Çocuklar merak duygularını gitgide yitiriyor…
Ünlü bilim iletişimcisi Carl Sagan’ın da ifade ettiği gibi, birinci sınıf ila on ikinci sınıf arasındaki çocuklar, bilimsel merak duygularını günden güne kaybediyorlar.
Sagan, “The Demon Haunted World” (Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı) adlı kitabında, çocuklarda görülen bu merak gerilemesinin, çocukları sahip oldukları uçsuz bucaksız merakları nedeniyle sık sık azarlayan duyarsız yetişkinlerden kaynaklandığını savunmuştur.
Sagan’a göre gelecek vadeden, meraklı çocuklar hem ulusal hem de uluslararası çapta önemli birer değerdir ve onların üzerine titremek, onlara değer vermek ve bu çocukları daha çok merak etmeleri için teşvik etmek gerekir.
Ünlü bilim iletişimcisi Carl Sagan, dinleyicilerini ve okuyucularını merakta bırakan ve insanın keşfetme dürtüsünü harekete geçiren bir dile sahipti. Cornell Üniversitesinde çalıştığı dönemde “Cosmos” isimli evrensel popüler bilim serisinin sunuculuğunu yaparken sık sık okullara davet edilir ve öğrencilerin merak duygularını harekete geçirebilmesi temenni edilirdi.
Sagan “Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı” adlı kitabında, anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerinden ne kadar etkilendiğini şöyle anlatmıştır:
“Bu çocukların birçoğu -merak kıs mı ağır, kuşkuculuk kısmı hafif gelse de-doğuştan bilim adamı. Meraklı ve entelektüel açıdan zenginler. Konuşmaya başladıkların da kışkırtıcı ve kavramaya yönelik sorular soruyor, inanılmaz bir hevesle yanıtları dinliyorlar. Konuşmamı yaptıktan sonra hemen sorular başlıyor; ‘aptalca soru’ diye bir kavramdan habersizler.” 1
Merakımızı yitiriyoruz…
Sagan aynı zamanda çocukların lise son sınıfa geldiklerinde endişe verici bir dönüşüme uğradıklarına da şöyle dikkat çekmiştir:
“… lise öğrencileriyle konuştuğumda farklı bir özelliğe rastlıyorum. ‘Gerçekleri’ ezberliyorlar. Genel olarak keşif coşkusunu, gerçeklerin ardındaki yaşamı yitirmişler. Meraklarının çoğunu yitirip çok az kuşkucu yaklaşım edinmişler. ‘Aptalca’ sorular sormaktan endişe ediyor, yetersiz yanıtları kabul etmeye hazır görünüyor, konuşmadan sonra soru sormuyor, sürekli olarak akranlarının gözlerinde onay görmek için birbirlerini süzüyorlar.” 2
Sagan bunun neden devamlı ve değişmezcesine gerçekleştiği konusunda da şöyle düşünüyor:
“Birinci sınıf ile lise son sınıf arasında büyük bir değişiklik yaşandığı kesin; ergenliğin dışında tabii. Kanımca bu kısmen akranların içlerinden birinin üstünleşmesini önlemek (spor dışında) için yaptıkları baskının, kısmen toplumun kısa dönemli ödüllendirme öğretisinin, kısmen bilim ya da matematiğin size bir spor araba sağlamayacağı yaklaşımının, kısmen öğrencilerden çok az şey beklenmesinin, kısmen de bilim ve teknolojinin zekice tartışılmasının ya da sırf öğrenmek için öğrenmeyi destekleyen çok az ödül ya da örnek olmasının sonucu. İlgilerini yitirmeyen çok az kişi de ‘inek’, ‘ukala’ ya da ‘gıcık’ damgası yiyor.” 3
Bunun sorumlusu yetişkinler mi?
Sagan’a göre, sayısız faktörün hepsi, daha tehlikeli bir etkenin yanında solda sıfır olarak görülebilir: Küçük bir çocuğun coşkulu merakının karşısında duran yetişkin kayıtsızlığı.
“Ay neden yuvarlak? diye soruyor çocuk. Çimen neden yeşil? Düş nedir? Bir çukur en fazla ne kadar derin kazılır? Dünya’nın doğum günü ne zaman? Neden ayak parmaklarımız var? Birçok öğretmen ve ebeveyn bu soruları rahatsız ya da alaylı bir tavırla yanıtlıyor veya hemen başka bir şeye sarılıyor: ‘Ne sanıyordun, Ay kare mi olacaktı yani?’ Çocuklar kısa süre sonra, bu soruların her nedense büyükleri sıktığının farkına varıyor. Böyle birkaç deneyim daha yaşadıktan sonra, bir çocuk daha bilimden soğuyor.” 4
Çocukların sık sık ortaya çıkan merak patlamalarını ele almanın daha iyi bir yolu var mıdır? Sagan’a göre bu soruya verilecek en net yanıt, basitçe onların sorularını yanıtlamaya çalışmaktır.
Bir çocuk sizi çimlerin neden yeşil olduğu ya da Dünya’nın nasıl oluştuğu gibi sorularla uğraşmaya iterse ve nereden başlayacağınızı gerçekten bilmiyorsanız internetten yardım alabilir ya da elinizden geldiğince kendi bildiğiniz gerçekleri onlara aktarabilirsiniz. Daha da iyisi, bir kütüphaneye gidebilir ya da mümkünse çocuğun sorusunu ele alıp açıklayan bir deneyimi çocukla paylaşabilirsiniz. Peki ya çocukların sorularının henüz bugün için tatmin edici bir yanıtı yoksa ne olacak?
Sagan bu senaryo için de bir şey öneriyor:
“Çocuğa derin sorular sormanın toplumsal bir gaf olduğu hissini vermekten çok daha iyi yanıtlar var. Yanıta ilişkin bir görüşümüz varsa, açıklamaya çalışabiliriz. Yetersiz kalan bir çaba bile güven ve destek sağlar. Yanıt hakkında hiç fikrimiz yoksa ansiklopediye başvurabiliriz. Ansiklopedimiz yoksa çocuğu kütüphaneye götüre biliriz. Ya da şöyle diyebiliriz: ‘Ben yanıtı bilmiyorum. Belki de kimse bilmiyor. Belki büyüdüğünde, ilk bulan sen olursun.’” 5
İnsanlığın ilerlemesinin en önemli yollarından birisi de değişimdir. Nesil değiştikçe soruların yerini yeni sorular, fikirlerin yerini yeni fikirler ve genellikle dünyayı daha iyi bir hâle getirmek için yanıp tutuşan dürtülere sahip başkaları alıyor. Bu bakış açısına göre düşünürsek diyebiliriz ki yeryüzünde merakla yüklenmiş bir çocuktan daha değerli başka bir şey olmayabilir. Çocukların temel keşfetme dürtüsünü desteklemek ve pekiştirmek, onların beyinleri için besin değerindedir.
Parlak, meraklı çocuklar, hem ulusumuz hem de dünya için birer ümit kaynağıdır. Onlara özen göstermemiz, onları bağrımıza basmamız, desteklememiz gerekir. Ama salt bu destekler kendi başına yeterli değildir. Bunun anında onlara düşünmek için gerekli temel araçları da vermemiz olmazsa olmazdır.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Ross Pomeroy’un “Why kids lose their sense of wonder, according to Carl Sagan” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Kaynak Metnin Yazarı: Ross Pomeroy, RealClearScience’ın editörüdür
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM