Bertrand Russell’ın Ahlak Felsefesi Anlayışı
Russell, ahlâk felsefesi üzerine yazmakla beraber, ahlâka ilişkin konuların kendi anladığı anlamda bizatihi felsefenin alanına girdiğini düşünmüyordu.
Russell, ilk başlarda Moore’un Principia Ethica adlı eserinden etkilenmişti. Ahlâki olguların nesnel olduklarını ve bir tür görü yoluyla bilinebildiklerini düşünüyordu. Tıpkı Moore gibi, ahlâki terimlerin (iyinin) doğal özelliklere indirgenemeyeceğini, böyle yapmaya çalışmanın bir yanılsama içerdiğini savunuyordu.
Zamanla, bu konudaki fikirleri değişti. Hume’un bu konudaki görüşlerine hak vermeye başladı. Ahlâkî terimlerin öznel değerlerle ilgili olduğunu ve bu nedenle, olgulara ilişkin doğrular gibi doğrulanamayacaklarını düşünmeye başladı. Russell’ı n bu konudaki görüşleri, mantıksal pozitivistlerin bazılarının ahlâk felsefesine ilişkin görüşlerini etkiledi. Özellikle Ayer’ın duygusalcı ve bilişselci karşıtı görüşler geliştirmesinde belirleyici oldu.
Öte yandan, Russell’ın kendi görüşleri, mantıkçı pozitivistlerden biraz daha farklı bir seyir izledi. Russell, ahlâkî mülahazaların anlamlı olduğunu ve Ayer’ın düşündüğünün aksine kamusal anlamda tartışmaya açık olduğunu düşündü. Hume’a benzer bir biçimde, aklın ahlâkî değerlendirmelere tâbî olması gerektiğini savundu.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı