Felsefe hakkında her şey…

Etkin Akıl, Edilgin Akıl Ayrımı

02.11.2019
4.428

Aklın, kendi uygun nesnesi olan formları ortaya çıkarması için bir soyutlama (abstractio) yapması zorunludur. Akıl, başlangıçta, fizik dünyanın bilgisine karşı potansiyel bir durumdadır.

Bununla birlikte, fizik dünyayı, bilme bakımından aktüel hale getirebilmesi için gerekli olan soyutlamayı yapabilmesi için, imgelemin aklın kendisine soyutlanacak malzeme sunması gerekmektedir. Duyulama sonucunda duyularda ortaya çıkan imgeler bireyselliklerini korumaya devam etmektedirler. İki parçalı bir yeti olan aklın soyutlama eylemini gerçekleştiren kısmına etkin akıl denir. Etkin akıl bir tür ışık gibidir. Aristoteles’in De Anima 430 a15’te dile getirdiği gibi ışık, potansiyel olan rengi aktüel hale getirir.

Aristotelesçi algı teorisinde dünyadaki renkler, sadece ışık altında aktüel olarak görülebilirler. Işığı temele alarak duyu ile akıl arasında bir kıyaslama yapılacak olduğunda, aklın fizik nesneleri aktüel olarak anlaşılabilir hale getirebilecek bir ışığa sahip olduğunu söylemek mümkündür. Işık ve aklı birlikte düşünmek sadece Thomas Aquinas’a özgü bir yaklaşım değildir. Bütün bir Yeniplatoncu geleneğin, bazı küçük anlam farklılıklarına yol açabilecek değişik yorumlarıyla birlikte benzer bir düşüncede olduğunu biliyoruz. Özellikle Augustinusçu aydınlanma (illuminatio) anlayışı ile Thomas Aquinas’ın buradaki yaklaşımı arasında belli türden bir benzerlik kurabiliriz.

Etkin akıl, edilgin aklın anlama edimini gerçekleştirmek için gereksinim duyduğu anlaşılabilir nesneleri (kavramları) oluşturmaktadır. Bunun için bireyselliklerini devam ettiren imgelere gereksinimi vardır. İmge, duyulama olmaksızın hiçbir şekilde ortaya çıkmayacak bir yapıdır. Thomas Aquinas’a göre, aktüel duyulama yüzünden herhangi bir hareketin ortaya çıktığı her anda, bu hareketin duyulama eylemine (yani, o anda her ne duyulanıyorsa ona) benzemesi gerekir ve imgeleme de böyle bir etkinlik biçimidir. Dolayısıyla imgelemin tarifinin içinde, onun dışsal duyularla işbirliği içinde bir eylem tarzına sahip olduğu bulunmaktadır.

İmgeler, hala duyulanabilir forma sahip olmalarından dolayı bireysel özelliklere sahiptirler ve bundan dolayı henüz aklın anlama edimini gerçekleştirmesi için gereksinim duyduğu türden bir biçimde değildirler. Bu biçime, yani anlaşılabilir forma dönüşebilmeleri için kendilerindeki bireyselleştirici bütün özelliklerin çekip çıkarılması gerekir. İşte bu bireyselleştirici özelliklerin, etkin akıl tarafından çekip çıkarılması sürecine soyutlama (abstractio) adı verilmektedir.

Thomas Aquinas’a göre imgelem, aktüel durumdaki duyulardan türeyen bir tür harekettir. Bu yüzden imgelem bir doğrudan hareket ettiricidir. Buradaki hareket ettiricilik, insanın bireysel varoluşlara ilişkin ön-bilgisini ortaya çıkarmak bakımından anlaşılmalıdır. İmgelem adeta bir akıl gibi iş görür; imgeleri aracılığıyla, onların işaret ettiği nesneler olmasa bile insanın o nesnelere ilişkin tavrını belirlemesine yardım eder.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...