Bonaventura (Giovanni Fidenza)’nın İnsanlık Anlayışı
Bonaventura’ya göre insan yaratılmış bir varlıktır. Onun yaratılışı, üstün bir arınmışlık içinde, tanrısal gerçekleri görmek ve kavramak içindi. Başlangıçta insan suçsuzdu, mutlu olabilmesi için gereken bütün olanaklar elindeydi.
Ancak, özgür istenciyle davranan Adem’in işlediği suç yüzünden, insanın başlangıçtaki arınmışlığı, mutluluk sağlayan olanakları ortadan kalkmıştır. Adem’in suçu yüzünden, onun izini süren soyu da suça (günaha) sürüklenmiştir. Itinerarium Mentis In Deum adlı yapıtında açıkladığına göre, insan bilgisizliği yüzünden mutsuzdur, acı çekmektedir. Ancak onun bilgisizliğinin kaynağı Adem’in işlediği suçtur. Bu bilgisizlik, insan doğasının gereği değildir, işlenen ilk suçun sonucudur. İnsanın bu bilgisizlikten, ilk suçun etkisinden kurtulması için birtakım koşullar vardır.
Bunlar da iç arınmışlığı, yetkinlik, derin sevgi, yakarış, Kutsal Kitap’ın öngördüğü biçimde yaşamak, Tanrı’dan başka bir nesne düşünmemek gibi, insanın benliğini geliştiren, kişiyi Tanrı’ya ulaştıran durumlardır. Tanrı’ya ulaşmanın yolu belli aşamalardan geçerek yükselmedir. Bu aşamalar üç basamaklı bir merdiven gibidir. En yüksek aşamada, tümellerin tümeli olan Tanrı vardır, ondan sonra gelen iki aşamada nesneler bulunur. Nesnelerin bir bölümü tanrısal izlerdir, öteki bölümü tanrısal görüntülerdir (hayaller). Bu nesnelerin birtakımı geçicidir, birtakımı kalıcıdır, ölümsüzdür. Gelip geçici olanlar insanın dışındadır, gövdesiyle ilgilidir. Kalıcı, ölümsüz olanlar ise, insanın içevreniyle bağlantılıdır. Tanrı’ya ulaşmanın birinci koşulu bu izleri kavramak, onlara uymaktır.
Kişi onlara uyar, onları kavramaya çalışırsa “Tanrı yolu”na girer. İnsanın içevreniyle ilgili tanrısal görüntüler gönül arınmışlığıyla, ruh dinginliğiyle kavranır. Bunu yapmaya da “Tanrı gerçeği”ne yönelmek denir. En üst aşamada bulunan Tanrı’ya ulaşmanın son koşulu da Tanrı sevgisiyle kendinden geçiş, Tanrı’dan başka bir nesneyi düşünemeyiştir.
Bonaventura, Tanrı’ya ulaştıran üç aşamalı yola karşılık, insan varlığında üç yetinin bulunduğunu ileri sürmüştür. Ona göre bu yetiler şunlardır: Tanrısal izleri, insanın dışında bulunan nesneleri algılamaya yarayan “duyarlık”, bu nesnelerin algılanışıyla onların kaynağına varmayı, gelişmelerin art arda gelen dizisini kavramayı sağlayan “anlak” ve en üst aşamaya çıkaran, Tanrı’yı bütün görkemi, bilgeliği, arınmışlığı, salaklığı ve değişmeyen ölümsüz tözüyle görmeyi gerçekleştiren “us”.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı