Ahmak insanlardan, kötü insanlardan korktuğumuzdan daha fazla korkmalıyız
Kötülüğü tanımlamak ve kötülüğe karşı mücadele etmek basittir; ama söz konusu ahmaklık olduğunda, durum hiç de öyle değildir.
Alman teolog Dietrich Bonhoeffer, bir şeyin ya da bir kişinin kötü olduğunu bilmemiz durumunda onunla mücadele etmek için adım atabileceğimizi; söz konusu şey ahmaklık olduğunda ise bu mücadelenin çok daha zor olacağını ifade etmektedir.
Ona göre aptallık kötülükten daha kötüdür; çünkü aptallık, kötülük tarafından manipüle edilip kullanılabilir bir şeydir. Bonhoeffer ayrıca aptallığın güç tutkusuyla birleştiği durumlarda insanın öz eleştiri yetilerinin de ortadan kalktığını savunmaktadır.
“Bir aptalla tartışmak, bir güvercinle satranç oynamaya benzer; güvercin taşları devirir, satranç tahtasına pisler ve oyunu nasıl kazandığını anlatmak için sürüsüne geri döner.”
Bu akıllıca yaratılmış, eğlenceli, popüler bir internet vecizesidir. Aynı zamanda endişe verici derecede iç karartıcıdır. Şöyle ki çoğu zaman kendimize itiraf etmesek de hepimizin hayatımızda biraz sönük kaldığını düşündüğümüz insanlar vardır. Çoğu zaman buna gülüp geçmekteyizdir. Sonuçta ahmaklık oldukça komik olabilmektedir. Birisi size Atatürk’ün soyadını sorduğunda buna gülebilirsiniz. Kardeşiniz Ren geyiğinin gerçek bir hayvan olduğunu henüz öğrendiğini size anlatırsa bunu komik bulabilirsiniz. Bu bağlamda bir insanın bilgisizliğiyle ince ince alay etmek, günlük hayatın bir parçasıdır diyebiliriz.
Söz konusu ahmaklık olduğundaysa madalyonun bir de öteki yüzü vardır. Teolog ve filozof Dietrich Bonhoeffer’e göre ahmak insanlar çoğu zaman kötü insanlardan daha tehlikeli olabilmektelerdir.
İçimizdeki düşman
Çizgi romanlarda ve aksiyon filmlerinde kötü adamın kim olduğunu biliriz. Koyu renk kıyafetler giyerler, sonuçlarını hesap etmeden suç işlerler ve şeytani planlarını gerçekleştirdikten sonra histerik biçimde kahkaha atarlar. Gerçek yaşamda da insan haklarını ihlal eden diktatörler, canilikleriyle kan donduran seri katiller ve azılı suçlular gibi, kötülüğü aşikâr olan insanlar vardır. Bu insanlar ne kadar kötü olsalar da tanınıp bilindikleri için en büyük tehdit unsuru değillerdir. Kötülük bilinir olduğunda, iyi insanlar onu savuşturmak ve ona karşı mücadele etmek için birlik oluşturabilirler.
Bonhoeffer bunu şu şekilde vurgulamıştır:
“Kötülüğe karşı mücadele verilebilir; kötülük açığa çıkarılabilir ve gerekirse zor kullanılarak engellenebilir. Kötülük kendi sonunu getirecek hastalığı kendi içinde taşır.”
Ahmaklık ise tamamen farklı bir meseledir. İki nedenden ötürü ahmaklıkla mücadele etmek kötülükle mücadele etmekten daha güçtür. Bunlardan ilki, ahmaklığın toplumsal zeminde hoşgörüyle karşılanabilir oluşudur. Kötülüğün aksine, ahmaklık çoğumuzun ciddiye aldığı bir kusur değildir. Şöyle ki birini bilgisizlikle suçlamayız. Bir şeyleri bilmedikleri için insanlara bağırıp çağırmayız. İkincisiyse ahmak insanın dürüst bir hasım olmamasıdır. Ahmak insan akla açık olmadığı için tartışmalarda onu mağlup etmek mümkün değildir. Dahası, ahmak kişi köşeye sıkışıp çürütülemeyecek gerçeklerle karşı karşıya kaldığında öfkelenir ve saldırganlaşır.
Bonhoeffer bunu şöyle ifade etmektedir:
“Burada ne karşı çıkışlar ne de zor kullanımı bir işe yarar; gerekçeler kulak ardı edilir; karşıdaki kişinin ön yargılarıyla çelişen gerçeklere inanması beklenemez; böyle anlarda ahmak kişi daha da keskinleşir ve gerçekler çürütülemez hâle geldiğinde yalnızca önemsiz, rastlantısal şeyler oldukları gerekçesiyle bir kenara itilir. Tüm bunlarda ahmak kişi, kötü niyetli kişinin aksine, kendi hâlinden tamamen memnundur ve çarçabuk tahrik olduğu için saldırıya geçerek tehlikeli bir yapıya bürünür.”
Güç, beraberinde ahmaklığı da getirir
Ahmaklık da tıpkı kötülük gibi, güce erişemediği sürece bir tehdit oluşturmaz. Bir şey, kardeşinizin Ren geyikleri konusundaki bilgisizliği gibi, zararsız olduğunda, gülünç olabilir. Bu bilgisizlik size acı vermeyecektir; bu nedenle de komik gelir. Ahmaklıkla ilgili genel meseleyse bunun sıklıkla güçle birlikte ortaya çıkmasıdır.
Bonhoeffer bu konuda şöyle demektedir:
“İster siyasi ister dinî alanında olsun, kamusal güç sahiplerinin daha da güçlendikçe insanlığın büyük bir kısmına ahmaklık zerk ettiği açıkça görülmektedir.”
Bunun ortaya çıkmasının iki yolu vardır. Birincisi, ahmaklığın insanın makam ya da yetki sahibi olmasına mâni olmamasıdır. Tarih, ahmaklığın zirveye yükseldiği ve zeki insanların dışlandığı ya da “ortadan kaldırıldığı” örneklerle doludur. İkincisi, gücün insanları akıldan, özgürlükten, eleştirel düşünmeden ve etraflıca yorumlama gibi yetilerden doğası gereği uzaklaştırmasıdır.
Bonhoeffer’in savına göre bir kişi kurulu düzenin çarkına ne kadar çok kapılırsa o kadar az birey olur. Karizmatik, heyecan uyandırıcı, zekâ ve mantıkla donanmış bir kişi bile, göreve geldiği, gücü ele aldığı ilk günden itibaren ahmaklaşmaya başlar:
“Sloganlar, beylik sözler ve bunlar gibi şeyler kişiyi ele geçirmiştir. Kişi bir büyünün etkisi altında körleşmiş, hırpalanmış ve kişinin benliği suistimal edilmiştir.”
Güç, insanı yaşaması gereken bir senaryoya bağlı bir otomata dönüştürür. Kişi artık zekâsından ziyade suratına yerleştirdiği sırıtışla meşgul olacaktır. İnsanlar bir siyasi partiye üye olduklarında, etraflıca düşünmenin yerini takım elbiseye bıraktığı görülmektedir. Güç insanın zekâsını devre dışı bırakır ve onu yönlendirilmiş konu mankenine çevirir.
Ahmaklığın teorisi
O halde Bonhoeffer’e göre ahmaklık “kötülükten daha kötü”dür. Ahmaklığın zarar verme potansiyeli kötülükten çok daha yüksektir. Güçlü bir ahmak, Makyavelist entrikacılardan oluşan bir çeteden daha zararlıdır.
Kötülüğün ne zaman ortaya çıkacağını bilir ve onu engelleyebilir. Yoz, zorba ve sadistlere karşı nerede duracağımızı, nasıl tavır alacağımızı biliriz. Ancak ahmaklığı toplumun içinden ayıklamak çok daha zordur. İşte bu nedenle o tehlikeli bir silahtır: Kötü insanlar gücü ele geçirmek konusunda zorluklarla karşılaşabilecekleri için, işlerini yapacak ahmak insanlara ihtiyaç duyarlar.
Ahmak insanları koyun sürüleri gibi yönlendirebilmek basittir ve onları istenen şeyi yapmaya teşvik etmek kolaydır.
Kötülük bir kukla ustasıdır ve ister halkın içinde ister siyasetin koridorlarında olsun, kendisine güç imkânı sağlayacak akılsız kuklaları beğenerek takip eder.
Özellikle yakın çevremizde karşılaştığımız ahmaklıkları ve saçmalıkları gülerek karşılamamız önemlidir. Ancak ahmaklığın hüküm sürdüğü bir ortamdan ürkmeli ve tedirgin olmalıyızdır.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Jonny Thomson’ın “Bonhoeffer’s “theory of stupidity”: We have more to fear from stupid people than evil ones” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Kaynak Metnin Yazarı: Jonny Thomson, Oxford Üniversitesinde felsefe öğretmenliği yapmaktadır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM