Felsefe hakkında her şey…

Doğrudan Bilmenin Temeli

10.11.2019

Ockhamlı William’a göre, birinci ve ikinci anlamda bilgi söz konusu olduğunda, yani gerçek nesneleri bilme söz konusu olduğunda, iki tür biliş yetisi ve buna uygun olarak da iki tür bilgi vardır. Bunlardan birisi sezgisel biliş, diğeri de soyutlayıcı biliştir. Yani, Ockhamlı William’a göre, zihin aracılığıyla yalın bir şeyi bilmenin iki yolu vardır: “sezgisel biliş”, “soyutlayıeı biliş”.

Ockhamlı William’a göre “soyutlayıcı biliş” terimi iki anlamda ele alınabilir: İlk anlamında, pek çok tek tek şeyden soyutlanan bir şeyle ilgili bir biliştir. Bu anlamdaki biliş, pek çok şeyden soyutlanan bir tümeli bilmekle ilgilidir.

İkinci anlamda soyutlayıcı biliş, varlıktan ve varlık olmayandan,şeye ait veya şeye yüklenen tüm diğer koşullardan soyutlamalar anlamındadır.

Soyutlayıcı biliş, olanaklı bir olgunun varolup varolmadığının açıkça bilinemeyeceğiyle ilgilidir. Çünkü, varolan bir varlığı ve varolmayan bir varlığı bilmemizi sağlayan sezgisel biliştir (William: 1990, 22-24).

Soyutlayıcı bir bilişin, olanaklı bir hakikat olmadığı açıkça bilinebilir. Bu yalın bilgi, bizim Sokrates’in varolup olmadığını, onun beyaz olup olmadığını veya bu tür hakikatleri bilmemizi sağlayamaz. Bu tür hakikatleri sezgisel biliş yoluyla biliriz (William: 1990, 24).

Bir şeyi bilmenin ikinci yolu olan sezgisel biliş, bir şeyi, birden fazla terimi yalın olarak bilmedir. Bu biliş, olanaklı bir hakikati, özellikle de şimdiki durumlar hakkındaki hakikatleri bilmemizi sağlar (William: 1990, 23). Örneğin, Sokrates gerçeklikte beyazsa, Sokrates’in beyazlığının bilgisi, sezgisel biliş olarak adlandırılır. Sokrates’in beyaz olduğu türünden bir bilgi açık olarak bilinebilir.

Ockhamlı William’a göre, en kesin anlamda bilimsel bilgi tanıtlama sonucu elde edilen bilgidir. Ona göre, bilimsel bilgi yanında, elimizde şeyler hakkında ikna edici kanıtlar ve ipuçları da vardır. Yani bilimsel bilginin alanı sınırlıdır; bu alan dışında kalan bazı ifadeler de doğru, zorunlu, açıktırlar, bu nedenle de kesinlikle bilinebilirler.

Ockhamlı William burada bu ifadeleri nasıl bileceğimiz sorununu ele alır. Ama bu sorunu irdelemeye geçmeden önce, zihnin iki ediminden ve bu edimler arasındaki farktan söz eder (William: 1990, 18). Yani, bir önermeyi ele alırken, diğer bir deyişle Ockhamlı William’ın yukarıda anlattığı üçüncü ve dördüncü anlamda bilgi söz konusu olduğunda, yani önermeleri bilme söz konusu olduğunda, iki edim söz konusudur: Bunlardan birisi kavrama edimi, diğeri de yargıda bulunma edimidir. Bu iki edim birbirinden farklıdır. Çünkü bir kişinin bir önermeyi kavraması, ama onunla ilgili yargıda bulunmaması mümkündür.

Bu edimlerden ilki olan kavrama edimi, ister yalın olsun ister karmaşık, zihinsel güç. edimiyle ilgili her tür ifadeyle ilgilidir. Bizler, Ockhamlı William’a göre, sadece yalın ve tekil şeyleri değil, önermeleri, tanıtlamaları, olanaksızlıkları, zorunlulukları, yani genel olarak zihinsel güçle ilgili her şeyi kavrarız.

Bu edimlerden ikincisi olan yargıda bulunma edimi önermelerle ilgilidir. Zihin sadece kendi nesnelerini kavramaz, onlarla ilgili olarak onaylama veya reddetme edimlerinde de bulunur (William: 1990, 18). Zihnimiz doğru olduğuna inanmadığı bir şeyi onaylamaz, aynı şekilde yanlış olduğuna inanmadığı bir şeyi de reddetmez. Bu iki edim birbirinden farklı olmasına rağmen, biri diğerini önceler: Bir önerme hakkında yargıda bulunma edimi, zihnin aynı önermeyi kavrama edimini gerçekleştirmiş olduğunu varsayar (William: 1990, 19).

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı; Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 18 / Sayı: 1 / ss. 165-186

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...