Garfinkel’in Psikiyatri Deneyi
Garfinkel, belgeme yöntemini ve bu yöntemin refleksif doğasını göstermek için bir üniversitenin psikiyatri bölümünde bir deney yapmıştır.
Bu deney çerçevesinde öğrencilere yeni bir psikoterapi tarzının denendiği söylenmiş, deneye katılan öğrencilerden psikiyatri danışmanından hakkında tavsiye almak istedikleri kişisel bir problemlerini özetlemeleri ve bitişik odadaki danışmana telefonla bu problemleri hakkında çeşitli sorular sormaları istenmiştir.
Ancak gerçekte bitişik odada bulunan ve telefonda öğrencilerle konuşan kişi, öğrencilerin zannettiğinin aksine öğrencilerin sorularını dinleyip yanıt veren bir danışman değildir, deney gereği öğrenciler sorularını sorduktan sonra onlara tesadüfi olarak “evet” ya da “hayır” yanıtını veren bir kişidir (Haralambos ve Holborn, 1995:900).
Garfinkel, bu deneyde öğrencilerin telefonda aldıkları yanıtlar için yaptıkları yorumlara dayanarak özetle şu sonuçlara varmıştır: Öğrenciler verilen yanıtları kendi sorularına verilen yanıtlar olarak algılamışlardır; yanıtların hiçbir anlamı olmadığı halde öğrenciler yanıtlara anlam yüklemişlerdir; yanıtlarda herhangi bir düzen olmadığı halde öğrenciler bir düzen algılamış ve yanıtlarda bir düzenin var olduğunu iddia etmişlerdir (Garfinkel, 1967:89-94). Deneyde öğrencilere verilen yanıtlar çelişkili olduğu zaman bile öğrenciler danışmanın kendi vakaları hakkındaki bütün gerçekleri bilmediğini, çelişkinin bundan kaynaklandığını varsaymış, yanıtların anlamsız olduğunu düşünmektense yanıtlarda bir anlam aramışlardır (Garfinkel, 1967:89-94).
Özetle bu deneyde danışman olduğunu zannettiği kişiye çeşitli sorular soran ve evet ya da hayır yanıtını alan öğrenciler, yanıtlar sorularla ilgisiz, tesadüfi olduğu, hatta zaman zaman danışmanın verdiği önceki yanıtlarla çeliştiği halde aldıkları yanıtları faydalı, anlamlı ve mantıklı bulmuşlardır (Haralambos ve Holborn, 1995:900).
Bu deneyde öğrenciler, belgeleme yöntemini kullanarak bir düzen görüntüsü oluşturmuşlardır. Bir danışmanlık seansında olduklarını düşünmüş, böylece bir danışmanlık seansı üretmişlerdir, bu açıklama, yani içinde bulundukları durumun bir danışmanlık seansı olduğu açıklaması, içinde bulundukları durumu yaratmış, seansın bir parçası olmuş, böylece seansı oluşturmuştur. Kendi ürettikleri bu seans içinde danışmanın verdiği ilk yanıtı bir kalıp oluşturmak için kullanmış, sonraki yanıtları da bu kalıba göre yorumlamışlardır, bu açıdan öğrenciler yanıtları refleksif bir şekilde yorumlamışlardır. Öğrenciler, danışmanın yanıtlarını, içinde bulundukları etkileşimin bağlamından türemişler, telefonun diğer ucundaki kişinin dürüst yanıtlar veren bir psikiyatrik danışman olduğunu varsaymış ve yanıtları da bu bağlam içinde yorumlamışlardır. Öğrencilerin, danışmanın verdiği ve kendilerine arkadaşları verseydi belki de anlamsız ya da saçma bulacakları bazı yanıtları anlamlandırmaya çalışmalarının nedeni, içinde bulundukları bu bağlamdır. Böylece deney aynı zamanda anlamın bağlama-gönderimliliğinin de bir örneğini sunmaktadır. Garfinkel bu danışmanlık deneyinin, üyelerinin gündelik yaşamlarında toplumsal dünyayı oluşturmak için sürekli olarak kullandıkları prosedürleri gösterdiğini belirtmektedir (Haralambos ve Holborn, 1995:900).
Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3781, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2595