Toplumsal bütünleşme
Toplumsal bütünleşme, toplumsal yapının çeşitli bileşenlerinin birbirini tamamlayabilmesine verilen addır.
Toplumsal bütünleşme; toplumun varlığının, birliğinin ve işleyişinin sürdürülmesi amacını taşımaktadır. Bütünleşmenin sağlandığı toplumlarda insanlar, toplumsal kurallara ve değerlere hep birlikte mutabık kalırlar. Bu durumda toplumdaki çatışma ve sürtüşmeler böylece en aza iner. Sonuç olarak da toplumsal gelişme gerçekleşebilir.
Bir toplumdaki çeşitli unsurların nasıl olup da bir araya geldiği ve birbirini destekler mahiyette çalıştığı özellikle Auguste Comte ve Durkheim gibi ilk sosyologların anlamaya çalıştığı önemli sorunlardan biri olmuştur. Buna göre bir toplumun devamı ve istikrarı toplumu oluşturan birey ve grupların bütünleşmesine bağlıdır. Bütün toplumlar şu ya da bu şekilde bütün unsurlarıyla birlikte, içerdiği çatışmaları asgari düzeye indirgeme ve tölare etme kapasitesine sahiptir. Sosyolojide bu durum toplumsal bütünleşme kavramıyla ifade edilir.
Toplumsal bütünleşme açısından toplumu oluşturan birey ve grupların kültürün manevi unsurları etrafında kaynaşmaları, tek bir organizma gibi bir araya gelmeleri önemlidir. İşlevsel bütünleşme olan bir toplumda kültürün çeşitli unsurları arasındaki ilişki, bir makinenin parçaları arasındaki ilişki kadar sıkıdır. Öyle ki bu parçalardan herhangi biri kültürden çıkartıldığı zaman toplum mekanizması işlemez duruma gelir.
Birbirine bu kadar sıkı bağlarla bağlı olan bu unsurlar arasında mutlaka güçlü bir manevi birliğin de bulunması gerekir. İşte o zaman toplum sağlam bir yapı kazanır ve parçalanmadan varlığını sürdürür. Kültürün dinle ahlakla ve millî değerlerle ilgili yargıları, gelenekleri, örf ve âdetleri gibi manevi kültür unsurları âdeta binanın tuğlaların bir arada tutan harç görevini görür.
Benzer ya da farklı işlevleri yapan bireylerin ortak duygu ve düşünceler etrafında bütünleşmeleri söz konusu olabilir. Örneğin köylerde insanların üretim faaliyeti birbirine benzediği için insanlar, aynı duygu ve düşüncelere sahip olur ve birbirleriyle uyumlu bir ilişki içinde olurlar. Aynı şekilde sanayileşme ile birlikte iş bölümü ve uzmanlaşmanın öneminin artması, her meslek grubunun işlevsel yönden birbirini tamamlamasını zorunlu hale getirmiştir.
İş bölümü sosyal bütünleşmenin bir yönünü gerçekleştirirken asıl bütünleşme, millî ve manevi değerler ile dinî ve ahlaki normlar etrafında uzlaşarak gerçekleşir. Manevi değerler etrafında bütünleşmede çeşitli unsurlar sadece işlevsel olarak değil, özde de birbirlerini tamamlar. Bir millî ülkü etrafında birleşme, bunun en güzel örneğidir. Örneğin, Türk milletinin Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda ortaya koydukları mücadele, toplum yapımızın tehdit ve tehlike karşısında vatan sevgisi, milli birlik ve beraberlik bilinci ile bütünleşebildiklerini göstermiştir.
Toplumsal gelişme ve toplumsal bütünleşmeyi birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bir toplum, ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan geliştikçe üyelerini tüm faklılıklarıyla birlikte bir arada tutabilme becerisini de buna paralel gelişme olarak kazanır. Örneğin demokrasi kültürünün özümsendiği bir toplumda insanlar, karşılıklı hoşgörü ve kişisel haklara saygı çerçevesinde bir arada yaşayabilirler ya da ekonomik olarak gelişmiş bir ülkede insanlar, fiili düzenin devam etmesi yönünde bir irade sergilemeleri ve bu sayede toplumsal bütünleşmenin gerçekleştirilebileceği beklenebilir.
Toplumsal bütünleşmeyi etkileyen faktörler
- Millî kültür bilinci
- Millî kimlik bilici
- Sosyal ve ekonomik gelişme
- Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin gelişmesi
- Üye sayısı
- Mekân birliği
- Homojenlik
- Değerlerde birlik (tek bayrak, tek vatan)
- Liderlik ve disiplin
- Kitle kültürünün yaratılması (iletişim araçları)
- Bireysel faktörler (öz tatmin duygusu, güvenlik duygusu, moral…)
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım