Felsefe hakkında her şey…

René Guénon (Şeyh Abdülvahit Yahya) Kimdir?

11.11.2019
1.671

René Guénon (Şeyh Abdülvahit Yahya adıyla da bilinir) (d. 15 Kasım 1886, Blois-Fransa – ö. 7 Ocak 1951, Kahire), Fransız metafizikçi yazar.

15 Kasım 1886’da Fransa’nın Blois kentinde geleneksel Katolik bir ailede mimar bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen Guenon, formel eğitimini matematik ve felsefe alanında gördü. 1906 yılında gittiği Paris’te çeşitli ruhçu gruplarla irtibata geçti, 1909 yılında La Gnose adında manevi ve ezoterik konularda yayın yapan bir derginin kuruculuğu ve editörlüğünü yaptı. 1906-1908 yılları arasında o günün Fransa’sında yaygın okült gruplar ile bu temasları sırasında Guenon’unpek fazla bilgi vermemiştir. Ancak bu konuda çeşitli kaynaklardan bilgi edinmek mümkündür.

Guenon, 1906’da yirmi yaşındayken daha sonra Papus (Dr.Gerard Encausse) tarafından yönetilen okült hareketin öncüsü olan Ecole Hermetique’in kurslarında katıldı. Papus tarafından kontrol edilen tüm organizasyonlara kabul edildi. Daha sonra Papus’un bazı inançlarını (ruhçuluk, reenkarnasyon) reddetti. 1908 yılında Martinist arkadaşlarının da teşvikiyle kısa süre devam etmiş olan Orde du Temple Renove (O.T.R)nin kontrolünü üstlendi. 1909’da okültizm ile tüm ilişkisini keserek O.T.R.den ayrıldı. 1909’da tarihi Katarcılığın (Catharism) otantik bir yeniden inşası olduğunu iddia eden Eglise Gnostique’a katıldı. Piskoposluk unvanını kazandı ve Palingenius adını aldı. Bu kilisenin patriği olan Synesius’un inisiyatifinde La Gnose dergisini kurdu ve dergiyi 1912 yılına kadar yönetti. 1909 ile 1912 yılı arasında dergide çıkan makaleleri daha sonra yayınlanan iki kitabının da ilk unsurlarını içermekteydiler.

Guenon’un sonraki eserlerine bakıldığında okültizm, teosofizm, neognostisizm ve benzeri akımlara muhalefet ettiğini görürüz. Bunun sebebi Guenon’un bu akımların otantiklik iddialarının doğruluğunu araştırması ve hakiki ezoterizmin parodilerine karşı mücadelesiydi.

1910 yılında, İslamiyet’i benimseyip Abdülhadi adını alan ünlü Fransız ressam Gustav Ageli ile tanıştı ve onun vasıtasıyla 1912 yılında müslüman olup Mısır’da Şazeliye şeyhlerinden Abdurrahman Eliş el-Kebir’e intisap ederek Abdülvahid Yahya adını aldı.

Üniversite eğitimini 1916 yılında “Leibniz ve Sonsuz Küçüklerin Hesaplanması” (Leibniz and Infinitesimal Calculus) adlı teziyle tamamladı. 1921 yılında Jacques Maritain’in danışmanlığı altında Hindu Öğretilerinin Tetkikine Genel Giriş (General Introduction to the Study of Hindu Doctrines) adlı doktora tezini tamamladı. Doktora jürisinin tezini reddetmesi üzerinde akademik hayatı bırakan Guenon, Doğu ve Batı (Orient and Occident) ve Modern Dünyanın Krizi (The Crisis of the Modern World) adlı eserlerini yayınladı. Modern Dünyanın Krizi adlı eserinin yayınlandığı yıl eşi vefat eden Guenon, bazı tasavvuf metinlerinin tetkiki ve yayınlanması ile ilgili bir yayıneviyle yaptığı anlaşma gereği 1930’da Mısır’a gitti ve orada bir tasavvuf önderi olan Şeyh Muhammad Ibrahim’in kızı Fatma ile evlendi ve 7 Ocak 1951’de vefat edene kadar da Kahire’de mütevazı yaşamını terk etmedi.

Guenon, sıradışı bir hafıza ve büyük bir dil yeteneğine sahipti. Yunanca, Latince, İbranice, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Polonyaca, Arapça, Sanskritçe ve biraz da Çince biliyordu. Geniş dil bilgisiyle klasik mistik literatürleri kaynağından okuma imkânına kavuşmuştu. Metafizikten geleneksel bilimlere ve modern dünyanın eleştirisine kadar geniş bir alanda eserler verdi. Eserlerinin ana temasını dünyanın çeşitli gelenekleriyle modern dünya arasındaki tezatlık oluşturmaktadır. Modern Batı’yı geleneksel medeniyetlerden sapma, bir “anomali” olarak nitelendiren Guenon, iyileşmenin tek yolunun Doğu’daki geleneksel öğretilerin temelinde yer alan hakikatlerin yeniden keşfi olduğunu ileri sürer. Bütün hakiki dinlerin aynı ilahi kaynaktan gelip kuralları itibariyle değişkenlikler arzeden uyarlamalar olduğunu öne süren Guenon, Hinduizmin doğuştan hindu olanlara açık, Hristiyanlığın ise inisiyatik niteliğini yitirmiş, Yahudiliğin de ırki bir nitelik sergilediğini ifade etmiş ve kendisine inisiyatik bir yol olarak modern dünyada inisiyatik niteliğini koruduğunu düşündüğü Tasavvufu seçmiştir. Bununla birlikte eserlerinde ırki ve zihni yakınlıkları sebebiyle batılı zihniyetine daha uygun geleceğini düşündüğü bir dil olan Hinduizmin dilini kullanmayı tercih etmiştir. Kendisi de Tradisyonalist ekole mensup olmakla birlikte Frithjof Schuon gibi yazarlar Guenon’un Hristiyanlık konusundaki görüşlerine katılmamışlardır. Yazarlar arasındaki böylesi farklılıklardan ötürü batıda Guenon takipçileriyle Schuon takipçileri arasında belirli bir ayrıma giden kimseler de bulunmaktadır.

Guenon eserlerindeki ifadelerin dinlerin birleştirilmesi, sentezi vs. şeklinde anlaşılmaması gerektiğini özellikle vurgulamıştır; “Gariptir ki tüm tradisyonel doktrinlerin temeldeki birliğini doğruladığımızda bazıları bizim farklı tradisyonların birbirleri içinde eritilmesinden (fusion)dan söz ettiğimizi sanabilmektedirler.” (Rene Guenon, Orient et Occident, Guy Trédaniel, 1987, s.192) demektedir.

Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...