Felsefe hakkında her şey…

Türklerin İslam’ı kabul sürecinden önce bireylerin ve toplumun içinde bulunduğu şartlar

14.09.2023
437

Din değiştirme sürecinin önemli unsurlarından biri, yeni dinle temas eden toplumun eski dinî inanç ve düşünce dünyasının mahiyetidir. Buna o toplumun coğrafi, siyasi, kültürel ve medeni durumu da ilave edilebilir. Zira yeni dinle karşılaşan toplumun yeni dini anlama ve algılama süreci, kaçınılmaz olarak sahip olunan eski din ve kültürle kıyas üzerinden şekillenir. Bu bakımdan süreç öncesi birey ve toplumun içinde bulunduğu şartlar dikkatle değerlendirilmelidir.

İslamiyet’in doğup geliştiği yıllarda Türkler, Moğolistan’dan Avrupa içlerine kadar uzanan geniş coğrafî sahada muhtelif devletler ve topluluklar hâlinde yaşamaktaydılar. O dönemde kuzey Asya’dan güneye Sind Irmağı’na doğru, doğuda Çin sınırından batıda Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan bölge Göktürk Devleti’nin hâkimiyeti altında bulunurken, Kafkasya’da Dağıstan ile Karadeniz’in kuzey kıyıları Hazar Türklerinin idaresinde, Hazar Denizi’nin güney doğusu ise Sul Türklerinin kurduğu bir beyliğin kontrolü altındaydı. Bunların dışında güneyde Pamir-Hindukuş Dağları, kuzeyde Sibirya ormanları, batıda Hazar Denizi ve doğuda Çin’e kadar uzanan geniş yaylalarda yaşayan çok sayıda muhtelif Türk şubeleri bulunmaktaydı.

Bu kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış olan muhtelif Türk şubeleri, birçok bakımdan aynı millete mensup olmanın getirdiği ortak özelliklere sahip olmakla birlikte, bulundukları coğrafyaların kendilerine sunduğu imkân ve şartların; tarihî, kültürel ve medeni birikimlerinin bir neticesi olarak farklı özellikler kazanmışlardı.

Söz gelimi bazı Türk şubeleri kendilerine ait bir siyasi teşekkül içinde yer alırken, bazıları kendilerine ait olmayan bir idareyi; bazıları göçebeliği ya da konar-göçerliği devam ettirmekteydiler. Kimisi de yerleşik hayatı tercih etmişler ve buna bağlı olarak yeme içme alışkanlıklarından giyim kuşama, hayat telakkisinden dini inanca kadar birçok konuda farklılaşmışlardı. Bu farklılıklardan konumuz bakımından en önemlisi, dini yapıdaydı. Her ne kadar Türkler arasında adeta bir “milli din” hâline geldiği söylenen Gök Tanrı inancından söz edilebilirse de bunun yanında birçok farklı din ve inanca sahip Türk toplulukları mevcuttu.

Türklerin İslamiyet’ten önce inandıkları dinler arasında Budizm, Maniheizm, Zerdüştlük, Hristiyanlık ve Yahudilik olduğu gibi çok tanrılı dinlere mensup olanlar da bulunuyordu.

Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3998, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2781, ESKİŞEHİR, Şubat 2020. Yazarlar: Prof.Dr. Ahmet TAŞAĞIL, Prof.Dr. Erkan GÖKSU, Prof.Dr. İbrahim ŞİRİN, Doç.Dr. Serhat KÜÇÜK, Prof.Dr. Kemal YAKUT, Dr.Öğr.Üyesi Yaşar SUVEREN, Sayfa: 30-31

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...