Dikkat Nedir, Algıda Dikkatin Önemi Nedir?
İnsan yaşamı, doğası gereği sürekli birden çok uyaranla çevrilidir. Bu uyaran bombardımanına rağmen algısal sistemimiz bir karışıklık yaşamaz ya da uyaran yükü nedeniyle felç olmaz. Çünkü algısal sistem maruz kalınan tüm uyancıları işlemden geçirmez; bazılarını işlemden geçirmek için seçer, kalanlarını ise göz ardı eder. Bu algısal odaklanmaya dikkat denir.
Şu anda bile siz bu yazıyı okurken, büyük ihtimalle pek çok uyarana maruz kalıyorsunuzdur. Belki ayakkabınız ayaklarınızı sıkıyor, belki karnınızdan açlık gurultuları geliyor belki evin diğer bölümlerinden ya da açık pencereden sesler geliyor. Eğer bütün bu uyaranların farkında olsaydık, zihnimiz bu aşırı yükle başa çıkamazdı. Neyse ki diğer uyaranların hepsini yok sayıp dikkatimizi sadece kitaba verebiliyoruz!
Dikkat söz konusu olduğunda, karşımıza iki önemli soru çıkmaktadır: Neye dikkat edeceğimizi belirleyen unsurlar nelerdir ve dikkat etmediğimiz uyaranlara ne oluyor, algısal sistemimizden öylece çıkıp gidiyorlar mı? Birbiriyle yarışan çok sayıda uyarandan dikkatimizi yöneltmek için hangilerini seçeceğimiz, hem uyaranın bazı fiziksel özelliklerine bağlıdır hem de içinde bulunduğumuz güdüsel durum, beklentilerimiz, ilgilerimiz, değerlerimiz, kişiliğimiz, geçmiş deneyimlerimiz gibi kişisel faktörlere bağlıdır. Dikkatimizi yönlendiren uyarana bağlı özellikler şunlardır: şiddet, büyüklük, kontrast ve hareket. Genel olarak, daha şiddetli, daha büyük, kontrastı daha fazla ve hareketli olan uyarıcıların dikkatimizi çekme olasılığı daha yüksektir. Diğer yandan uyarandan değil algılayandan kaynaklanan öznel faktörler de algının nelere odaklanacağını ciddi biçimde belirler. Susuz olan bir insan susuz olmayan birine göre çevredeki içeceklerin daha fazla farkına varır. Ya da espri yeteneği gelişkin bir insanın komik durumların farkına yarma olasılığı daha yüksektir (Uba ve Huang, 1999).
Diğer yandan kalıcı ya da geçici ilgiler o anda dikkati kontrol ediyor olabilir. Bir anne çok gürültülü bir ortamda dahi bebeğinin ağlamasını duyar ya da bir doğasever pek çok sıradan insanın ormanda duymadığı sesleri fark edebilir. Geçici ilgiye örnek olarak da kitapta bir şekil arıyorsanız, kitaba göz gezdirirken sadece şekil olan sayfalarda duraklama verilebilir (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995; s. 209).
İnançlar ve beklentiler özellikle sosyal algıda, yani insanları algılamamızda önemli rol oynarlar. Eğer çalışma arkadaşınızın ya da oda arkadaşınızın sizden bir şeyler çaldığından şüpheleniyorsanız, onun yan yan bakışlarını buna bağlı olarak algılayıp değerlendirme olasılığına yüksektir (Uba ve Huang, 1999). Ancak tüm bunlardan, algılamak istediğimiz şeyi seçebileceğimiz sonucu çıkarılmamalıdır. Yani, çevremizdeki uyaranları seçici biçimde algılıyor ve yorumluyor olmamız, sonsuz biçimde istediğimizi algıladığıma anlamına gelmez. Algımız son tahlilde, karşılaştığımız uyaranlarla ve uyaranları, geçmiş deneyimlerimizle oluşturduğumuz şemalarla uyumlu biçimde algılama eğilimimizle sınırlandırılmıştır.
Aktif olarak dikkatimizi yöneltmediğimiz uyaranlara ne olduğu sorusu, dikkatle ilişkili diğer önemli bir sorudur. Bilişsel psikologlar, dikkat edilmeyen görsel uyaranların tipik olarak makul miktarda işlemden geçirildiğini ama bu miktarın dikkat edilen uyaranlardan elbette daha az olduğunu ileri sürmektedirler. Örneğin, bu konuda yapılan bir deneyde, deneklere iki yüz ve iki ev içeren bir çizim gösterilmiş ve onlardan ya evlere ya da yüzlere dikkat etmeleri istenmiştir. Yüzlere tepki veren beyin bölgesinin, yüzlere dikkat edildiği durumda diğer duruma göre daha fazla aktif olduğu gözlenmiştir. Bu, yüzlere dikkat edilmediği durumda, yüzlerin daha az işlemden geçirildiği anlamına gelmektedir. Ama yüzlere dikkat edilmediği durumda, hala beynin yüze tepki veren bölgesinden anlamlı bir aktivite olduğu saptanmıştır (Akt. Eysenck, 2004).
İşitsel algıda dikkat edilmeyen uyaranlara ne olduğu da “kokteyl parti” durumu ile açıklanabilir. Bir kokteyl partide, bir dolu konuşmanın içinde sadece birine odaklanmışken, yani diğer seslere ve konuşmalara dikkat etmediğimizi düşünürken, odanın diğer ucundan bize seslenilse bunu hemen fark ederiz. Demek ki biz bir konuşmayı dinlerken, sinir sistemimiz diğer yandan, bizimle ilgili uyaranları bulmak amacıyla dikkat etmediğimiz uyaranları taramaktadır. Kokteyl parti durumuna benzer bir deneyde, dikkat yöneltilmeyen konuşmaların ne kadarının kaydedildiği araştırılmıştır. Deneklere birbirinden farklı iki mesaj biri sağ diğeri sol kulaktan verilmiştir. İstendiğinde denekler iki mesajdan birine odaklanmışlar ve sonra dikkatlerini diğer mesaja yönlendirmekte hiç zorluk yaşamamışlardır. Deneklere dikkat etmedikleri mesajın ne olduğu sorulduğunda, genellikle mesajın sözel içeriklerine ait hiçbir şey hatırlamamışlardır. Ancak mesajın monoton ya da monoton olmayan bir tonla mı verildiği, kadın mı erkek sesiyle mi söylendiği, içinde kendi adı geçip geçmediği gibi kimi genel özelliklerin farkında oldukları görülmüştür (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995; s. 208).
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları