Farklı Yaşlarda Cinsel Gelişim Nasıl Gerçekleşir?
Cinsel gelişim farklı yaşlarda farklı özelliklerle seyretmektedir. Bunlar:
- Birinci dönem (0- 6 yaş): Bu dönemde beden birincil odak noktası olup cinsel ilgi, merak, uyarılmışlık ve davranış kendiliğinden ifade edilir.
- İkinci dönem (6 yaş- 12 yaş): Bu dönemde fiziksel gelişim hızı yavaş olup küçük kas becerileri gelişir. Cinsel haz hissederler, ancak cinsel davranışların yansıtılmasında dikkatli olup mahremiyetin önemsendiği bir dönemdir.
- Üçüncü dönem (13-15 yaş): Bu dönemde de beden birincil odak noktasıdır. Ergenliğe giriş ile hormonların etkisi artar ve bedensel değişim hızlıdır. İkincil cinsiyet yapılarının gelişimi (erkeklerde kas ve kıllanma, kızlarda göğüslerin belirmesi) bedenlerine ve bedenlerinin sosyal ortamda yarattığı etkiye ilişkin farkındalık geliştirir. Cinsel uyarılmaya hassas olan bu dönemde, cinsel saplantı geliştirme ve rastgele cinsel davranışta bulunma riski vardır.
- Dördüncü dönem (16 yaş ve sonrası): Bu dönemde bedensel büyüme yavaşlamaya başlar, hormonal etkinlik dengelenmiş, ikincil cinsiyet organlarının değişimleri bedensel imajla bütünleştirilmiştir.
Konu Başlıkları
Doğum Öncesi Cinsel Gelişim
Cinsiyetin farklılaşması: Anne karnında yaklaşık olarak sekizinci haftada Y kromozomu H-Y antijeni üretir. Erkeklerde H-Y antijeni testislerin oluşumuna yol açar. Kızlarda ise H-Y antijeninin eksikliği yumurtalıkların oluşmasına neden olur.
Cinsiyet farklılaşmasının bir diğer unsuru Mullerian ve Wolffian kanallarıdır. Başlangıçta bu iki yapı her iki cinsiyette de mevcuttur. Erkeklerde (XY) testislerde testosteron ve Mullerian baskılayıcı hormon salgılanır. Böylelikle Wolffian kanal oluşur. Zira Mullerian baskılayıcı hormon, Mullerian kanalının gelişimini engelleyip küçülmesine ve ortadan kalkmasına neden olur. Kızlarda (XX) ise bu hormonun olmayışı bu kanalın gelişimini tamamlamasını sağlar. Testosteron olmayışı nedeniyle de Wolffian kanalın gelişimi söz konusu olmaz. Bu iki yapı iç cinsiyet yapılarının farklılaşmasına neden olur. Erkeklerde testosteron dış cinsiyet organlarının (scrotum ve penis) gelişmesine yol açarken. Kızlarda ise testosteronun olmayışı dişil yani dışsal cinsiyet organlarının (klitoris, labia ve vajina) oluşumuna zemin hazırlar.
Testosteronun varlığı veya yokluğu belirleyici bir faktördür. Varlığı erkek cinsiyetine doğru farklılaşmasına yol açarken yokluğu dişi cinsiyetin oluşumuna yol açar. Anne karnında ilk başta bütün insanların cinsiyeti dişiliktir. Bazen bu cinsiyet farklılaşması belirgin düzeyde değildir ve insanlarda, halk arasında çift cinsiyetlilik olarak nitelendirilen hermaphrodism oluşur.
Gerçek hermafodi , hem eril hem dişil anatomiye sahip olmak, örneğin 1 yumurtalık ve bir testis, hem vajina hem penise sahip olma, yalancı hermafodi sadece yumurtalık veya testisler bulunur. Hermafodi tarih boyunca belki de insanların en çok tepkisini çekmiş cinsiyete durumudur. Bu bireyler bazen ergenliğe dek bir cinsiyet kimliği benimserken, ergenlikten sonra bu öteki cinsiyete geçebimektedir. Bu durum, kişinin ailesi ve çevresiyle uyumu ve de ruhsal sağlığını etkileyen önemli bir değişimdir. Hermafodi olan bireyler belki de eğitimcilerin ve ebeveynlerin en çok itina ve anlayışına ihtiyaç duyan kişilerdir.
Bebeklik Dönemi Cinsel Gelişim (0-2 yaş)
Bakımını sağlayan kişilerle kurulan ilişkiler yoluyla öğrenmeleri gerçekleşir. Bu dönemin en önemli özelliği temel güven duygusunun gelişimidir. Bu yaştaki bebek dokunma yoluyla bedeni hakkında bilgi edinir. Cinsel organlarını inceleyebilir. Kendiliğinden ortaya çıkan cinsel uyarılmışlık belirtilerine benzer (penisin sertleşmesi gibi) tepkiler olabilir ancak bunları cinsel davranış olarak nitelemek güçtür. Bu dönem çocukların kendi çıplaklıklarından utanma ve çıplaklıklarını gizleme çabaları yoktur.
İlk Çocukluk Dönemi Cinsel Gelişim (2-5 yaş)
Kendi geliştirdiği sözcüklerle cinsel organları tanımlamaya çalışırlar. Her iki cinsiyeti ayırt edebilirler. İnsanların nasıl oluştuklarına dair temel bilgileri edinirler (annemizin karnından çıktığımız). Sık sık mastürbasyon davranışında bulunabilirler. Zaman zaman yaşıtlarıyla karşılıklı bir merakla cinsel organların birbirine gösterildiği görülür. Yetişkin cinsel organlarını görme merakı olabilir (anneyi çıplak görmek istemek gibi). Bu dönemde de kendi çıplaklıklarıyla bir sorunu ve çıplaklıklarını gizleme çabaları yoktur.
Anaokulu ve İlkokulun İlk Yıllarında Cinsel Gelişim (5-9 Yaş)
Toplumsal cinsiyet kimliği belirginleşir, cinsiyetler arasındaki fiziksel, davranışsal ve duygusal farklılıkları bilir. Bu yaş çocukları ergenliğe ilişkin temel bir anlayış geliştirebilirler (kimi çocuklar, özellikle kızlar bu yaşlarda erken ergenlik özellikleri gösterebilir). İnsanın üremesine ilişkin temel bir anlayış geliştirirler. Cinsel tercihler hakkında kimi çocukların bir anlayışı olabilir. Mastürbasyon davranışı görülebilir. Önceki yaşlara göre daha kalıcı arkadaşlıklar geliştirirler.
Bu yaş çocukları yaşıtlarıyla, çoğunlukla hemcinsleriyle, cinsel oyunlar oynayabilirler. Çıplaklığına ilişkin daha dikkatli ve çekingen olurlar. Okul öncesi çocukta göreli yoğun bir cinsel ilgi varken bu ilgi ilkokul çağı çocukta gittikçe azalır. Bu dönemde çocuğun, önceki yıllardaki cinsel ilgisi azalır ve düşüncelerini okuldaki etkinliklere yöneltip, aynı cinsten çocuklarla oynar. Çocuksu hayal kurmalar, fantastik oyunlar bırakılır; çocuk daha gerçekçi, gözlemci ve meraklı olur. Bu çocuklar işinde, gücünde, ciddiyetle sorumluluklarına yoğunlaşan ve neredeyse tek cinsiyetli bir akran dünyasında var olurlar.
Yaşlılık döneminin dışında, ilkokul çağı düzeyinde cinselliğin rafa kaldırıldığı başka bir dönem bulmak güçtür. Bu nedenle Freud bu döneme gizil (latent) dönem adını vermiştir. Her ne kadar okul çağının, Freud’un deyimiyle cinsel açıdan gizil bir dönem olduğu düşünülmekteyse de Kinsey yaptığı araştırmalarda bu yaş erkeklerin %57’si, ve kızların %48’inin cinsel oyunlar oynadıklarını saptamıştır. Ancak, bu bulgular önceki dönemlere ve ergenliğe göre, dönemin genel özelliği olan, cinselliğe daha az odaklanıldığı fikrini yanlışlayıcı nitelikte değildir. Bu yaş çocuklarda cinsel oyunlara rastlanmasına karşın cinsellik bu dönemde çocukların odaklandıkları bir alan olmaktan uzaktır.
İlkokul Sonu – Ergenliğe Başlangıç (9-12 Yaş)
9-10 yaşlarından itibaren kızlarda göğüslerin büyümesi ve genital bölgenin kıllanmaya başlaması görülürken, erkeklerde erkeklik organı ve yumurtalıkların büyümesi 10-11 yaşlarına rastlar. Bu çocuklar bedenlerine ilişkin oldukça tedirginlik hissederler ve kimsenin bedenlerini çıplak görmesini istemezler.
Bu olgunlaşma süreci devam ederken çocukların pek bir cinsel yaşantısı olmaz ancak cinsellikle ilgili yanıtını merak ettikleri çok fazla soru vardır. Daha önceden duymuş olsalar bile cinsel birleşme, öpüşme gibi birçok konunun ayrıntılarını merak ederler. Aynı cinsten çocuklar arasında cinsel oyun ya da davranışlara rastlanabilir. Beraber mastürbasyon ya da birbirlerinin cinsel organlarını dokunmak veya okşamaya rastlanabilir. Bu dönemde çocukların hemcinsleriyle yapmış olduğu bu tür cinsel davranışların homoseksüellikle bir ilgisi yoktur. Bu yaşlardaki çocukların bir kısmı öpüşme ve dokunmanın olduğu ilişkiler yaşayabilir. Erkek çocuklar, kız çocuklardan daha çok cinsel birlikteliği merak eder ve yaşamak ister.
Ergenlik Dönemi Cinsel Gelişim (13-20 Yaş)
Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir.
Kız çocukları erkeklerden yaklaşık 2 yıl önce ergenliğe girerler. Kızlardaki değişiklikler 3 veya 4 yılda tamamlanırken, erkeklerin 4-5 yıl sürebilir. Ergenlik dönemine özgü biyolojik değişimler ilerledikçe çocuklar romantik ve cinsel ilişkilere daha çok ilgi duyarlar. Bu değişimlerin hızından dolayı ergenlerin, cinsel istek ve davranışlarında bir yandan tepkisel bir cüretkârlık görülürken diğer yandan yoğun utanç, suçluluk ve ya korkular yaşayabilirler.
Erkeklerin bazısı tekrarlayan inatçı ereksiyondan dolayı yoğun utanç yaşayabilir. Kız çocuklar bir yandan yeni gelişen “kadınsı” özellikleri fark edilsin isterken diğer yandan da fark edilmelerinden utanabilirler. Ergenlerin duygularındaki bu zıt duygu hâli birçok şekilde kendini gösterir. Ergen erkekler bir yandan toplum içine girmeğe çekinirken öte yandan hevesli, konuşkan ve dikkat çekmeye eğilimlidir.
Kızların ergenlikteki köklü değişime tepkileri erkeklerinkine göre daha çeşitli olur. Bazıları memelerinin büyümesi gibi erken olgunlaşma göstergelerinden ötürü utanırken, diğerleri adet göremeyeciği konusunda endişeler yaşar. Adetlerin başlaması kızların yaşamında önemli bir yere sahiptir. Bazı kızlar daha önceden hakkında bilgi sahibi olduğu için daha az kaygı ve korku yaşarken, bazıları için bakireliğini kaybetme, hatta ciddi bir şekilde hasta olmanın bir belirtisi olarak algılanabilir. Özellikle cinselliğin baskılandığı toplumlarda kimi ergen kızlar pet kullanmaya başlamayla, dokunmanın ilk kez farkında olabilirler.
Romantik partnerlere, güçlü bağlanma görülmeye başlar. Ergen genç bu ilişkiler içinde duygularını rahatlıkla ifade etme olanağı bulur. Bir ergenin cinsel davranışına ilişkin tahminde bulunmak kolay değildir. Ergenler çok çabuk aşık olur ve çok çabuk da soğurlar.
Kaynak: ATA-AÖF, GELİŞİM PSİKOLOJİSİ, Doç. Dr. Başaran GENÇDOĞAN