Felsefe hakkında her şey…

Türklerde bağımsızlık düşüncesi

13.09.2023
507

Asya Hunlarında bağımsızlığa verilen değer daha başında bellidir. Mo-tu (Mete) tahta çıkışının hemen sonrasında kendisini baskı altına almak isteyen doğudaki komşuları Tung-hu’ları ağır mağlubiyete uğratmış, Çin’deki Han hanedanına ise zor zamanlar yaşatarak kendi üstünlüğünü tanıtmıştı.

Aradan zaman geçip MÖ 55’te Çin’e bağlanmak isteyen Hun hükümdarı Hu-han-ye’ye ise devlet meclisindeki toplantıda kardeşi Chih-chih karşı çıkmış ve “cesarete karşı hayranlık duymak ve bağlılığı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir. Atalarımızdan aldığımız toprakla birlikte devraldığımız devleti feda edemeyiz. Mücadele ederek savaşçılarımız hâlâ mevcut iken devletimizi korumalıyız” demiştir.

Çin kaynaklarındaki kayıtlardan, Türklerin bağımsızlıklarını kazandıkları 552 tarihinde bağlı oldukları Juan-juan’ları hezimete uğratmadan önce Göktürklerin bağımsızlık yolunda önemli adımlar attıklarını öğrenmekteyiz.

545 yılından önce Çin Seddi’nin kuzeyindeki ve Çin sınırlarının dışındaki pazarlarda ipek alışverişi başta olmak üzere ticarete başlayan Bumın Kağan, Çin ile münasebet tesis etmek istemişti. Bunu karşılıksız bırakmak istemeyen Çin’deki Batı Wei imparatoru 545 yılında bir elçiyi Göktürk merkezine göndermişti. Kaynağın ifadesine göre, elçi vardığında Göktürkler sevinmişler ve birbirlerini tebrik ederek; şimdi büyük ülkenin elçisi geldi, bundan dolayı bizim ülkemiz gelecekte yükselecektir, demişlerdi. Göktürklerin bu olaya sevinmesinin esas sebebi tarihlerinde ilk defa siyasi varlık olarak tanınmalarıdır.

Yine aynı kaynağın ifadesine göre bu olaydan dolayı birbirlerini tebrik ediyorlardı. Çünkü bunu bağımsızlığa giden yol olarak değerlendirmişlerdir.

Bağımsız olan her devletin varlığını sürdürdüğü bir coğrafi mekâna sahip olması gerektiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak eski Türk ilinde bu coğrafi mekânın korunmasından kağanlar birinci derecede sorumludur. Bu durum ve vatan sevgisi, yine Orhun Yazıtları’nda çok açık bir şekilde anlatılmıştır. Ayrıca merkez Ötüken bölgesi kutsal sayılmıştır (Iduk Ötüken).

Aslında oyma yazılı Eski Türkçe yazılı anıtlar (Türk milletinin acı tatlı hatıralarının gelecek nesillerce unutulmaması için taşa yazdırılıp dikilmesi), o toprakların ilelebet Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucunda meydana getirilmiştir. Çin kaynakları, Türk vatanını tarif ederken Göktürk sınırlarının doğudan batıya 10 bin li (beş bin km’den fazla), güneyden kuzeye 5 bin li (iki bin beş yüz km’den fazla) olduğunu bildirmektedir (T’ung Tien 1068 a, b).

Göktürklerin bağımsızlıklarını kazanmaları ve kaybetmeleri, Orhun Yazıtları’nda oldukça önem verilerek anlatılmış; Bilge Kağan tarafından bağımsızlığın kaybedilişinin millet için âdeta bir ölüm, kazanılmasının ise yeniden diriliş olduğu, milletin bundan çok ders alması gerektiği özenle tavsiye edilmiştir (Kül Tegin Yazıtı, doğu, 22; Bilge Kağan Yazıtı, doğu, 18-19).

630-680 yılları arasında devletin Çin esaretine düştüğü sırada birçok bağımsızlık hareketi meydana gelmiş, en sonunda, 679’da başlayan isyan kıvılcımı 682’de devletin yeniden istiklalini kazanmasına sebep olmuştur.

Devlet tekrar istiklalini kazanınca, kağanlar Çin’de kalmış Türk boylarını kurtarmak için olağanüstü çaba sarf etmişlerdir. Bu da Göktürk devletinde bağımsızlığa verilen değeri gösteren en önemli belgelerdendir (Chiou T’ang Shu 194A, s. 5166 vd; Hsin T’ang Shu 215A, 6042 vd.).

Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3998, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2781, ESKİŞEHİR, Şubat 2020. Yazarlar: Prof.Dr. Ahmet TAŞAĞIL, Prof.Dr. Erkan GÖKSU, Prof.Dr. İbrahim ŞİRİN, Doç.Dr. Serhat KÜÇÜK, Prof.Dr. Kemal YAKUT, Dr.Öğr.Üyesi Yaşar SUVEREN, Sayfa: 9-10

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...