Pyrrhon ve Empirizm (Deneycilik)
Bilgi sorunu empirizm adı verilen düşünce akımının oluşumunda en önemli role sahiptir. İnsan bilgisinin sınırı ve imkanı nedir sorusu, bundan önce sofistleri şüpheci kılan nokta olmuştu.
Sofistlerle aynı dönemde yaşamamış olmasına karşın, düşünceleri belli noktalarda sofistlerle paralelik gösterdiğinden Pyrrhon’a da değinmek yararlı olacaktır. Pyrrhon, sofistlerle başlayan kuşkucu düşünceye okul kimliği veren ilk kişidir. Tezimin de konusu olan Hume’un eserlerinde de adı geçen Pyrrhon, kuşkuculuğunu sonuna kadar götürmüştür.
Pyrrhon, hiçbir insanın hiçbir şeyi kesin olarak bilemeyeceği gibi, duyularıyla algıladığı şeylerin de, gerçek mi yoksa yanılsama mı olduğundan asla emin olamayacağını düşünür. Dünya hakkında ne tür görüşler ortaya atılırsa atılsın, bu yargıyı aynı şekilde bir başka yargı ile çürütmek mümkün olduğundan hiçbir şeyin bilinemeyeceğini ve sonuna dek her şeyden kuşku duyulması gerektiği inancındadır.
Ona göre, susmak en doğru harekettir çünkü nesnelerin gerçek yapısı kavranamaz, nesneler karşısında yargıdan kaçınmak gerekir, Biz şeyleri ister akıl olsun, ister duyular olsun, her ikisiyle de sadece görünüşleri bakımından algılayabiliriz, oldukları gibi değil. Görünüşler ise kesin ve sağlam bilgi değildirler.
Hume’a göre “Pyrrhoncu kuşkuculuğun ilkeleri evrensel ve düzenli olarak hüküm sürseydi, bütün insan diriminin yok olması gerekirdi. Her türlü düşünce ve konuşma, her türlü eylem sona erer; insanlar, doğanın yerine getirilemeyen gerekleri zavallı varlıklarına son verene kadar, mutlak bir uyuşukluk içinde kalırdı… …Ve Pyrrhoncu, bu düşünden uyandığı zaman, kendisiyle alay edenlere ilk katılan yine kendi olurdu.”
Daha sonra ayrıntıları ile işlenecek olmasına rağmen, Hume’un kuşkuculuğunun niteliğini anlayabilmek açısından, Pyrrhon, uğranması gereken önemli duraklardan biridir. Ona göre, biz ancak gelecekte olabilecek şeyleri az ya da çok bir olasılıkla bilebiliriz ve bu da pratik yaşam için yeterlidir. Bunun dışında kalan şeylerin bilinmesi ile ilgili ise hiçbir güvenilirlik ve kesinlik yoktur. O halde Pyrrhon’a göre yapılacak en doğru şey, bir yargıda bulunmaktan kaçınmaktır.
Pyrrhon’un öğrencisi olan Timon ise, onun öğretisini üç soru ile özetlemiştir. “Nesnelerin gerçek yapısı nedir? Nesneler karşısındaki duruşumuz ne olmalıdır? Nesneler karşısında doğru bir duruş derken ne kazanırız? Ve bu üç soruya sırasıyla şu cevapları verir: İlkine, kavranamaz (akatalepsia), ikincisine, yargıdan kaçınmak (epokhe), sonuncusuna ise, sarsılmazlık (ataraxia) der. Bu belirlemesinin yanı sıra Timon, apaçık sayılan, genel ilkeleri bulma olanağını reddetmiştir.
Kaynak: İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Epistemolojik Arka Planı İle DAVID HUME’UN NEDENSELLİK ELEŞTİRİSİ, Aycan TÜCCAR, 2005