Felsefe hakkında her şey…

Özgürlük, Sorumluluk ve Kural (Norm) ilişkisi

25.04.2020
3.444
Özgürlük, Sorumluluk ve Kural (Norm) ilişkisi

İnsanlar toplu hâlde yaşadıkları için başına buyruk hareket edemezler. Toplum hâlinde yaşamak bir düzeni gerektirir. İşte bu düzeni sağlamak üzere oluşturulan normlar (yani ahlak, din ve hukuk kuralları) kimin nereye kadar bir şeyi yapmaktan ya da yapmamaktan sorumlu tutulabileceğini gösterir.

Başka bir ifade ile insan eylemlerini gerçekleştirirken sınırsız bir güce (Tanrı), yargıya (hukuk) ya da kendi vicdanına (ahlak) karşı sorumluluk duymaktadır. Hukuksal sorumluluklar, ilgili yasa ve yönetmeliklere göre tespit edilirken, ahlaki sorumluluklar açısından bunu yapmak daha güçtür. Bu kurallar bir yandan bireylerin özgürlüklerini kullanmalarına olanak sağlarken, bir yandan da bireysel özgürlüklerin gelişigüzel kullanılmasını engellemektedir. Böylece kurallar sayesinde insan ilişkilerinde haksızlıkların, zorbalıkların önüne geçilerek, toplumsal hayatın düzeni sağlanmış olmaktadır. Örneğin, insanın en temel hak ve özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Bu temel hak ve özgürlüğün kullanımı yasalarca suç sayılan “eylem” aşamasına ulaşmadığı sürece de bu özgürlüğün kullanımı sınırlandırılamaz. Ne zaman ki eyleme dönüşür yani diğer insanların hak ve özgürlüklerine zarar vermeye başlar o zaman hukuk kuralları devreye girerek sınırlamalar getirilir.

Ödev ve sorumluluk ahlakı, insanların sadece kendi mutluluklarının peşinde koşmalarının ahlaki bir davranış olamayacağını, toplumdaki sorunlara karşı da ilgili ve duyarlı olmaları gerektiğini savunur. Kişilerin ya da kurumların görevlerini yerine getirmede sahip oldukları sorumluluk bilincinin ne kadar etkili olabileceğini, verilen örnek olaylarda görebiliriz.

Ödev ve sorumluluk bilincine sahip olunduğunda (örnek verilen Nurten öğretmenin başarısında olduğu gibi) kişi istediği gibi değil, yaptığı işin gerektirdiği yasal kurallar ve toplumun beklediği ahlaki kurallar çerçevesinde davranışlar gösterir. Toplum bu tür davranış gösterenleri iyi karakterli, meslek ahlakına sahip bireyler olarak tanımlar. Bazen bireylerin istedikleri gibi özgürce davranabileceklerini zannetmeleri, bazen de kendi ihtiyaçlarını karşılarken sorumsuz davranmaları başkalarının hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine, çevreye ve halk sağlığına zarar verilmesine yol açabilmektedir. Örnek olaydaki üretici firmanın bu davranışı hem ahlaki hem de hukukî yaptırımı gerektirmektedir. Çünkü kişilerin ya da kurumların eylemlerini bilinçli ve özgürce yapabilecek yeterlilikte olmaları yasal olarak sorumsuzluğunun sonuçlarına da katlanmalarını gerektirir.

Kısaca insanların görevleriyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda farklı yaptırımlarla karşılaşabilmektedir. Hukukta yaptırım bir ceza iken, ahlakta tepki ve kınama şeklinde olabilmektedir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...