Felsefe hakkında her şey…

Edimsel Sözler

06.11.2019
1.851

Austin’in How to Do Things With Words başlıklı kitabı, şüphesiz en tanınan ve en etkili olmuş eseridir. Austin bu eserinde, o sıralarda felsefe çevrelerinde yaygın olarak kabul gören dil anlayışını eleştirmiştir. Bu dil anlayışına göre, cümlelerin temel işlevi olguları ifade etmektir. Cümleler eğer bu olguları ifade etmekte başarılı iseler doğru, değil iseler yanlış olurlar. Austin bu görüşte değildir. Ona göre doğruluk değeri taşıyan cümleler sözlerin (İng. utterance) çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Austin bu kitabında ne doğru ne de yanlış olabilen birkaç cümle örneği verdikten sonra kendisinin edimsel söz olarak adlandırdığı cümleleri ele alır.

Bu tür cümleleri niteleyen iki temel vasıf bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, bu cümlelerin bildirim cümlelerinin formuna sahip olmalarına rağmen betimleyici olmamaları ve bu nedenle, bir doğruluk değeri almamalarıdır. İkincisi ise belli uygun şartlar altında bu cümlelerden birini ifade etmek, sadece bir şey söylemek de- ğil, bir eylemde bulunmaktır.

Edimsel bir söz (İng. performative utterance), arzu edilen sonucu üretmediğinde yanlış olmaktansa sonuçsuz olur. Edimsel bir söz sarf edildiğinde sergilenen eylemi Austin söz-edimi (İng. speech-act) olarak adlandırır. Bu edim biçimini, daha sonra Austin söyleme yoluyla sergilenen söyleme dışı bir eylem olduğu için edimsel eylem (İng. illocutionary act) olarak adlandırmıştır. Söz-edimlerine şu örnekler verilebilir: Bir nikâh töreninde “Bu kişiyi eşim olarak kabul ediyorum.” demek, bir bebek doğduğunda “Bu bebeği Ali olarak adlandırıyorum.” demek; bir vasiyetnamede “Bu evi kardeşime bırakıyorum” demek vb.

Bu ifadelerin her birinde Austin’e göre bir eylem söz konusudur ve bu ifadelerin hiçbiri doğru ya da yanlış bir doğruluk değeri almaz. Söz konusu ifadeler, bir şey yapmak (evliliği kabul etmek, adlandırmak veya vasiyette bulunmak) için kullanılmışlardır.

Austin daha sonra edimsel sözleri daha ayrıntılı bir sınıflandırmaya tâbî tutmuştur. Bir soru sorma edimini dikkate alalım. Ali, Ayşe’ye “Cep telefonunun kabı deriden mi?” diye sorsun. Burada Ali, bir ses dizisi ürettiği bir eylemde bulunmuştur. Bu itibarla sergilenen başarımı Austin, sesçil edim (İng. phonetic act) olarak adlandırmaktadır. Edimin kendisi ise bir sessel-edimdir (İng. phone). Ali’nin sorduğu soru Türkçe gramerine uygun olduğu ve Türkçe sözcükler içerdiği için Türkçe bir cümledir. Bu nedenle söz konusu sesçil edim, aynı zamanda sözsel bir edimdir (İng. phatic act). Austin bu tür edimleri sözsel-edimler (İng. pheme) olarak da adlandırmaktadır. Ayrıca Ali, belli bir nesneye (cep telefonuna ve onun yapıldığı malzemenin türüne) gönderimde bulunan bir edimde bulunmuştur. Böyle bir gönderim içeren bir sözsel-edim aynı zamanda anlam odağı (İng. rheme) olarak adlandırılmaktadır. Görüldüğü gibi bir anlam odağı içeren edimi sergilemek için sözsel bir edim ve dolayısıyla sessel bir edim sergilemek zorunludur. Bu üç tür edim de bir şey söyleme edimleridir ve Austin tarafından düzsöz edimi (İng. locutionary act) olarak adlandırılır. Ancak Ali sadece bir şey söylememiş aynı zamanda bir soru da sormuştur. Böyle bir edim, soru sorma edimi, söyleme yoluyla sergilenen söyleme dışı bir edimdir.

Soru sormanın dışında sergilenebilecek farklı pek çok edim bulunmaktadır: Emir vermek, söz vermek, vaatte bulunmak vb. söyleme yoluyla sergilenen söyleme dışı bir edimde bulunmak bir söyleme edimini belli bir etki (İng. force) ile birlikte kullanmaktı r. Bir şeyi söyleme edimi değil bir şeyi söylemekle bir edim sergilemektir.

Ali’nin sorduğu soruya Ayşe’nin bir cevap verdiğini, mesela “Evet, öyle.” dediğini düşünelim. Austin, bir başkasının cevap vermesini teşvik etmek üzere sergilenen edimi başka bir edime yol açtığı için, bir etkisöz edimi (İng. perlocutionary) olarak adlandırmaktadır. Böyle bir edim, bir şeyi söyleyerek bir edimde bulunmayı içerir. Başarılı bir biçimde böyle bir edimde bulunan hem bir söyleme edimi hem de söyleme yoluyla sergilenen söyleme dışı bir edim gerçekleştirmiş olur.

Austin’in söz-edimi kuramındaki odak noktası, söyleme yoluyla sergilenen söyleme dışı edimlerdir. Diğer sınıflandırmalar bu edimleri açıklamak üzere ortaya konulmuşlardır.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...