Felsefe hakkında her şey…

Eşitsizliğin arttığı bir çağda ev sahibi olmanın etiği…

02.03.2024
88
Eşitsizliğin arttığı bir çağda ev sahibi olmanın etiği…

Bugün birçok ABD vatandaşı için ev sahibi olmak ulaşılamaz bir hayal durumunda.

2022 yılında ABD’de ortalama uzun vadeli konut kredisi faizi yirmi yılı aşkın bir süredir ilk kez %7‘ye yükseldi. Mevcut evlerin medyan satış fiyatı 416.000 ABD dolarına tırmanırken, konut kredisi talebi son 25 yılın en düşük seviyesine geriledi.

Ancak insanlar konut satın almalı mı?

Bu konuda yapılan bir araştırma, gayrimenkul sahibi olmanın yarattığı olumsuz etkileri ele almıştır. Konut piyasasının mevcut durumuna rağmen, gayrimenkul hâlâ güvenilir bir yatırım aracı olarak görülüyor. Bu en azından bunu karşılayabilecek sınırlı bir grup için geçerli. Ancak gayrimenkul sahibi olmanın başkalarının hayatları üzerinde ciddi etkileri olabilir.

Kar etmek için mi satın alıyorsunuz?

Gayrimenkul alıcılarının iki ana grubu arasında önemli bir fark vardır: temel kullanım amaçlı gayrimenkul satın alanlar ile yatırım amaçlı gayrimenkul satın alanlar.

Barınma temel ihtiyaç olarak düşünüldüğünden, temel kullanım amaçlı mülk satın almak, yatırım için mülk edinmekten daha etik kabul edilir. Ancak yatırım amaçlı gayrimenkuller, genellikle sahibinin orada yaşama niyeti olmaksızın kişisel kâr amacıyla edinilir. Yatırımcılar, “tadilattan geçirilebilecek” evleri satın alıp bunları kârlı bir şekilde satabilir ya da başkalarına kiralayabilir.

2019 yılı itibarıyla, ABD’deki 122,8 milyon hanenin yaklaşık %36’sını kiracılar oluşturuyor. Nüfus sayımı verileri, ABD’de 48,2 milyon kiralık birim olduğunu ve bunların yaklaşık %70’inin şahıslara ait olduğunu gösteriyor.

Ev sahipleri genellikle duygusuz ve açgözlü olmakla eleştirilir. Pandemi nedeniyle kiracıların ödeme güçlükleri artmış, bu da tahliyeleri ve evsizliği tetiklemiş olduğundan COVID-19 ev sahiplerinin kötü şöhretini daha da kötüleştirmişti. Bazı kiracılar, savunmasız kiracılara baskı yapmak ve onları tehdit etmekle suçlanan umursamaz ev sahiplerinden şikayetçi oldu. Hem federal hükümet hem de eyalet hükümetleri, federal tahliye yasası ve New York City’nin uyguladığı kira dondurma programı gibi müdahalelerle bu kişilere yardım etmek amacıyla devreye girdi.

Ancak ev sahipleri, satın almayı tercih etmeyenler ve kendi evlerini satın almak isteyen ancak bunu karşılayamayanlar için de kiralama fırsatları sunuyor. Ayrıca, ev sahipleri, mezun olduktan sonra evi terk etmeyi planlayan üniversite öğrencileri veya ABD’ye geçici olarak gelen ziyaretçiler gibi uzun süreli ikamet arayışında olmayan kişilere de önemli bir hizmet sunuyor.

O halde gayrimenkul kiralamanın etiği, kısmen kiracıların uzun vadeli temel barınma amacıyla buna ihtiyaç duyup duymadığına bağlı görünüyor.

Konut krizi nedeniyle sıklıkla ev sahipleri suçlanıyor. Ancak, uzun vadeli barınma hakkına sahip olunmasını sağlamak devletin sorumluluğundadır.

Ev sahipleri sorunlu bir barınma düzenine bireysel olarak katkıda bulunuyor olabilirler; ancak sistemin sınırları dahilinde hareket ederler. Sadece devletler, uygun fiyatlı konutlara yatırım yaparak sistemi değiştirme gücüne sahiptir.

Ev sahibi olmanın etik kuralları

Ev satın alanların başkalarına karşı da etik yükümlülükleri vardır.

Kentsel dönüşümün yaşandığı ya da yaşanma ihtimali olduğu düşünülen bir mahallede gayrimenkul sahibi olmayı tercih etmek, bölgedeki mahalle sakinlerinin zorla yerlerinden edilmesine neden olabilir. Kişinin eski mahallesini terk etmek zorunda kalmasının zararları arasında, toplumsal ağların kopması veya uzun işe gidip gelme sürelerine katlanmak yer almaktadır.

Bu sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda, ev sahibi olmak isteyenler belki de dezavantajlı mahalle sakinlerinin bulunduğu mahallelerde ev satın almaktan kaçınmalıdır. Ancak, konut satın alınamazlığı büyük boyutlara ulaştığından, ilk kez ev alacaklar yalnızca kentsel dönüşüm riski altındaki mahallelerde ev satın alabilirler. Bu da bir çıkmaz olarak karşımızda durmaktadır.

Riski azaltmak

Devletler bir yandan uygun fiyatlı konutlar sağlarken diğer yandan yaşanacak sosyal sorunlar gibi riskleri nasıl azaltabilir?

Singapur’un uygun fiyatlı toplu konut sistemi buna bir örnektir. Ayrışmayı önlemek için Singapur, toplu konutlarda Çin, Malay, Hint ve diğer tüm etnik grupları içeren ana etnik grupların her birinin asgari düzeyde ikamet etmesini gerektiren ırksal kotalar getirmiştir. Her ne kadar müdahaleci ve uygulamada kusurlu olsa da Singapur yaklaşımı konut konusunda daha proaktif bir yaklaşımın mümkün olduğunu göstermektedir.

Ev sahiplerinin ahlaki görevleri olabilir, ancak devletin uzun vadeli istikrarlı barınma hakkını tanıyıp korumadaki rolü göz ardı edilmemelidir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Désirée Lim’in “The ethics of home ownership in an age of growing inequality” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...