Felsefe hakkında her şey…

A priori ve A posteriori Bilgi

15.05.2020
5.480

Doğuştan gelen bilgi ile duyu verilerine dayanan bilgi ayrımı, birincisinin genel ve zorunlu, ikincisinin ise duyu algılarına bağlı olmakla değişken olduğu iki farklı bilgi türüdür.

A priori bilgi, Kant için de kesin bilgi anlamına gelir. Deneyimden ve duyu verilerinden bağımsız olan bu bilgi, bu özelliğiyle empirik bilgiden farklıdır. Kant kesin bilgiye a priori bilgi, deneyimden edinilen bilgiye de sonradan kazanılması anlamında a posteriori bilgi adını vermektedir.

Deneyim bilgisi a posteriori bilgidir. Deneyimden ve duyu verilerinden bağımsız a priori bilgi ise öte yandan, ancak deneyim ile harekete geçirilmekte öte yandan sahip olduğu kesinlik özelliği nedeniyle kanıtlamaya ihtiyaç duymamaktadır.

Kant, deneyimde Empiristlerin daha önce göremediği bir şey keşfeder, deneyim ile elde edilen bilgi, duyu verilerinin basit bir yığınından ibaret değildir. Duyu verileri ham haliyle deneyimin ancak nesnesini oluştururlar. Her deneyimde bizzat o anı aşan bir genellik, bir düzenlilik vardır. Başka bir deyişle deneyim bilgisi de bir form taşımaktadır. Rasyonalistler bu deneyim bilgisini daha baştan güvenilmez olarak damgaladıkları için, bunu göremezler.

Kant ise, duyu verilerinden gerçek bilgi elde edilmesi için bir birleştirme, deneyimi aşan bir form olması gerektiği sonucuna varır. Diğer bir deyişle, deneyimde de a priori bir yön olabileceğini gördü. Aslında doğa bilimleri doğanın matematik yapısını göstererek bunun anahtarını zaten vermişlerdi. “O halde Kant’a göre, metafizik bilgi sorunları ile matematik ve matematiksel doğa bilimleri, kendilerine özgü kesinliklerin kaynağında –yani, salt akla dayanmalarında- birleşiyorlar.” (Heimsoeth, 1986:69).

Aklı, doğa bilimlerinin de temeline getiren Kant, önceki filozofların deneyimi tesadüfi ve gelip geçici bilginin kaynağı olarak değerlendirmelerini de eleştirir. Yeniçağ doğa bilimlerinin dünyayı bir matematik kitabı gibi okumaları, Kant’ın konumunu güçlendiren bir olgudur. Bu iddia, yani doğanın matematik yasalarla temellendirilmesi doğru ise, a priori bilgi deneyimde de içkindir; çünkü matematik bilgisi a priori ilkelere dayanmaktadır.

A priori bilgi, doğa bilimlerinin yanı sıra anlama yetisinde de bulunduğuna göre, bilimin temellendirilmesi için insan usunun formlarını bulmak gerekir. A priori bilginin sadece doğa biliminde değil, anlama yeteneğinde de bulunduğundan hareketle, Kant insan usunda varolan bilgi formlarını bulmayı amaçlar.

Kant felsefesinin önemli bir özelliği yargıları, analitik ve sentetik olarak ikiye ayırmasıdır. Analitik yargılarda yüklem öznenin içinde zaten içerilmiş olduğu için bilgi verilmez. Bunun için yalnızca çelişmezlik ilkesine uyulması yeterlidir. Analitik yargılar, çelişmezlik ilkesiyle çelişmedikleri sürece öznede içerilmiş olan bilgiyi tekrar eden yargılardır. Bu anlamda bilgiyi ilerletmezler.

Sentetik yargılar ise, analitik yargılar gibi özneyi tekrar etmenin ötesinde yeni bilgi veren, bilgimizi genişleten yargılardır. Bu yargılarda şeyler arasındaki bağıntı ve ilişki gösterilir. İki yargı türünü Kant cisim kavramı üzerinde birbiriyle karşılaştırır Kant, 1995:14).

Cismin yer kapladığı bilgisi analitik bir yargıdır ve cisim kavramında zaten içerilmiş bulunan yer kaplama özelliğini tekrarlamakta ve yeni bir bilgi vermemektedir. Bütün cisimlerin ağır olduğu yargısı ise, yeni bir bilgi verdiği ve cisim kavramında olmayan bir bilgiyi ifade ettiği için sentetik bir yargıdır. Gazlar, ağırlıkları yokmuş gibi havada yükselebilir. Bu nedenle ağırlık bilgisi cisim kavramına yeni bir şey katmakta onun hakkındaki bilgimizi genişletmektedir.

Sentetik yargılar deneyimden gelen yargılardır. Deneyime dayanan bu yargılarda, kavramlar duyu verileri aracılığıyla birbirine bağlanır. Analitik yargılar ise mantık ilkelerine göre yapılan kavram çözümlemeleridir. Burada Metafizik bilginin deneyimin üstüne çıkmak ve genel geçer bilgi olmak arzusunun ortaya çıkardığı problemle karşılaşırız. Metafizik yargılar sağlam bilgi idealine ulaşmak istiyorlarsa a priori olmanın dışında sentetik de olmalıdırlar. Ama bu mümkün müdür?

Doğa bilimlerinde sentetik a priori yargıların olanağı vardır. Bu bilimler matematiksel a priori kavramlar üzerine kuruludur. Matematik kavramlar a prioridir; çünkü matematik deneyime başvurmaz. Doğa süreçlerini zihnimizde bir araya getirdiğimiz nedensellik ilkesi de a priori bir ilkedir. Ama doğabilimindeki yargılar bundan ibaret değildir; Deneyler yaparak yeni bilgilere erişiriz. Öyleyse doğabilimin ve matematiğin alanında sentetik a priori yargıların mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Asıl problem metafizik alanında ortaya çıkmaktadır ve bunun araştırılması gerekir. Bu araştırma, matematik ve doğa bilimden giderek yürütülür.

Saf usdan gelen bilgilerin gerçek sayıldığı analitik metoda göre, bu soruyu yanıtlamaya geçerken, teorik bilginin…iki bilimine dayanabiliriz: Saf matematiğe ve saf doğa bilimine. Çünkü sadece bu ikisi bize görüdeki nesneleri, dolayısıyla onların içinde a priori bir bilgi olduğu zaman, o bilginin hakikatini ya da nesnesiyle çakışmasını, yani onun gerçekliğini somut olarak gösterebilirler; daha sonra da bu gerçeklikten, analitik yolla onun olanağının temeline gidilebilir. (Kant, 1995:28)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...