August von Hayek ve Sosyal Bilimler Anlayışı
Hayek reel değerlerle izafi değerleri kıyaslar, sosyal bilimlerin tabi bilimlerle ayırıcı özelliğini açıklarken. Örneğin para fizik veya kimya terimleriyle tanımlanamaz. Gerçek şu ki, paranın genellikle basılmış kağıttan veya yuvarlak metal disklerden yapılmış olması iktisatçıyı hiç ilgilendirmez. İktisatçı sadece halkın paraya atfettiği değerle ve kendisiyle değişik yapılabilecek muhtelif mal ve hizmetlerle ilgilenir.
İktisatta veya diğer herhangi bir sosyal bilimde kanalize etme durumunda olduğumuz hammaddeler, insan amaçlarına yollamada bulunmaksızın objektif bir tanımlaması kabil fiziki nesneler değildir. Sosyal bilimlerin hammaddeleri insanlar ve insanlara göründükleri şekliyle eşyadır. Bu nedenle, grup içindeki insanların davranışını, insanların kendi saik ve tutumlarıyla alakalandırmaksızın yapılacak herhangi bir açıklama girişimi başarısızlığa mahkumdur.
Sosyal bilimler alanında istatistiklerin yetersizliğini anlamak için fiili uygulamalara bakmak zorundayız. İstatistikler, bireyler mecmuunun vasıflarını özetler.
Hayek belli bir zaman sonra iktisat ve sosyal bilimlerde Avusturya Okulu’ içinde yer alan meslektaşlarının çizgisinden ayrılmıştır. Geleneksel Avusturya’cı düşünce hiç bir sosyal olayı tahmin etmenin mümkün olmadığı, iktisat ve diğer sosyal çalışmaların bilimselliği iddiasının bu nedenle aldatıcı olduğu şeklindedir. Ancak daha sonraki çalışmalarında Hayek, sosyal veya ekonomik hadiselerin menkul kıymetler piyasasındaki fiyat düzeyleri gibi) tahmin edilememekle beraber, hadiselerin diğer –daha genel– kalıplarının (fiyatların kontrolü durumunda mal darlığının ortaya çıkması gibi) tabii ki tahmin edilebileceğini ifade eder. Bu nedenle sosyal bilimler, teorileştirme sahaları sınırlı olmakla birlikte, gerçek bilimler olarak adlandırılabilir.
Bu açıdan hiç bir ekonomist, gelecekteki fiyatların bilimsel tahminlerini temel alıp, mal ve hizmet alım satımıyla zengin olabilmiş değildir. Hayek’e göre, sosyal bilimler bu nedenle asla spesifik hadiselerin kestirimini amaçlamış. Fakat bu bilimler, belli bir düzen veya kalıp hasıl edecek mekanizmaları açıklayıp anlamamıza yardım edebilir.
Hayek’in analizinin bütünüyle tatminkar olmadığı belirtilmelidir. Zira hayek, doğru teorileştirme ile, güven vermeyen, temelsiz spekülasyon arasındaki sınırın kesin çizgilerini vermez.
Hayek’in yaptığı, sosyal bilimcilere, topluma ilişkin bilimsel bilginin bir yerlerde bir hattı ve hududu olduğunu hatırlatmak ve onların tutturmayı umdukları tahminlerin mahiyeti hususunda mütevazı olmalarını istemektir.