Protagoras’ın deneyciliği
Protagoras, bütün bilgimizin, yalnızca deneyimden geldiğini savunan en ünlü sofistlerden biridir. Protagoras da diğer sofistler gibi, hakikatin göreceli olduğunu, yani bilginin ancak onu gözlemleyen kişinin, kendine özgü nitelikleri aracılığıyla elde edilebileceğini savunur. Protagoras’ın göreciliği onu, öznelci bir yaklaşıma götürmüştür. Protagoras’a göre, herkesin deneyimi kişisel, kendine özgü olduğu, kişi yaşlandıkça değiştiği için, ne kadar insan varsa en az o kadar da dünya vardır. Hakikat başlıklı kitabının ilk cümlesinde söylediği ünlü ifadesiyle: “İnsan her şeyin ölçüsüdür; var olan şeylerin varlıklarının ve olmayan şeylerin varolmadıklarının” (akt. Malone, 2009: 45). William James’in daha sonra yazdığı gibi, biz gittiğimizde “dünya” da bizimle gider. Dünya açılır, uzay düşer, dağlar dağılır ve her şeyin varlığı sona erer. Bunun sebebi “gerçekliği”in bizim kendi kişisel deneyimimizin ürünü olmasıdır. Gerçekliğin ne olduğunun belirlenmesinde insanın payı vardır.
Sofistler MÖ. 5. yüzyılda Atina’da para karşılığı eğitim veren gezgin öğretmenlerdir. İlgilerini doğada olup bitenlerin gerçek nedensel bağlamlarını araştırmaya yönelten doğa filozoflarının aksine sofistler ilgilerini düşünen ve toplumsal bir varlık olarak insana ve onun eğitimine yöneltmişlerdir.
Platon’un Theaitetos diyaloğunda Sokrates, Protagoras’ın bu ifadesini değerlendirir ve “Protagoras’ın “şeyler bana nasıl görünüyorsa öyle, sana nasıl görünüyorsa öyledir” (Theaetetos, 151e) demek istediğini söyler. Buradan hareketle de esen rüzgarın kimisine sıcak, kimisine soğuk gelmesini rüzgarın sıcak ya da soğuk olduğu şeklinde değil, üşüyenlere göre soğuk, ama ötekiler için öyle olmadığı şeklinde yorumladığımıza göre, öyleyse “duyum, daima varlığa dayanır, yanılmaz. Yalnız bu hal, duyum bilgi olunca gerçekleşir” (Theaetetos, 152a) sonucuna varır. Bu yorumdan anlaşılacağı gibi, Protagoras’a göre bilgi, bilen kişinin algısına dayanır ve özneldir. Şeylerin bilgisini edinebilmek için elimizdeki tek araç duyularımızdır.
Protagoras Demokritos’un ussallığından, özellikle de Elealılardan, radikal bir şekilde ayrılmıştır. Protagoras’a göre, herkesin dünyasının kendine özgü olmasının sebebi, dünyayı şekillendiren şeyin deneyim olmasında yatar. Protagoras, Demokritos’un iddia ettiği gibi, “gerçek dünya”nın kendi kopyalarını, bizim bedenimizdeki bir takım ruhsal atomları etkileyen atomlar biçiminde gönderdikleri görüşünü kabul etmez. Aksine, şeyleri belirleyen ve hakkında karar veren insandır. Sadece duyular tarafından algılanan şeyler vardır; duyularla algılanmayan şeylerse töz biçiminde var olamazlar.
Kaynak: ZİHİN FELSEFESİ, s. 30-31, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2337 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1334