Parmenides Felsefesinde Birlik – Çokluk Problemi
Birlikten ya da tek bir kökenden nasıl olmaktadır da evrendeki bütün bu çokluk, bu farklı şeyler ortaya çıkabilmektedir? Bir nesne nasıl olmaktadır da birçok yerde bulunabilmektedir?
Bu aşamaya kadar nesne ile nitelik arasında bir ayrım yapılmakta ve nesnesi olmayan bir varlık düşünülememekteydi. Elealılardan sonra ise değişmenin tanımı değişmiş ve nesne ile nitelik arasında bir ayrım yapılmaya başlanmıştır. Bu ayrıma göre nesne niteliklerin taşıyıcısıdır. Bu anlamda bir nesne sadece bir yerde bulunur. Belli bir kütlesi, ağırlığı vardır. Bunun üzerinde ise nitelikler vardır ve nitelik nesneden bağımsız bir hâlde bulunmaz. Görünüş ile gerçekliği birbirinden ayıran, görünüşün tamamen duyusal ve aldatıcı olduğunu, değişim fikrinin de böyle duyusal bir aldanıştan kaynaklandığını düşünen Parmenides, gerçekliği düşünce ile adeta özdeşleştirerek bir adım daha ileri atmıştı. Çokluğun da tıpkı değişim gibi tamamen duyuların bir aldatması olduğunu düşündüğü için çokluğu tümden reddetmek yoluna gitmiş, her şeyin Bir olduğunu söyleyen bir varlık anlayışı ileri sürmüştü.
Parmenides’ten sonra felsefe, birlik-çokluk ilişkisine odaklanmış ve bu ilişki sorununu belli bir çözüme kavuşturmaya çalışmıştır. Bundan sonraki felsefelerde “bir”in (gerçek) değişmez olduğu kabul edilecek fakat çokluğun değiştiği söylenecektir. Çokluk görünüştür ve görünüş değişir. Bir olan ise gerçek olanla özdeştir.
Gerçek değişmez ve hakiki olandır, akılla kavranır. Görünüş ise algıyla kavranır. Elealılardan sonraki felsefenin en temel problemlerinden biri de gerçeklik ile görünüşü ayırmak ve doğa bilimlerine giden yolu açmak olacaktır.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı