Girişkenlik Eğitimi Nedir, Ne Demektir?
Girişkenlik eğitimi, insanlara temel sosyal becerileri ve kendi haklarını nasıl savunacaklarını öğreten davranışçı grup terapisi biçimidir. Klasik koşullamanın karşıt koşullama ilkesi, sistematik duyarsızlaştırmaya az çok benzer biçimde girişkenlik eğitiminde de kullanılmaktadır. Bazı kişiler sosyal ortamlarda kendi duygu, düşünce ve isteklerini ifade etme zorluğu çekerler, istemedikleri halde diğerlerinin isteklerine boyun eğebilirler ve dolayısıyla sosyal ilişkilerde kendilerini güvensiz ve yetersiz hissedebilirler. İşte girişkenlik eğitiminin amacı, kişinin kendisinde kaygı yaratan bu tür sosyal etkileşim durumlarıyla başa çıkmasını sağlamaktır. Diğer bir deyişle, bu terapi tekniği, kişinin belirli sosyal etkileşim durumlarındaki kaygısını azaltmayı ve bu durumlarda güvenli ve yeterli bir davranış sergilemesini hedefler (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995; Cüceloğlu, 1993).
Girişkenlik eğiliminde, ilk önce danışanın en çok hangi sosyal durumlarda kaygı duyduğu belirlenir. Sonra danışan ve terapist bu sosyal durumların her birinde güvenli ve “doğru” davranış tanının ne olduğunu birlikte bulmaya çalışırlar. Bu, belirli bir sosyal durumun terapi odasında canlandırılması ve terapistin de rolünü oynamasıyla gerçekleştirilir. Örneğin işyerinde patronunun yaptığı bir haksızlığa sesini çıkaramayan danışan, terapi esnasında terapisti patronu yerine koyarak onun karşısında yeni ve etkili bir davranış tarzı geliştirmeye çalışır. Bu mizansen içinde, danışan yeni öğrendiği ve etkili olduğuna karar verdikleri davranış tanının defalarca alıştırmasını yapar. Danışan söz konusu davranışı kendinden emin ve rahat bir şekilde gerçekleştirdiğinde artık o sorun çözülmüş kabul edilir ve terapi sonlandırılır (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995; Cüceloğlu, 1993).
Araştırmalar girişkenlik eğitiminin sosyal etkileşimlerdeki problemleri çözmede etkin bir yöntem olduğunu göstermiştir. Ancak bu yöntemin sınırlı bir etkisi olduğunu da kabul etmek gereklidir. İş yerinde patronu karşısında düşüncelerini güvenli bir biçimde ifade etmeyi öğrenen bir kadın çalışan, evde aynı davranışı eşi karşısında gösteremeyebilir. Diğer bir deyişle, bir kişi bir sosyal etkileşim durumunda güvenli davranış sergilemeyi öğrenirken diğer durumda aynı davranışı sergileyemez. Dolayısıyla, girişkenlik eğitimini, danışanın sorun yaşadığı diğer sosyal etkileşim durumları için de uygulamak gerekir (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995; Cüceloğlu, 1993).
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Psikolojiye Giriş” ve 2. Sınıf “Deneysel Psikoloji”, 4. Sınıf “Sosyal Psikoloji” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Psikoloji Ders Kitapları ve MEB Liseler İçin Psikoloji Dersi Ders Kitapları