Felsefe hakkında her şey…

Birinin yüzünüze karşı yalan söylediğini nasıl anlarsınız?

08.09.2023
255
Birinin yüzünüze karşı yalan söylediğini nasıl anlarsınız?

Hareket yakalama tekniği, yalan söyleyen kişi ile onun yalan söylediği kişi arasındaki fiziksel etkileşimi değerlendirmek için kullanılan bir yoldur.

Yalancılar fiziksel hareketlerini onları dinleyen kişi ya da kişilere göre farkında olmadan biçimlendirirler. Yalan ne kadar karmaşıklaşırsa bu biçimlendirme de o kadar zor gerçekleştirilir.

Yüz yüzeyken inandırıcı yalanlar söylemek zordur. Bazı insanlar yalanlarının ortaya çıkmasını pek önemsemeden dürtüsel olarak yalan söylerler ve bunu yapmak onlar için hiç de zor değildir.

Bu hususta Rian Johnson’un yönettiği 2023 yapımı “Poker Face” isimli televizyon dizisinde başkarakter, insanların yalan söylediklerini bir şekilde anlayan Charlie Cale adlı kadın, ilk bölümde şöyle konuşuyor:

“Herkes sürekli yalan söylüyor. Kuşların ciklemesi gibi yalan söylüyorlar. Buna bir kez dikkatini verdin mi yalanın her zaman, her yerde olduğunu görüyorsun. Ve genelde daha derin, daha karanlık bir sırrı saklamak için değil de aptalca, anlamsız bir şey için yalan söylüyorlar.”

Zira inandırıcı bir yalan bulmak, onu pazarlamak ve kendi kuyunu kazmadan sürdürebilmek çok büyük çaba gerektirir. Yapılan bir araştırmaya göre, bu çabanın boyutu hiç de küçümsenecek kadar değildir. Öyle ki beyniniz söylediğiniz yalanla o kadar meşgul olur ki vücudunuz onu okumayı bilenler için evrensel bir anlatı hâlini alır. 1

Charlie, birinin yalan söylediğini anlamak konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Arabasıyla yollara düşer ve her durakta yeni karakterlerle ve araştırmaktan ve çözmekten kendini alamadığı tuhaf olaylarla karşılaşır.

Yüzünüze karşı yalan söyleyen biri muhtemelen sizin hareketlerinizi taklit edecektir. Bahsi geçen çalışmada açıklandığına göre yalan ne kadar karmaşık olursa yalancının yalan söylediği kişiyi taklit etmesi de o kadar güçlü bir davranış biçimi olarak ortaya çıkar.

Araştırmacılar yalan söylemek ile doğruyu söylemek arasındaki bilişsel yük farkını da yalan söylemenin doğruyu söylemekten bilişsel olarak daha yorucu olduğu biçiminde açıklıyorlar: Yalan söylemek, doğru söylemekten daha zor ve karmaşık bir zihinsel faaliyet gerektirir.

Bahsi geçen hipoteze göre, bir kişi yalan söylerken beyin fiziksel hareketlerin kontrolüne gereken önemi veremeyecek kadar meşgul olur. Sonuç olarak, yalancının beynindeki onun hareketleri kontrol eden kısım, mevcuttaki en kolay seçimi yapar: Yalan söylenen kişinin hareketlerini taklit eder.

İkinci bir durum ise yalan söylemenin getirdiği bilişsel yükün yalan söyleyen kişiyi iyi düşünülmüş ve etkili bir strateji izlemek için yeterli düşünsel ağdan mahrum bırakmasıdır. İnsanlar yalan söylerken dikkatleri kendilerini dinleyen kişinin tepkilerine odaklarlar ve bilinçsizce karşılarındaki kişiyi taklit etmeye başlarlar.

Bu olgu “beden dili koordinasyonu” olarak adlandırılır ve bunun, yalana ilişkin yapılan araştırmalarda, bir kişi ağır bir bilişsel yük altında kaldığında ortaya çıktığına dair mevcut kanıtlar vardır. Fakat bu kanıtlar vücudun belli bölgelerinin gözlemlerine dayanmaktadır. Tüm fiziksel davranışları kapsamlı bir şekilde gözlemlemekten uzaktır. Çok az araştırma yalan söyleme senaryolarında her iki tarafın hareketlerini karşılıklı olarak izleyip değerlendirmiştir.

Araştırmacılar yine de her şeye karşın beden dili koordinasyonunun yalan söylemeye yönelik ilgi çekici bir ipucu sağladığını; çünkü bunun oluşumunun tamamen kendiliğinden ortaya çıkan süreçlere dayandığını ve bu nedenle kontrol edilebilmesinin oldukça zor olduğunu ifade ediyorlar.

pinokyo, yalan, yalancı

Pinokyo anahtarlıkları

Araştırmacılar “beden dili koordinasyonunun yalanın derecesiyle birlikte karmaşıklaştığını” tespit etmişlerdir. Ayrıca bu karmaşıklaşmanın “görüşülen kişilerin beden diline ne derece dikkat ettiklerinden ya da görüşmecinin şüphe derecesinden etkilenmediğini” fark etmişlerdir. Bulgular, insanların bilişsel yük altındayken kendiliğinden gelişen bir taklit sürecine girdiğini doğrulamıştır.

Bir başka teoriye göreyse yalan söyleyenler yalanın hedefindeki kişinin davranışlarını “yansıtma” yoluyla taklit ederek o kişinin güvenini sağlamaya çalışırlar.

Yansıtma, karşımızdaki kişiye hoş görünmek için kullandığımız bir bilinçaltı sistemidir. Beynimizde birisi bizim gibi davrandığında olumlu tepkiler vermemize neden olan “ayna nöronlar” bulunur. Bunun sonucunda “limbik eşleme” denen şey ortaya çıkar. Ayrıca birinin hareketlerini kasıtlı olarak yansıtmak da kabul görmüş bir iletişim tekniğidir ki bu da taklidin her zaman olumsuzluk belirteceği anlamına gelmediğini gösterir.

Peki yansıtmanın iletişimde kullanılan iyi niyetli bir yönelim değil de yalan söylemenin bir sonucu olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?

Elbette iki durum, yani doğru iletişim kurmak ve yalan söylemek arasında bir ilinti vardır; zira sonuçta yalan söylemek de bir tür ikna biçimidir. Belki de en akıllıca tepki, taklit edilmeyi dikkat edilmesi gereken bir mesaj olarak kabul etmektir. Biri sizi taklit ettiğinde ona doğrudan “Yalancı!” diye bağırmanıza gerek yoktur. Sadece bilişsel olarak biraz geri çekilin ve karşınızdakinin söylediklerini biraz daha dikkatle dinleyin. O zaman onun size yalan mı söylediğini, yoksa sizinle olumlu bir ilişki mi kurmaya çalıştığını anlayabilirsiniz.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Robby Berman’ın “Here’s how you know when someone’s lying to your face” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Kaynak Metnin Yazarı: Robby Berman, müzisyen ve yazardır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

KAYNAKÇA

  1. Sophie Van Der Zee, Paul Taylor, Ruth Wong, John Dixon ve Tarek Menacere, “A liar and a copycat: nonverbal coordination increases with lie difficulty”, Royal Society Open Science, 8/1 (2021). https://doi.org/10.1098/rsos.200839
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...