Felsefe hakkında her şey…

Cankurtaran Sandalı Etiği Nedir?

02.05.2020
Cankurtaran Sandalı Etiği Nedir?

Cankurtaran sandalı ya da cankurtaran sandalı etiği olarak bilinen yaklaşım, devletlerin ekonomik ve toplumsal güçlerini dengede tutabilmeleri adına geliştirilmiş bir akıl yürütmedir.

Bir biyolog olan Garrett Hardin (1915-2003) dünyada yoksulluk ve açlık konusunda en fazla tartışma yaratan makalenin yazarıdır. Bunun ana nedeni ise pek de insanı olmayan -ama belli bir bakış açısını da dillendiren- fikirlerini açık bir biçimde ortaya koyması ve temellendirmeye/gerekçelendirmeye çalışmasıdır.

Hardin, yeryüzündeki her kişinin dünyanın kaynaklarını paylaşmada eşit haklara sahip olup olmadığını sorar. Eğer dünyayı, kabaca yoksul ve zengin ülkeler diye ayırırsak, bu ülkelerin üçte ikisinin aşırı yoksul, sadece üçte birinin ise zengin; ABD’nin ise onların en zengini olduğunu görürüz.

CANKURTARAN SANDALI

Eğretileme, her zengin ülkenin göreceli olarak zengin insanlarla dolu bir cankurtaran sandalı olarak düşünülebileceğini, okyanusta cankurtaran sandallarının yanında ise dünyanın yoksullarının yüzdüğünü farz ederek “Sandala binmek isteyen ve zenginliğin bir kısmını paylaşmak isteyen kişiye karşı sandaldakiler ne yapmalıdır?” diye sorar. Her sandalın sınırlı taşıma kapasitesi olduğunu da anımsatır (Hardin 2006, s. 335-336).

Sandalın taşıma kapasitesinin sınırlılığı nedeniyle, Hardin cankurtaran sandalına hiç kimsenin alınmaması seçeneğini savunur. Bu en güvenli yoldur. 10 kişinin daha sandala alınması güvenlik payını yok edeceği için, sandaldakilerin yaşamını da tehlikeye atacaktır. Sandaldakiler ancak bu koşulda hayatta kalabilirler.

Garrett Hardin

Garrett Hardin

Hardin bunun hümanistlerin hoşuna giden bir seçenek olmadığının farkındadır. Bu iyi insanlara Hardin, sandaldan inip gelenlere yer vermesini önerir. Böyle yapılması durumunda vicdan azabı çeken iyiler inecek, yerlerine vicdan azabı çekmeyen insanlar gelecektir. Sonuçta yer değiştirme halinde de sandalın etiği değişmeyecektir.

Bu eğretilemeyle Hardin yoksullara, yoksul ülkelere, göçmenlere yardım edilmemesi gerektiğini savunur. Yardım yapılacaksa, göçmen alınacaksa da bu belli koşullara bağlanmalıdır. Siyasi mülteciler, bilimsel ve teknik alanda başarılı olanlar ve çok zor durumda olanlar dışında ülkeye alınmamalıdır. Onları içeri almak kendi sandalımızı tehlikeye atmaktır çünkü.

Dış yardım konusunda da benzer düşünceleri savunur Hardin. Ona göre dış yardım, yoksul sandallarının sayısını arttırmaya yarar sadece. Bir zengin sandalında nüfus 87 yılda ikiye katlanırken fakir sandalında 21 yılda ikiye katlanmaktadır.

Dış yardım uzun erimde yoksulların çıkarına değildir. Yoksullar hızla ürediği için, dış yardımlar yoksulların sayısının daha da artmasına, bu da yoksulluğun daha fazla artmasına yol açacaktır. Yardım yoksul sandalının taşıma kapasitesini yapay olarak arttırmaktır sadece.

Besin gelince doğum oranları yükselir, nüfus çoğalmaya başlar. Bu kez ilkinden daha fazla yardım yapılması gerekir. Bu bir çıkmaz olarak sürüp gider. Yardım politikalarının sonu yoktur.

Dış yardımı sürdürmeye hiçbir zengin ülkenin gücü yetmez. Dış yardım, yolu denize kum atarak doldurmaya benzer. Bazı insanları ölüme terk etmek, uzun vadede daha çok insanın ölmesini önleyecektir (Ender 1996, s. 234-242).

Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2356, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1353, Prof. Dr. Sevgi İYİ, Prof.Dr. Harun TEPE

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...