Doğruluk kontrolünün işe yaraması için zamanlamanın oldukça önemli olduğunu biliyor muydunuz?
Günümüzde çoğu insan günlük haberleri sosyal medyadan takip etmekte. Aynı zamanda bu haberlerin büyük çoğunluğunun yalnızca başlığının okunarak geçildiği de bilinen istatistiksel bir gerçekliktir.
Kötü haber bağımlılığı, bir başlık okunduktan ve konuya dair bir yargıya varıldıktan sonra başka bir haber başlığına geçen kişilerin az önce okudukları başlığa geri dönme ihtimallerinin düşük olduğunu anlatan bir terimdir. Haber başlığında verilen mesaj, başlığı okuyanın hafızasına kolayca kaydedilmektedir. Hafızada kendine bir kez yer bulan bu mesajın yerleştirdiği fikrin değiştirilmesi ise neredeyse imkânsızlaşmaktadır.
Sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokulan haberlerin tehlikelerini hepimiz bilmekteyiz. Sosyal medyayı kullanan hemen herkesin burada dolaşıma giren bir haberin veya köşe yazısının başlığıyla karşılaşması oldukça yüksek ihtimaldedir. Bu da kişiyi yalnızca tek cümlelik bilgiyle muhatap etmektedir. Özellikle de siyaset arenasının karmaşıklığı göz önüne alınırsa denebilir ki tek cümlelik bu çarçabuk bilgiler anlamlandırma için yeterli değildir. Siyasetin mevcut karmaşasına kasıtlı yanlış bilgiler ve yayılan yalanlar da eklendiğinde ortaya entelektüel ve toplumsal zeminde son derece sakıncalı sonuçlar çıkabilmektedir.
İlgili konu: Kötü haber bağımlılığı: ‘Doomsurfing’ ve ‘doomscrolling’ üzerine
Ne olursa olsun, içinde yaşamak zorunda kaldığımız ortam budur. Teyit (teyit.org) gibi doğruluk kontrol sitelerinde yayımlanan makalelerde birçok yanlış bilgi ve haberin irdelenerek açığa çıkarıldığını görmek mümkündür. Amerikan Washington Post gazetesi tarafından yayınlanan ve Donald Trump’ın görevde kaldığı dört yıl içinde dile getirdiği 30 bin 500’den fazla yalanı veya yanıltıcı iddiayı ortaya koyan yazı serisi, gazetenin okurlarınca adeta göz kırpmadan takip edilmiştir. 1
Sosyal medya haberlerine dönük tartışmalar nadiren haberin içeriğine dönük yapılmaktadır. Zira sosyal medyanın kuralları, duygular üzerine kuruludur. Eğer bir site size anlatılan öyküyü kabul etmiyorsa o sitedeki içerik yanlış olmalıdır.
O hâlde bu durum doğruluk kontrolünü imkânsız mı kılmaktadır? Yayınlanan yeni bir çalışma bu soruya -tabii ki bazı uyarılarla birlikte- olumsuz yanıt vermiştir. 2
MIT profesörü David Rand de bu konuda şöyle görüş bildirmiştir:
“Yanlış bir iddianın insanlar onu okumadan önce mi, okurken mi, yoksa okuduktan sonra mı düzeltildiğinin düzeltmenin etkinliğini etkilediği sonucuna ulaştık.” 3
Bahsi edilen çalışmaya 2 bin 683 kişi katılmıştır. Dört gruba ayrılan deneklere 18 doğru ve 18 yalan haber başlığı okutulmuştur. Bu dört gruptan üçüne haber başlığından önce, haber başlığının içinde veya haber başlığından sonra yazılı biçimde “doğru” ya da “yanlış” sözcükleri gösterilmiştir. Dördüncü grup olan kontrol grubundakilereyse haber başlığında hiçbir uyarı gösterilmemiştir. Daha sonra her bir gruptakiler okudukları başlığın doğruluğunu puanlamışlardır. Bir hafta sonra bütün gruplardaki bütün denekler haber başlıklarının doğruluğunu yeniden puanlamışlar; fakat yapılan bu puanlamadan önce yeniden okunan haber başlıklarında bu kez “doğru” veya “yanlış” ibarelerine yer verilmemiştir.
Çalışmanın sonuçları, zamanlamanın ne kadar önemli bir etken olduğunu gözler önüne sermiştir. İnsanların birçoğunun denetimsiz sosyal medya araçlarından haber edindiğini göz önünde bulundurduğumuz zaman, zamanlamanın gerçekten de önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır; zira bu konu o kadar önemlidir ki ülkelerin demokratik seçimlerine dahi etki edebilecek bir güce sahiptir.
“Doğru” veya “yanlış” ibareleri deneklere haber başlığının hemen önünde gösterildiğinde yalanlara dönük inancın sonraki seçimde %5,7; haber başlığı okunurken verildiğinde %8,6; haber başlığı okunduktan sonra okutulduğunda ise %25,3 oranında azaldığı gözlemlenmiştir. Rand bu sıralamayı gördüğünde yaşadığı şoku şöyle anlatmıştır:
“Bu çalışmaya başlarken düzeltmeyi önceden yapmanın en iyisi olacağını, böylece insanların yalan haberlerle karşılaştıklarında buna inanmamaları gerektiğini zaten bileceklerini tahmin etmiştim. Oysaki şaşırtıcı biçimde, bu düşüncenin tam tersinde bir sonuca ulaştık. Kişiler yalan habere maruz kaldıktan hemen sonra haberi çürütmenin okuyan kişi üzerindeki en sonuç verici yöntem olduğunu açığa çıkardık.”
Yalan haber ve kasıtlı yayılan yanlış bilgiyle mücadele etmek için elimizde sihirli bir değnek bulunmasa da bu gibi çalışmalar sonucunda önce insanların bir fikir oluşturmasına izin vermenin, bunun ardından o fikre dönük bir geri bildirimde bulunmanın geri bildirimdeki bilginin kalıcı olmasına yardımcı olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Yalan içeren haberleri önceden yalan olarak etiketlemek en iyi strateji gibi görünse de aslında bu, istenenin tam tersi bir etkiye neden olmaktadır: Okuyucular yanlış olduğunu bildiklerinden bu haberi görmezden gelmektelerdir. Daha sonra bu haberi yorumlamaları istendiğindeyse habere dikkat etmedikleri için onu doğru bir şekilde kategorize edememektelerdir.
Buna karşın, haber başlığının okunmasının hemen ardından o haberin doğru ya da yanlış olduğunun gösterilmesi, doğruluğun akılda kalıcılığını artırmaktadır. Sonuç oldukça ilginçtir: Düşük güvenilirliğe sahip bir varsayımın doğru çıkmasının ardından yaşanan şaşkınlık durumu, bilginin kalıcılığını olumlu yönde etkilemektedir.
Kötü haber bağımlılığının bir salgın gibi yayıldığı çağımızda bunun nasıl uygulanabileceği henüz belli değildir. Görünen o ki yalanlarla süslenmiş hikâyeleri seyretmemize izin vermeden önce “zararlı olabilir” diyerek bizi uyaran sosyal medya araçlarındaki mevcut uygulamalar bu verilerle örtüşmemektedir. Bu doğru bir yol gibi görünse de insanın doğasına geri dönerek onu anımsamakta fayda vardır: İnsan yasak meyveyi oldukça sever. Ona sadece “Bunu yapmanı yasaklıyorum!” deyin ve sonuçları hep beraber izleyelim…
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Derek Beres’in “Does fact-checking really work? Timing matters.” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Kaynak Metnin Yazarı: Derek Beres, BigThink yazarıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM
KAYNAKÇA
- The Washington Post. “Trump’s false or misleading claims total 30,573 over 4 years”. Erişim: 25 Ekim 2023. https://www.washingtonpost.com/politics/2021/01/24/trumps-false-or-misleading-claims-total-30573-over-four-years/
- Brashier, N. M., Pennycook, G., Berinsky, A. J., Timing matters when correcting fake news, Proceedings of the National Academy of Sciences, 118 (5), 2021, https://doi.org/10.1073/pnas.2020043118
- MIT News. “To combat false news, correct after reading”. Erişim: 25 Ekim 2023. https://news.mit.edu/2021/false-news-fact-check-timing-0125