Felsefe hakkında her şey…

Hobbes: Leviathan Nedir?

12.11.2019
4.539

Leviathan; Tevrat ve İncil’de kötülüğü temsil eden bir su canavarının adı olarak geçmektedir. Bu kavram 1651 yılında Thomas Hobbes’un ünlü Leviathan” adlı eseri ile mutlak güç ve yetkilere sahip egemen bir devleti ifade etmek üzere kullanılmıştır.

Thomas Hobbes bu kavramı “Leviathan: Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti” isimli kitabında şöyle açıklar: “Onları (vatandaşları) yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir… (Toplumda yaşayan) İnsanlar birbirlerine ‘Ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. bu devlet ya da latince civitas olarak adlandırılır. bu büyük leviathan’ın doğması demektir.

Leviathan’ın Doğuşu: Hak ve Özgürlüklerin Koruyucusu Olarak Devlet

Devletsiz bir toplum olabilir mi? Ya da devlet olmaksızın birey ve toplum var olabilir mi? Daha doğrusu devletsiz bir toplumda “kaos” olmaksızın “düzen” içinde yaşamak mümkün olabilir mi? Tabi ki hayır!.. Devlet, en başta insanların mal ve can varlıklarını korunması için gereklidir ve rasyonel bireyler, devleti kendi hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturmuşlardır.

“Onları (vatandaşları) yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin,kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir… (Toplumda yaşayan) insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu DEVLET ya da Latince CIVITAS olarak adlandırılır. Bu büyük LEVIATHAN‘ın doğması demektir.” Thomas Hobbes

Leviathan’ın Büyümesi: Hak ve Özgürlükleri İhlal Eden Bir Kurum Olarak Devlet

Önceleri biz insanların hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturulan devlet, zamanla büyüdü… Bireyi korumak için oluşturulmuş olan devlet, birey üzerinde tiranlık kurmaya başladı. Güya “iyiliksever devleti” temsil eden krallar, imparatorlar, sultanların baskı ve zulmü altında insanlar ezildi… Yaşam hakkı, özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı hiçe sayıldı… Asırlar “despot devlet”in izlerini taşıdı… Ekonominin gelişmesine paralel olarak devlet faaliyetleri de genişledi… Faaliyetleri genişledikçe harcamaları arttı. Harcamaları arttıkça daha fazla vergilemek zorunda kaldı. Bu da yetmedi, sınırsızca ve sorumsuzca borçlandı… Para basma yetkisini kötüye kullandı… Sonuçta ekonomide hastalıklar ortaya çıkmaya başladı. İsraf ve savurganlıklar çoğaldı. Devlet, asıl varlık nedenini unuttu. Ve devlet, sosyal faydasından çok sosyal maliyeti olan bir kurum olmaya başladı.

“Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür.” Jean Jacques Rousseau

Leviathan’a Gem Vurmak: Özgür Bir Toplum İçin Sınırlı Bir Devlete Doğru

“Devlet gerekli midir? sorusu ütopik libertarianların ya da anarko-kapitalistlerin “entellektüel fantezi”lerinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla “devlet gerekli midir?” sorusu değil, “devlet, ne kadar gereklidir.” sorusu realiteye uygundur. Bugün için sorulması gereken soru da budur.

“Devletin toplumun güvenliğini sağlama ve muhafaza etme niyetine rağmen, onun sahip olduğu gücü kötüye kullanmaya eğilimli bir kurum olduğuna tarihin hemen her sayfasında şahit olunabilir.” John C. Calhoun

Düzenleyen: Sosyolog Ömer Yıldırım

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...