Felsefe hakkında her şey…

Çalışmanın felsefesi: Anlamlı çalışma nedir? Bir işi anlamlı kılan unsur, hangisidir?

03.05.2024
Çalışmanın felsefesi: Anlamlı çalışma nedir? Bir işi anlamlı kılan unsur, hangisidir?

Çalışmak, modern dünyanın vazgeçilmez bir unsurudur. Şanslı birkaç kişi dışında çoğumuz hayatımızın önemli bir bölümünü çalışarak geçiririz. Madem durum böyle, o zaman bunu anlamlı kılmayı da denemeliyiz. 2019 yılında yayınlanan bir raporda, çalışanların %82‘si yaptıkları işte bir amaca sahip olmanın ve anlamlı bir iş çıkarmanın en önemli önceliklerden biri olduğunu belirtmiştir. 1

Peki bir işi “anlamlı çalışma” örneği yapan şey tam olarak nedir? İnsanların anlamlı olduğuna inandığı şey işin biçimi midir? Yoksa belirli nesnel özelliklere sahip bir iş mi anlamlıdır?

Bu soruları yanıtlamak için öncelikle çalışmayı anlamsız kılan şeyin ne olduğunu düşünebiliriz. Yunan efsanesi Sisifos‘u ele alalım: Yanlış davranışlarının cezası olarak bir kayayı dağın tepesine yuvarlamak zorunda kalan Sisifos, tam tepeye ulaşacakken kayanın geri yuvarlanmasıyla tekrar aşağı inmek durumunda kalır. Sisifos tekrar aşağı inip yeniden başlamak ve bu süreci sonsuza dek yinelemek zorundadır. Bugün de bu mite dayanarak zahmetli ve aynı zamanda nafile gördüğümüz uğraşları Sisifos olarak tanımlıyoruz.

Tanrılar bu cezayla ne yaptıklarını gerçekten de biliyorlardı; keza çalışırken Sisifosvari işler yaparak zaman geçirmiş olan herkes bunun ne kadar can sıkıcı olabileceğini anlayacaktır.

Fyodor Dostoyevski bunu anlayanlardan birisiydi. Bir gün, çalışma kampındaki kendi deneyimlerinden esinlenerek şöyle yazmıştır:

“Eğer bir insanı tamamen ezmek ve yok etmek isteseydik tek yapmamız gereken ona hiçbir faydası ve anlamı olmayan bir iş yüklemek olurdu.”

İnsanlar Sisifosvari işlerin anlamlı olduğuna inanabilir (belki de bu işi katlanılabilir kılan tek şey budur); ancak inanç tek başına bu işi yapmak için yeterli bir sebep midir? Pek çok filozof böyle düşünmüyor. Bunun yerine, bir faaliyetin anlamlı olabilmesi için, onu yapan kişiyi kendisinden daha büyük bir şeye bağlayan bir hedefe veya sona da katkıda bulunması gerektiğini savunuyorlar. Bahsi geçen anlam, kişinin hayatını, kendisininkinden farklı bir bakış açısından fark edilebilecek bir şekilde değerli kılacak bir şey yapmayı gerektirmektedir.

Çalışmanın anlamı üzerine yapılan bir araştırmada, bir işin anlamlı olabilmesi için, çalışanı kendisinin ötesine uzanan daha geniş bir çerçeveye bağlayacak nesnel bir niteliğe sahip olması gerektiği ileri sürülmüştür. 2

Bu özelliğin toplumsal katkı olduğu ifade edilmiştir: Yaptığınız işle, olumlu bir fark yaratıyor musunuz? İşiniz faydalı mı ve başkalarının hayatlarını sürdürmelerine yardımcı oluyor mu? Bu sorulara güvenle “evet” yanıtını vermek, işinizi toplumun daha büyük bir parçası hâline getirir.

Sisifosvari işler bu toplumsal katkı standardı karşısında açıkça sınıfta kalır ve dolayısıyla anlamlı olamaz. Bazı araştırmalara göre, modern ekonomilerde bu türden şaşırtıcı sayıda iş vardır. Son zamanlarda özellikle internet üzerinden yayılan “tembel kız işleri” ve “sahte e-posta işleri”ne olan eğilim, bazı gençlerin aslında daha sağlıklı bir iş-yaşam dengesi sağlamanın ve benlik duygularını işlerinden ayırmanın bir yolu olarak görülüyor.

Bu görüşümün bir başka anlamı da başkalarına yardım etmemekle kalmayıp aslında onlara zarar veren işlerin anlamlı olamayacağıdır. Kasıtlı olarak kusurlu ürünlerin pazarlanması veya çevresel krize ve buna bağlı tüm zararlara katkıda bulunan sektörlerde çalışmak buna örnek olarak verilebilir. “İklim istifası” (çevresel nedenlerle bir işten ayrılma) olgusu, insanların anlamlı bir iş arzusuyla işten ayrılmaya karar vermelerinin bir sonucu olarak görülebilir.

Bu örnekler, bir işin sadece ekonomiye katkıda bulunduğu için doğrudan doğruya anlamlı olamayacağını göstermektedir. Piyasa değeri ve sosyal değer bazen örtüşse de bu iki değer türü birbirinden ayrılabilir.

Yaptığımız iş veya işlerden kimlerin fayda sağladığını, sosyal konumlarının bu faydanın başkalarının zarar görmesi pahasına gerçekleştiği anlamına gelip gelmediğini ve yaptığımız işin istenmeyen olumsuz sonuçlarının olup olmayacağını düşünmeliyiz. 3

Bazı işlerin diğerlerine olumlu katkı sağlayıp sağlamadığını sormanın yanı sıra, çalışanların katkılarını hissedilebilir olarak deneyimlemedikleri durumlarda işin anlam kazanmakta zorlanacağını da söylemek mümkündür Başka bir deyişle, çalıştığınız işte ürettiğiniz katma değeri görebiliyor musunuz, yoksa kendinizi soyut ve uzak mı hissediyorsunuz?

Bu durum özellikle büyük kuruluşlarda ya da büyük ölçekli şirketlerde çalışan kişiler için geçerlidir. Çoğu şirket, sıradan çalışanlarına, şirketin toplumda nasıl faaliyet göstereceğini belirleyen önemli kararlar üzerinde söz hakkı vermez. Bunun yerine, bu etki yöneticiler ve idarecilerle sınırlıdır.

Sonuç olarak, çalışanlar yaptıkları işin içerdiği toplumsal katkıdan kolayca kopabilir ve yabancılaşabilir, dolayısıyla da bu işin kendileri için anlamlı olmasını imkansız hale getirebilir. Büyük bir bankanın müdürünün şu sözlerini ele alalım:

“Bankadaki çoğu insan yaptıkları işi neden yaptıklarını bilmiyor. Sadece bir sisteme giriş yapmaları ve belirli şeyleri sisteme kaydetmeleri gerektiğini söylüyorlar. Nedenini bilmiyorlar.”

Buradaki sorun, çalışanların katkıda bulunmaması değil, günlük işlerinde yaptıkları işin ne işe yaradığından tamamen habersiz olmalarıdır.

Daha fazla işi daha fazla insan için daha anlamlı hâle getirmenin bir yolu, büyük kuruluşların çalışanları bu tür kararlara nasıl daha demokratik bir şekilde dahil edebileceğini düşünmek olacaktır. Bu, işçilere stratejik kararlar üzerinde veto yetkisi vermek, şirket yönetim kurullarında işçi temsilcileri bulundurmak ve hatta şirketi bir işçi kooperatifine dönüştürmek anlamına gelebilir.

Araştırmalar, bu gibi demokratik düzenlemelerin, insanların işlerinden elde ettikleri olumlu sonuçlarla daha yakından bağlantı kurarak işlerinde bir anlam bulmalarına yardımcı olabileceğini göstermektedir. 4

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Caleb Althorpe’un “What is meaningful work? A philosopher’s view” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

KAYNAKÇA

  1. McKinsey & Company (2020). Purpose: Shifting from why to how, erişim: 02.05.2024, https://www.mckinsey.com/capabilities/people-and-organizational-performance/our-insights/purpose-shifting-from-why-to-how
  2. Althorpe, C., (2023). What Is Meaningful Work? Social Theory and Practice, 49 (4), s. 579-604, https://doi.org/10.5840/soctheorpract2022412161
  3. Wood, A.J., Soffia, M. ve Burchell, B., (2021). Alienation Is Not ‘Bullshit’: An Empirical Critique of Graeber’s Theory of BS Jobs. Work, Employment and Society, 36 (5), s. 816-840, https://doi.org/10.1177/09500170211015067
  4. Rothschild-Whitt, J. ve Whitt, J.A., (1986). Worker-owners as an Emergent Class: Effects of Cooperative Work on Job Satisfaction, Alienation and Stress. Economic and Industrial Democracy, 7 (3), s. 297-317, https://doi.org/10.1177/0143831X8673004
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...