Eğitim Bilimine Giriş
Eğitimin amacı “okuma-yazmayı öğretmek”, “meslek kazandırmak”, “öğrenmeyi öğretmek”, “bireyin topluma uyumunu sağlamak”, “bilgi, beceri ya da karakteri geliştirmek”, “bireyin bir bütün olarak potansiyelinin en üst düzeyinde gelişmesini sağlamak” gibi birbirinden çok farklı anlamlarda tanımlanabilir.
Bu tanımlardan hiçbirini benimsemeyebilir, kendi özgün tanımlamanızı da yapabilirsiniz. Hatta eğitimin amacının nasıl tanımlandığı sizin öğretmen mi, öğrenci mi, veli mi veya işveren mi olduğunuza bağlı olarak, görece biçimde gerçekleşebilir ve kişiden kişiye, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişebilir.
Eğitimin ne olduğu ve nasıl tanımlandığı insanların temel değerlerine, dünya görüşlerine, deneyimlerine ve ihtiyaçlarına göre de değişiklikler gösterir. Bunun da ötesinde eğitimin amacını aynı sözcüklerle tanımlamak, aynı şeyin kastedildiği anlamına da gelmemektedir. Çoğu zaman, aynı sözcüklerle tanımladığımız bir amaca ya da kavrama farklı anlamlar yüklemek de gene saydığımız bu bütün etkenler sebebiyle mümkündür.
Öğretim programlarının hazırlanmasında, ders kitaplarının yazımında ve bir öğretmenin sınıfta herhangi bir dersi işleyişinde kazandırılması “gerekli” bilgi ve beceriler nelerdir? Hangi değerler kazandırılmalıdır? Ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli bir insan yetiştirmenin anlamı nedir? Bir insanı eğitmenin anlamı nedir? Bilgi ve beceriler, ahlak, karakter, ruh ve duygu bakımından dengeli bir insan yetiştirmenin yolları, yöntemleri, araçları ve ortamları nelerdir?
Bu soruların cevaplanmasında ortak bir anlayış oluşturmak ne kadar güç ise, eğitim anlamı üzerinde bir birliktelik oluşturmak da o kadar güç gözükmektedir. Fakat bu sorulara doğru cevap vermeyi, en olası yöntem ve eylemleri gerçekleştirmeyi planlayan bilimsel disiplinlerin toplamına da eğitim bilimleri demek doğru olacaktır.
Eğitimin anlamının farklı bakış açılarından nasıl görüldüğüne birkaç örnek verebiliriz:
Eric Hoffer:
“Eğitimin ana görevi öğrenme isteği ve zemini oluşturmaktır; eğitim öğrenmiş değil öğrenen insan üretmelidir. Gerçek insan topluluğu, büyük anne-büyük babaların, anne-babaların ve çocukların birlikte olduğu, öğrenen bir toplumdur.”
Emma Goldman:
“Henüz hiç kimse bir çocuğun ruhunda gizli olan sempati, nezaket ve cömertliğin değerini anlayabilmiş değildir. Gerçek bir eğitim, bu hazinenin kapılarını açmaya çabalamalıdır.”
Ayn Rand:
“Eğitimin tek amacı, bir öğrenciye nasıl yaşayacağını öğretmektir. Bunun için zihninin geliştirilmesi ve gerçekle baş etmesini sağlayacak bilgi ve becerilerin kazandırılması gerekir. İhtiyacı olan eğitim, teorik ve kavramsaldır. Ona düşünmenin, anlamanın, bütünleştirmenin ve onaylamanın öğretilmesi gerekir. Ona geçmişte keşfedilen temel bilgiler ve kendi çabasıyla bilgi edinebilme yeterlikleri öğretilmelidir.”
Bill Beattie:
“Eğitimin amacı bize ne düşüneceğimizi öğretmek yerine, nasıl düşüneceğimizi öğretmek; belleğimizi başkalarının düşünceleri ile doldurmak yerine, kendimiz için düşünmemizi sağlayacak şekilde zihnimizi geliştirmek olmalıdır.”
Yukarıda verilen örneklerde görüldüğü gibi eğitim, Ayn Rand’ın tanımında olduğu gibi objektif bir dünyanın gerçeklerinin çocuğa-öğrenciye kazandırılması olarak da görülebilir, Bill Beattie’nin tanımında olduğu gibi her öğrencinin kendi zihninde kendi dünyasını inşa etmesine yardımcı olmak olarak da görülebilir.
İkincisinde eğitimin anlamı öğrencide öğrenme isteği, merakı ve bilgi için bir açlık yaratmaktır. Bunu yapabilecek öğretmenler ise kendisi birer öğrenci olan öğretmenlerdir. Öğrenemeyen bir öğretmen öğrenme merakı uyandıramaz ve öğrenmenin öğrenilmesini sağlayamaz.
Bireyin öğrenme süreci; eğitim-öğretim, formal ya da informal, okulda, diğer kurumlarda ya da kurumlar dışında bireyin varoluşu ile başlar ve yaşamı boyunca devam eder.
Bu bağlamda, eğitim bilimlerinin temel kavramlarını aşağıdaki başlıklarda açıklamaya çalışarak eğitim bilimlerine giriş konusunu noktalayacağız:
- Eğitim Öğretim Nedir? Eğitim Öğretim Farkı
- Formal Eğitim