Felsefe hakkında her şey…

Delilci Kötülük Problemi

19.05.2020
2.894

Kötülüğün sorun oluşturan taraflarından biri de, zaman zaman çoğu inananları sarsan, aşağıda belirteceğimiz şekilde, delilci (evidential) itiraz oluşturan yanıdır. Delilci denilen problem mantıki kötülük problemi kadar iddialı değildir. Mantıksal versiyonun aksine, “delilci versiyon, tümevarımsal, sonsal (a posteriori) ve kesin kanıtlama iddiasında olmayan (non-demonstrative) bir versiyondur”.75

Problemin çok farklı ifâde şekillerinden biri şöyledir: İyi, her-şeyegücü- yeten ve her-şeyi-bilen bir Tanrı ancak, kendisinden daha büyük bir iyiliğe yardımcı olursa, kötülüğe izin verir. Fakat, bu amaca hizmet etmediği bilinen bir sürü kötülük (suffering) durumları vardır. Bu nedenle de iyi, her-şeyi-bilen ve her-şeye-gücü-yeten bir Tanrı’nın var olduğunda ısrar etmek mâkul (plausible) değildir.76 Görüldüğü üzere burada sorun mantıkı, çıkarımsal bir sorun olmaktan öte, Tanrı’nın var olma ihtimâlinin az olduğu ya da mâkul olmadığıdır.

Kötülüğün diğer bir açıdan problem oluşu onun ya gereğinden fazlalığı (abundance)77 ya da gereksizliği (gratuitous)78 meselesiyle ilişkilidir. Dünya her şeyden önce “büyük oranda” ahlâki kötülükler içerir. Tanrı’nın az miktar kötülüğün varlığıyla bir arada bulunması gerekiyor olduğu doğruysa bile, O’nun çeşitli ve bol kötülüklerle bir arada bulunabilmesi çelişkilidir. Tabiî ki, dünyada var olan kötülükleri ölçmek, tartmak gibi ölçülerden bahsedemeyiz. Zira ahlâki kötülükler bu tür ölçülere uygun değildir. Fakat en azından bâzı durumlardaki kötülüklerin diğer bâzı durumlara oranla daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Bu bakımdan da, ateist, Tanrı en azından kötülüğü az olan durumları yaratıp da, çok olan durumları yaratmayabilirdi diye ısrarını sürdürebilir.79

Zira teist için gereksiz kötülüğün varlığını kabul etmesi çelişkilidir. Eğer Tanrı her-şeyi-bilen (omniscient) ve her-şeye-gücü-yeten (omnipotent) ise ve dünyayı O yönetiyorsa, dünyada amaçsız ve gereksiz kötülüklerin yer alması beklenilir bir durum değildir. Fakat kötülüklerin var olduğunu kabullenmeye akıl bizi zorlar. O zaman teizm, şeylerin varlığını açıklamada uygun bir yol değildir ve Tanrı’nın olması da ihtimâl dışıdır.80

Kötülüğü delilci problem olarak formüle edenlerinden ve savunucularından biri olan ateist filozof Michael Martin, problemi şöyle ifâde eder;

Aşağıdaki önermeler genellikle herkesçe kabul gören önermelerdir.

  1. Tanrı her-şeye-gücü-yetendir.
  2. Tanrı en iyi olandır.
  3. Büyük oranda kötülük vardır.

1’inci önerme gereğince, bu tür kötülükler mantıki zorunluluk olmadığı sürece, Tanrı büyük oranda kötülüğü önleyebilir. 2. önerme gereğince ise, Tanrı’nın büyük oranda kötülüğe izin verme için yeterli nedeni yoksa, onu önlemelidir. 1. ve 2. önermelerin birleşmesi şu sonucu doğurur; (3) Büyük oranda kötülük, ya (2) Tanrı’nın onu kabul edebilmesi için yeterli nedeninin olduğu olgusuna ya da (1) büyük oranda kötülüğün mantıki zorunluluk olduğuna göredir.

Michael Martin (4) büyük oranda kötülüğün mantıki zorunlu olmadığı ve Tanrı’nın büyük oranda kötülüğü kabul edebilmesi için yeterli nedenin olmadığı düşüncesinden hareketle kötülüğün de olmaması gerektiği sonucuna varır. Oysa kötülük vardır ve onu inkar edemediğimize göre, Martin’e göre, mutlak iyi olan ve her-şeye-gücü-yeten Tanrı’nın var olduğunu inkar etmemiz gerekir. 81 Martin vardığı sonucun mâkul olabilmesi için, bizim de sonraki bölümlerde genişçe tartışacağımız 4. çıkarımsal sonucun kabul edilebilir olması gerektiğinin farkındadır, ama ona göre bugüne kadar ilahiyatçıların bu konudaki karşı iddiaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve bu başarısızlık da 4. önermeyi doğru kabul edebilmemiz için yeterlidir.82

Delilci kötülük problemini savunanların bâzıları, Martin’inkine benzer fikirlerle aynı çizgide olmakla da kalmıyor, daha da ileri giderek, delilci kötülüğün sadece Tanrı’nın varlığıyla uzlaşmaz olduğunu değil aynı zamanda tanrıtanımaz için Tanrı’nın yokluğuna ilişkin rasyonel bir temel oluşturduğunu savunurlar.83

“Eğer siz her-yönüyle-iyi, her-şeyi-bilen ve her-şeye-gücü-yeten olsaydınız ve içerisinde sevinen ve üzülen, zevk alan ve acı duyan, seven, kızan, merhamet duyan ve nefret eden canlı varlıkların olduğu bir evren yaratacak olsaydınız, nasıl bir dünya yaratırdınız? Bunun nasıl bir dünya olacağını (bir anlık) hayâl etmeye çalışın: Bu, bizim içinde yaşadığımız dünya gibi mi olurdu? Sizin gücünüz olsaydı ve mantıken mümkün dünyalardan her hangi birinin nasıl yaratılacağını bilseydiniz, böyle bir dünya mı yaratırdınız? Eğer cevabınız “hayır” ise, ki muhtemelen öyle olmalı, o zaman bu dünyada olan acı ve ıstırap gibi kötülüklerin, bu dünyayı Tanrı’nın yarattığına inanan herkes için niçin sorun oluşturduğunu anlamaya başlamış olmalısın”.84

Bu iddiaları daha nesnel ve somut bir kanıt haline getirirsek şu önermelerle karşılaşırız:

  1. Tanrı, her yönüyle-iyi, her-şeyi-bilen ve her-şeye-gücü-yeten ise, mantıken mümkün olan dünyaların en iyisini yaratır. (Siz Tanrı olsaydınız öyle yapmaz mıydınız?)
  2. İçinde yaşadığınız bu dünya, mantıken mümkün olan dünyaların en iyisi gibi gözükmüyor. (Sizce öyle değil mi?)
  3. O halde, bu durumdaki bir dünyayı, her-yönüyle-iyi, her-şeyibilen, her-şeye-gücü-yeten bir Tanrı’nın yaratmış olması muhtemel gözükmemektedir.85

KAYNAKÇA

75 Cafer Sadık Yaran, “The Argument from Design in Contemporary Thought”, Lampeter,
University of Wales, 1994, basılmamış doktora tezi, s. 215.
81 Michael Martin, “Is Evil Evidence Against the Existence of God?”, The Problem of Evil:
Selected Readings, Ed. Michael L. Peterson, Indiana/Notre Dame, University of Notre Dame
Press, 1992, s.135-136.
82 Martin, “Is Evil Evidence?”, s. 136.
83 Bkz.: David Basinger, “Evil as Evidence against God’s Existence”, The Problem of Evil:
Selected Readings, Ed. Michael L. Peterson, Indiana/Notre Dame, University of Notre Dame
Press, 1992, s.141-142.
84 Bkz.: J. Cornman, K. Lehrer, Philosophical Problems and Arguments, New York,
Macmillan and Company, 1974, s. 340-341).
85 Yaran, Kötülük ve Teodise, s. 59.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...