Vitrin Bebekleri ve Kasıklara Tapınan Adamlar: Aşkın Ölümünün Kirli Hikayesi

İnsanlığın çürümesi için büyük bir savaş vermeye gerek yok. Kadınlar kendilerini vitrine koyup satarken, erkekler de kasıklarının peşinde sürüklenen köpekler gibi salya akıtıyor. İşte aşkın sonu. Ruh öldü, geriye sadece parlak tenler ve içi boş beyinler kaldı. Sevgi dedikleri şey, bir et pazarı; arz talep dengesi bozulduğunda, yeni bir ürün seçip devam ediyorlar. Bu nesil, aşkı bir TikTok algoritması kadar yüzeysel ve hızlı tükettikten sonra, neden yalnız olduklarını anlamaya çalışıyor. Cevap basit: Beyniniz yok, ruhunuz yok, sadece sahte parıltılarınız var.
Kadınlar: Kendini Pazarlayan Vitrin Bebekleri
Kadınlar, güzelliklerini bir meta gibi pazarlamaya o kadar alıştılar ki, artık bir ruh taşıdıklarını bile unuttular. Göğüslerini büyütüyor, dudaklarını şişiriyor, popolarını şekillendiriyorlar. Peki neden? Daha çok ilgi çekmek, daha fazla beğeni almak, daha iyi bir “sponsor” bulmak için. Bir erkek için değil, onun cüzdanı için seksi giyinen, makyajı gece sonunda bir otel odasında dağılacak kadar stratejik yapan kadınlar… Kendinizi ne hale getirdiğinizin farkında mısınız? Birer vitrin bebeği oldunuz. Ve biliyor musunuz? Tüm bu gösteriyi yaptığınız erkekler de sizi sadece bir seks oyuncağı olarak görüyor.
Psikolojik olarak, bu davranışın temelinde derin bir değersizlik hissi yatar. Bir kadın, iç dünyasında kendini yetersiz ve sevilmeye layık görmüyorsa, dış görünüşünü aşırı derecede önemsemeye başlar. Jung’un ‘Persona’ teorisine göre, insanlar toplum içinde kabul görmek için sahte maskeler takar. İşte, bu kadınlar da maskelerinin altına saklanmış durumda. Ama ne acı ki, sonunda sadece birer obje olduklarını fark ettiklerinde iş işten geçmiş olacak.
Erkekler: Kasıklarıyla Düşünen İlkel Hayvanlar
Gelelim erkeklere. Kadınları sadece et yığını olarak gören, arzu duyduğu sürece değer veren, ama ruhunu merak bile etmeyen zavallılar sürüsüne. Bir kadını seçerken aklına gelen ilk şey bacaklarıysa, dostum senin beyin yerine taş taşıdığın kesin. İlişkileriniz, gecelik zevklerden ibaret. Karşınızdaki kadını gerçekten tanımadan, bir ruhu olup olmadığını umursamadan, sadece bir delik olarak görüyorsunuz. Çünkü siz ilkel yaratıklarsınız.
Freud’un ‘İd’ kavramını ele alalım. ‘İd’, en ilkel, en vahşi dürtülerin merkezidir. Bir erkek sadece dış görünüşe bakarak kadın seçtiğinde, aslında düşünmüyor, sadece ilkel bir güdüyle hareket ediyor. Aklını kullanmayan, duygularını yönetemeyen bu adamlar, eninde sonunda boşluk içinde kaybolacaklar. Çünkü beyin yerine penisle karar veren bir nesil, gerçek mutluluğu asla bulamaz.
Sevgiyi Değil, Tüketimi Seçenler: Birbirinizi Kullanıp Atıyorsunuz
Bu neslin aşkla bir ilgisi yok. İnsanlar birbirlerini tüketiyor. Sosyal medyada daha çok beğeni almak için kendini sahte bir şekilde sergileyen kadınlar, sadece kasıklarından gelen dürtüyle hareket eden erkekler… Siz sevgiyi hak etmiyorsunuz. Çünkü siz, aşka hakaret ediyorsunuz. Birbirinizi bir kağıt bardakta içtiğiniz kahve gibi içip, tadı kaçınca çöpe atıyorsunuz.
Psikolojik açıdan bakıldığında, bu yozlaşmış ilişki tarzının temelinde bağlanma travmaları yatıyor. Çoğunuz, gerçek sevgiyi tatmadan büyüdünüz. Bu yüzden sevgi nedir bilmiyorsunuz. Dış görünüşü ilişki kriteri yapıyorsunuz çünkü iç dünyanızda bir şey olmadığı için başkasının iç dünyasını da göremiyorsunuz. Sığsınız. Düşünemiyorsunuz. Kendinizi bile tanımıyorsunuz. Ve sonra “İyi erkek/kadın kalmadı” diye ağlıyorsunuz. Asıl çürümüş olan sizsiniz.
Ruhunuza Sahip Çıkın, Yoksa Bir Hiç Olarak Öleceksiniz
Kadınlar, kendinizi pazarlamaktan vazgeçin. Güzelliğiniz bir silah değil. Erkeklerin beğenisiyle var olmaya çalışıyorsunuz, ama onların çoğu sizi gerçekten insan olarak bile görmüyor. Bunu anlayın. Bedeninizi sunarak bir erkeği elde ettiğinizde, o adamın size duyduğu şey aşk değil, sadece geçici bir arzu. Ve siz de buna izin veriyorsunuz.
Erkekler, kasıklarınızla düşünmekten vazgeçin. Bir kadını sadece fiziği için seçen her erkek, ilkel bir hayvandan farksızdır. Bir kadının beyniyle, ruhuyla ilgilenmiyorsanız, sevgiye layık değilsiniz. Hayatınızda gerçek bir kadın olmasını istiyorsanız, önce kendinizi geliştirin. Sadece bacaklarını açan kadınları tercih edip sonra neden ruhsuz ilişkiler yaşadığınızı sorgulamak aptallıktır.
Eğer bir gün gerçek aşkı yaşamak istiyorsanız, önce kendinize bakın. Ruhunuzu geliştirin. Yüzeysel ilişkilerle kendinizi tüketmekten vazgeçin. Yoksa bir gün aynaya baktığınızda, orada sadece boş bir kabuk göreceksiniz. Ve o zaman, değişmek için çok geç olacak.