Seçim yapabilme gücü: Stoacılık zehirli ilişkiler konusunda bize ne kazandırır?
Bir insanla yeterince uzun süre birlikte olduğunuzda, o insan sizin kişiliğinize sirayet eder. Bir şeyleri ifade etmek için hep aynı kelimeleri kullanmayı tercih ederseniz dünyayı o şekilde görmeye başlarsınız ve hatta siz de gördüğünüz şekilde davranır hâle gelirsiniz. Çevremizdeki insanlar kim olduğumuzu şekillendirir; ancak çoğu zaman bu konuda garip bir şekilde vurdumduymaz davranırız. Oysaki kiminle arkadaşlık ettiğimizi önemsemeli ve çok daha fazla dikkate almalıyız.
Bu, Epiktetos’un ve genel olarak Stoacılığın bize öğretebileceği uygulamaya dönük pek çok şeyden yalnızca bir tanesidir.
Konu Başlıkları
Unutma: Burada olmayı sen seçtin!
Neden ilişkilerimize çoğu zaman her şey bizim kontrolümüzün dışındaymış gibi yaklaşıyoruz ki? “Ailenizi seçemezsiniz.” ya da “Sonuçta o benim arkadaşım, yapacak bir şey yok…” gibi cümleleri neden sıklıkla kullanıyoruz? Sanki birilerince “vefasız” olarak adlandırılmak bir daha geri dönüşü olmayan bir yırtık mı oluşturacak varoluşsal benliğimizde?
Bu anlayış sağlıksız olduğu kadar samimiyetten de uzaktır. Samimiyetsizdir; çünkü Stoacıların ve Varoluşçuların da hemfikir olduğu gibi, hayatta, üzerinde sandığımızdan daha fazla kontrol sahibi olduğumuz şeyler vardır. Evet, anne babanızı seçemezsiniz; ama onları her bayram günü görmek “zorunda” da değilsiniz. Yaşamınızın bir yerinde biriyle bir kez birlikte olmuş olmanız sizi sonsuza kadar bir yeminle birbirinize bağlamaz. İş arkadaşlarınızı seçemiyor olabilirsiniz; ancak sizi ofisteki kutlamalara katılmaya zorlayan ve bunu zorunlu kılan bir yasa da öyle zannediyorum ki yoktur.
Stoacılığın önemli bir bölümü, sahip olduğumuz seçim yapabilme gücümüzün farkına varmamızı içerir. Bize “Aldığın kararlar için dünyanın geri kalanını suçlama!” diyen bir tokat gibi işlev görür. Stoacılık, değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmemiz ve değiştiremeyeceğimiz şeylere katlanmamız gerektiğini öğütler. Ve her yeni gün, her yeni an, bir seçim yapmakla başlar.
Zehir nasıl yayılıyor?
Kötü arkadaşlarla birlikte olmak ruhumuz ya da ifadenin modern kullanımını tercih edersek ruh sağlığımız için zararlıdır. Bunun nedeni, bir ilişkinin zehirleyici olmaya başladığı zamanda ya da çevremiz kötü tavırlar sergileyen düzenbazlarla dolduğunda, kendimiz de kötü olduğumuz gerçeğidir. Epiktetos’un dediği gibi:
“Eğer bir birliktelik kirli ise ne kadar temiz başlamış olurlarsa olsunlar, birlikteliğin iki tarafının da kirlenmemesi mümkün değildir.”
Epiktetos ne kadar da haklı! Eğer bir akşamı dedikodu yaparak ve kötü şeyler konuşarak geçirirsek kindar ve zalim oluruz. Eğer arkadaşlarımız tutkusuzsa ya da istekli olanlarla alay ediyorlarsa asla hayal kurmaya cesaret edemeyiz. Arkadaşlarımız cehaleti yüceltirse eğitime ya da öğrenmeye o düzeyde az değer veririz.
Sahip olduğunuz arkadaşlar ve arkadaşlık ettiğiniz kişiler sizi siz yapacaktır; bu nedenle, onların kim olduklarını dikkatle değerlendirmelisiniz.
Güçlenmek için spor salonuna gideriz, daha bilge olmak için okur ve öğreniriz ve sağlıklı olmak için iyi besleniriz; yine de çevremizdekilerin sağlığımız ve davranışlarımız üzerindeki etkisini genellikle çok az önemseriz. Arkadaşlarımız bizi küçülttüklerinde ya da doğaları gereği bizi kirletip lekelediklerinde, onları hayatımızdan çıkarma seçeneğine sahibiz. Birinin nasıl davrandığını ya da nasıl biri olduğunu kolayca değiştiremeyiz; ancak ona yönelttiğimiz ilgiyi değiştirebiliriz.
Stoacılık zehirli bölgeyi kesip atar!
Epiktetos’un iki bin yıl önce yazdıklarını destekleyen pek çok modern bilimsel veri bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar, sosyal ilişkilerimizin ahlaki pusulamız ve değerlerimiz üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermiştir. 1 Örneğin, çevremizdeki diğer insanlar çevreyi önemsiyorsa bizim de çevreyi önemsememiz çok daha olasıdır. Diğer taraftan, etraflarını ön yargılı insanlarla çevreleyen ergenlerin kendilerinin de ön yargılı olma ihtimali çok daha yüksektir. 2 Hatta erdemli ya da takdire şayan olarak adlandırdığımız şeylerin ya da insanların sosyal bağlamımız tarafından belirlendiği düşünülmektedir. Kendimizi kimlerle çevrelediğimiz, sosyal çevremizi kimlerden oluşturduğumuz gerçekten de önemlidir.
Epiktetos okurlarına “filozofların” arkadaşlığını aramalarını ve seçmelerini tavsiye eder. Bununla, tozlu kütüphanelere ve kutu gibi ofislere kapatılmış profesyonelleri ima etmez. Bunun yerine, aktif olarak kendilerini daha iyi duruma getirmek isteyen; daha bilge, daha nazik ve daha doyumlu olmak isteyen insanları anlatır. Onlar, kim olduğunuzla gurur duymanızı sağlayan; ama aynı zamanda sizi daha iyi davranmaya teşvik eden kişilerdir. Size erdem kazandırırlar. Cesaretlendirir, destekler ve öğüt verirler; ama aynı zamanda yoldan çıktığınızda ya da aptallık yaptığınızda sizi uyarırlar. Epictetus’a göre filozoflar sizin gelişmenizi arzu ederler.
Belki de hepimizin hayatımızda biraz ilişki ayıklaması yapmamızın zamanı gelmiştir. Hayatta çok fazla seçeneğimiz var ve arkadaşlarınız ve aileniz kaderci bir takdirle belirlenmiş değildir. Sahip olduğunuz arkadaşlar ve sürdürdüğünüz dostluklar sizi siz yapacaktır; bu yüzden onların kim olduklarını dikkatle gözden geçirmelisiniz.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım
KAYNAKÇA
- Ellemers, N., van der Toorn, J. ve van Leeuwen, Thed (2019), The Psychology of Morality: A Review and Analysis of Empirical Studies Published From 1940 Through 2017. Personality and Social Psychology Review, 23 (4), s. 38-49, https://doi.org/10.1177/1088868318811759
- Hjerm, M., Eger, M.A. ve Danell, R. (2018), Peer Attitudes and the Development of Prejudice in Adolescence. Socius: Sociological Research for a Dynamic World, 4 (-), s. -, https://doi.org/10.1177/2378023118763187