye odaklandığı bir diğer önemli çalışması Almanya’dan yurda dönen işçi aileleri üzerine yaptığı araştırmadır (1979). Yasa bu çalışmasında özellikle yurda yeni beceri ve görüşlerle dönen işçilerin Türk toplumunda nasıl değişimlere yol açabileceklerini belirlemeye çalışır. Çalışması karşılaştırmaya dayalıdır.
Dış göçün en önemli toplumsal etkisi yeni iş-güç alanlarının açılması ve arkada kalanları tüketici hale sokmasıdır. Türk işçiler özellikle fabrika işçiliği yapmak istemektedirler; çünkü bunu işi daha prestijli saymaktadırlar. Yasa, Almanya’dan dönen Türk işçilerin çok ağır bedeller ödeyerek ülkelerinde iyi ekonomik geçime kavuştuklarının altını çizer. İşçi aileler genellikle toprağa yatırım yapmaktadırlar (1979: 171). İşçi ailelerdeki erkekler okul yaptırmayı yeğlerken, kadınlar camiden yana eğilim göstermektedir. Yurt dışından dönen işçiler sol partilere eğilimli iken, deney grubu sağ partilere oy vermektedirler.
Dış göçlerin tinsel etkisi, özellikle aile içinde kadının saygınlığının artması ve aile üyelerinin geleneksel kalıplardan uzaklaşmalarıdır. “Alamancı” olarak nitelenen işçi aileleri artık çocuklarının memur değil serbest girişimci olmalarını arzu etmektedirler. Bu ailelerin yemekleri, temizlik alışkanlıkları zamanla değişmiştir. Alamancı ailelerin bir orta sınıf oluşturması ise beklenen bir sonuç olarak görülmektedir.
Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s. 95-97, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872