Felsefe hakkında her şey…

Dünyanın gerçek sorunu gelir eşitsizliği değil, “zaman eşitsizliği”dir. Eşitsizlik, ihtiyacımız olan şeyleri satın almak için para kazanmamızın ne kadar zaman aldığı ile ölçülmelidir.

01.08.2024
Dünyanın gerçek sorunu gelir eşitsizliği değil, “zaman eşitsizliği”dir. Eşitsizlik, ihtiyacımız olan şeyleri satın almak için para kazanmamızın ne kadar zaman aldığı ile ölçülmelidir.

Birleşmiş Milletler’e göre sekiz milyarıncı insanın doğumu 15 Kasım 2022’de gerçekleşti. Bu dönüm noktasını kutlamak mı gerkeiyordu yoksa bunun için üzülmemiz mi?.. Pek çok kişi dünyada yaşayan insan sayısının artmasını bir felaket olarak görüyor. Thomas Malthus ve Paul Ehrlich’ten Bill Maher ve Tucker Carlson’a kadar pek çok düşünür nüfus artışının gezegenin kaynaklarını tükenme noktasına getireceğini savunuyor. “Avengers” filmlerindeki süper kötü Thanos‘u ve onun meşhur sözünü kim unutabilir ki:

“Bu evren sonlu ve evrenin kaynakları da sonlu. Yaşam kontrolsüz bırakılırsa sona erecek. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.”

1800 yılında gezegende sadece bir milyar insan vardı ve ortalama yaşam süresi 28,5 yıldı. Şu anda dünyadaki ortalama yaşam süresi 73 yıl civarında seyrediyor; erkekler 71 yıl, kadınlar ise 75 yıl. Atalarımızın aksine, yaşamak için fazladan 45 yıla sahibiz. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, bu çok fazla ilave ömür anlamına geliyor.

Eğer kaynaklarımız “sonlu” ise, nasıl oldu da dünya nüfusu %700 artarken ortalama yaşam süresi %156 arttı ve böylece bize 20 kat daha fazla yaşam yılı (yaşam yılı = nüfus x ortalama yaşam süresi) kazandırdı? Çünkü Thanos sadece kısmen haklıydı. Gezegenimizde sonlu sayıda atom varken bu atomlardan elde edilen değer potansiyel olarak sonsuzdur. Sonlu atomlar ile sonsuz değer arasındaki fark insan bilgisinde yatmaktadır. Atomların birleşimini ve yeniden birleşimini daha da değerli kılan şey bilgidir. Ve bilgi fizik yasaları tarafından sınırlandırılmamıştır. Bilgi, potansiyel olarak sonsuzdur.

Amerikalı ekonomist Thomas Sowell, “Mağara adamlarının ellerinde bugün bizim sahip olduğumuz doğal kaynakların aynısı vardı ve onların yaşam standartları ile bizimkiler arasındaki fark, onların bu kaynaklar üzerinde kullanabildikleri bilgi ile bugün kullanılan bilgi arasındaki farktır.” demiştir.

Thanos insanın gelişmesinin atomlarla değil, bilgiyle ilgili olduğunu ve insanın da yeni bilgiler keşfetmenin doğal kaynağı olduğunu anlasaydı, sonsuzluk taşlarını daha fazla yaşam yaratmak için kullanırdı; yaşamı yok etmek için değil.

Parasal bedel – zamansal bedel

Bilgideki artışı nasıl ölçebiliriz? Bunu zaman ile ölçebiliriz. Bir şeyleri parayla satın alırız; ama paranın karşılığını zaman ile öderiz. Bu da iki farklı bedel olduğu anlamına gelir: parasal bedel ve zamansal bedel. Parasal bedeli lira ve kuruş cinsinden ifade edebiliyoruz. Zamansal bedeli ise saat ve dakika cinsinden ifade edebiliriz. Zamansal bedel basitçe parasal bedelin satın alma anındaki saatlik gelire bölünmesiyle bulunur.

Bir lahmacunun fiyatı 200 liraysa ve saatte 200 lira kazanıyorsanız zamansal bedel 1 saat veya 60 dakikadır. Eğer fiyat 250 liraya yükselir ve geliriniz saatte 300 liraya çıkarsa zamansal bedel 50 dakikaya düşer. Artık aynı süre için %20 oranında daha fazla lahmacun alabilirsiniz. Aynı miktarı yarı zamanda üretebiliyorsanız iki kat daha akıllısınız demektir. Bilginiz iki katına çıkmıştır. Zamansal bedel kusursuz, sezgisel ve basittir. Hayatta satın aldığımız şeyler için ödediğimiz gerçek bedeldir.

Zamansal bedel neden parasal bedelden daha önemlidir?

Zamansal bedel en az beş farklı nedenden dolayı önemlidir.

Birincisi, zamansal bedel parasal bedelden daha fazla bilgi içerir. İnovasyon bedelleri düşürüp ücretleri artırdığından, zamansal bedel değerli yeni bilginin faydalarını daha eksiksiz ortaya koyar. Ücretlere de bakmadan sadece fiyatlara bakmak konunun sadece bir kısmına ışık tutar. Zamansal bedel resmin tamamını görmeyi kolaylaştırır.

İkinci olarak, zamansal bedel nominal fiyatların reel fiyatlara dönüştürülmesi ile ilgili tüm karmaşıklıkları ortadan kaldırır. Zamansal bedel Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), GSYİH Deflatörü veya Örtük Fiyat Deflatörü (IPD), Kişisel Tüketim Harcamaları Fiyat Endeksi (PCE) ve Satın Alma Gücü Paritesi (PPP) gibi öznel ve tartışmalı hesaplamaların önüne geçer. Zamansal bedel, zamanın her noktasında nominal fiyatı ve nominal saatlik geliri kullanır; bu nedenle enflasyon ayarlamaları burada gerekli değildir.

Üçüncü olarak, zamansal bedel herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde herhangi bir para birimiyle herhangi bir ürün için hesaplanabilir. Bu, Fransa ve Türkiye’deki ekmeğin zaman fiyatını karşılaştırabileceğiniz anlamına gelir. Fransızların ve Türklerin bir somun ekmek almak için kaç dakika çalışması gerektiğini hesaplamak size kimin daha iyi durumda olduğunu söyler. Ya da 1950 ve 2024 yıllarında Türkiye’de ekmeğin zaman fiyatını karşılaştırabilirsiniz; bu da size bugünün Türklerinin önceki nesillere kıyasla ne kadar daha iyi durumda olduğunu gösterir.

Dördüncü olarak, zaman sabit ve bağımsız bir değişkendir. Uluslararası Birimler Sistemi (SI) yedi temel ölçüt belirlemiştir. Bu yedi ölçütten altısı öyle ya da böyle zamanla sınırlandırılmıştır. Zaman enflasyona uğratılamaz ya da sahteleştirilemez.

Beşinci olarak, herkes günde 24 saat ile mükemmel bir zaman eşitliğine sahiptir. Bu da zengin ve fakirlerin yaşam standartlarını karşılaştırmamızı sağlar.

Zamanla ölçülen kaynak bolluğu

Ekonominin, para ve maddenin ötesine geçerek bilgi ve zamana odaklanmasıyla çok daha açıklayıcı bir hâl alabileceği düşünülebilir. Zamansal bedeli kullanarak kaynak bolluğunu kişisel ve küresel düzeyde ölçmek için analitik bir çerçeve geliştirilmiştir. Ne kadar iyi durumda olduğumuzu ortaya koyan şey zamansal bedelin zaman içindeki değişimidir.

Petrol ve buğday, kereste ve demir cevheri gibi 50 temel emtianın zamansal bedelinin 1980’den 2020’ye kadar ortalama %75,2 oranında düştüğü tespit edilmiştir. Bu, 1980’de 50 temel üründen oluşan sepetten bir birim satın almak için gereken parayı kazanmak için gereken zamanın 2020’de 4,03 olacağı anlamına geliyor. Bu 40 yılda %303‘lük bir artış demektir. Kişisel kaynak bolluğu her 20 yılda bir ikiye katlanarak yıllık %3,55 bileşik oranla artmıştır. Aynı dönemde küresel nüfus %75,8 oranında artmıştır. Küresel kaynak bolluğunun, kişisel kaynak bolluğunun nüfusla çarpımına eşit olduğu düşünüldüğünde, küresel kaynak bolluğunun %608 oranında arttığı belirlenmiştir. Nüfustaki her %1‘lik artış için kişisel kaynak bolluğu %4, küresel kaynak bolluğu ise %8 oranında artmıştır.

Zaman eşitsizliği gerçek eşitsizliktir

Birçok kişi için endişe kaynağı gelir eşitsizliğidir. Hepimizin bir günde tam 24 saati olduğuna göre, belki de eşitsizliği parayla değil, zamanla karşılaştırmak daha iyi bir yoldur.

Hindistan’daki Raj ve Indiana’daki Ray’i düşünün. Raj’ın 1960 yılında günde yedi saat çalışarak öğünlerinde kullanacağı pirinci alabilmek için gerekli parayı kazandığını varsayalım. Bu, bugün bile çok yoksul ülkelerde alışılmadık bir durum değildir. 2018 yılına gelindiğinde pirincin zaman içindeki fiyatı %86,2 düşmüştür. Şimdi Raj’ın torunu pirincini almak için sadece 58 dakika çalışıyor. Raj’ın torununun başka bir şey yapmak için altı saat iki dakikası var.

1960 yılında Ray, günde en fazla bir saatini yemeklerine buğday alacak kadar para kazanmak için harcayabilirdi. 2018 yılına gelindiğinde buğdayın zaman içindeki fiyatı %87,5 düşmüştür. Şimdi Ray’in torunu buğdayını satın almak için sekiz dakikadan az çalışıyor. Ray’in torunu 52 dakika kazanırken, Raj’ın torunu 363 dakika kazandı. 1960 yılında zaman eşitsizliği 360 dakika idi. 2018’de bu süre 50 dakikaya düştü.

Sınırsız bilgi, sınırsız zenginlik

Bilgideki artış, yalnızca değer yaratmak için fikirleri üzerinde özgürce hareket edebilen insan sayısı ile sınırlıdır. Ekonomi, insanların değerli bilgileri keşfedip serbest piyasalarda paylaşarak birbirleri için nasıl değer yarattıklarının incelenmesidir.

Bazıları hedefimizin sürdürülebilirlik olması gerektiğine inanıyor, ancak sürdürülebilirlik sonlu atomlarla düşünmektir. İnovasyon ise bilgiyle düşünmektir. Daha fazla atom yaratamayız; ama daha fazla bilgi ve dolayısıyla gezegendeki herkes için daha fazla zenginlik yaratabiliriz. Nasıl ki bir piyanonun 88 tuşu ile yaratabileceğiniz şarkı sayısının bir sınırı yoksa mevcut atomları birleştirip yeniden bir araya getirebilecek bilgideki büyümenin de bir sınırı yoktur.

Dünyaya zaman ve bilgi birikimindeki büyüme perspektifinden baktığımızda, bizden önce yaşamış ve bizim yaşamlarımızın onlarınkinden çok daha iyi olabilmesi için çalışmış, keşfetmiş, yaratmış ve fikirlerini paylaşmış olan milyarlarca insana sadece derin bir minnettarlık duyabiliriz.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Marian Tupy ve Gale Pooley’nin “‘Time inequality’ is the world’s real problem, not income inequality” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...