Felsefe hakkında her şey…

Hume’un Metafizik Anlayışı

10.05.2020
3.208

Hume, meşru bilgimizin sınırlarını ortaya koyma çabası sonucunda iki bilgi alanı belirlemiştir. Bunlardan ilki, bilimlerin soruşturma yetkisine giren olgu sorunları ve matematiğin alanı olan ide bağıntılarıdır.

İde bağıntılarını dile getiren önermeler, olgular hakkında hiçbir şey söylemezler. Onlar sadece, konu edindikleri kavramda örtük olarak bulunan şeyi ifade ederler. Diğer yandan hiçbir olumsallığa yer vermeyecek biçimde kesindirler. Çünkü onlar çelişmezlik ilkesinin bir tezahürüdürler ve karşıtlarının düşünülmesi çelişmeye yol açar.

Kant’ın, daha sonra analitik önermeler olarak nitelendireceği bu tür ifadelerin, bilgi verici ifadeler oldukları söylenemez. Çünkü onlar kavramda zaten ayırt edilmiş bulunan bir şeyin önermede tekrar edilmesi anlamında totolojiktirler.

Olgu sorunlarını dile getiren ifadeler ise duyu deneyimlerine dayanan, gerçekliğe ilişkin, olumsal önermelerdir. Bunlar konu edinilmiş kavramda önceden ayırt edilmiş olmayan bir şeyi ifade eden önermelerdir.

Bu tür ifadelerin bilgi bakımından değeri, onların deneyimden elde edilmiş olmaları ile ilişkilidir. Onlar olgulara ilişkin ifadeler olduklarından, doğrulanma olanakları da olgular ile karşılaştırılarak sağlanır.

Çelişiği olan ifadeler de kendileri kadar doğru olabildiğinden dolayı bunlar, zorunlu bir doğruluğu dile getirmezler. Olgu sorunlarını dile getiren önermeler, kesin değil fakat olası bir doğruluk taşırlar.

Hume matematiğin, ide bağıntılarını; empirik bilimlerin, olgu sorunlarını dile getiren önermelerinin bilgi bakımından meşru ya da anlamlı olduğunu, bunların dışında kalan önermelerin ise anlamsız olduğunu öne sürmektedir.

Metafiziğin ifadeleri ise ne ide bağıntıları ne de olgu sorunları dile getirmektedir. Bu durumda metafizik ifadelerin ne bilgi bakımından meşruluğu söz konusudur ne de bir anlam içermektedirler.

Söz gelimi, metafizikçilerin kendilerine sıklıkla başvurdukları ‘töz’, ‘madde’, ‘gerçeklik’ gibi kavramlar Hume’un ortaya koymuş olduğu bu empirik ölçüt açısından anlamsızdırlar. Çünkü bunlar ne duyu deneyimlerine ilişkin ifadelerdir; ne de matematiksel kavramlardır.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Esma Sultan Tekin dedi ki:

    Bu sayfaya bir felsefeci olarak bayılıyorum., çok iyi.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...