Sevgililer Günü:Ruhsuzların Sahte Mutluluk Orgazmı

14 Şubat: Sevgi Diye Sunulan Aptallık Ayini
İnsanlığın en büyük yalanlarından biri: Sevgililer Günü. Koca bir illüzyon, çürümüş beyinlerin tapındığı bir saçmalık. Sevgisi olmayan, ruhu olmayan, hissetme yetisini kaybetmiş zavallıların, mutlu taklidi yaparak birbirini kandırdığı sahte bir gösteri. Gerçekte kimsenin kimseyi sevmediği, sadece “seviyormuş gibi” yaptığı mide bulandırıcı bir ritüel.
Bu gün, kapitalizmin, boş ruhlara “Hadi bakalım, sevdiğini kanıtlamak için alışveriş yap!” diye bağırdığı bir pazar yeridir. İnsanlar sevgilerini hissetmek yerine, göstermek zorunda hisseder. “Hediyesiz aşk, sevgisiz aşktır” diyen bu sapkın sistemin köleleri, sevgilerini ölçmek için kredi kartı ekstrelerine bakar. Duygular fiyat etiketleriyle ölçülür, romantizm dediğin şey ise faturalarla yazılır. İşte 14 Şubat budur: Aptallar için uydurulmuş bir mutluluk masalı.
Kapitalizmin Çiğneyip Tükürülmüş Aşk Kuruntusu
14 Şubat, sistemin insanların en saf duygusunu sömürmek için yarattığı büyük bir sahtekârlık abidesidir. Sevgiye dair hiçbir şey içermeyen, sadece insanları tüketime zorlayan hastalıklı bir düzenin en rezil ritüelidir. “Aşkını kanıtla!” diyen bir toplumda, insanlar sevgilerini içten hissetmek yerine, pahalı hediyelerle ölçmeye kalkar. Oysa gerçek sevgi, paketlenmiş kutuların içinde değil, ruhun derinliklerinde yaşanır. Ama bunu kim umursuyor ki?
Pırlanta yüzükler, lüks restoranlar, abartılı jestler… Bunların hiçbiri aşk değildir. Bunlar sadece ruhu çürümüş insanların kendilerini kandırma çabalarıdır. Gerçek aşk, tek bir güne sığdırılmaz. Gerçek aşk, indirim kampanyalarıyla kutlanmaz. Gerçek aşk, kredi kartına 12 taksitle alınmaz! Ama zavallı ruhlar, mutluluklarını parayla satın alabileceklerini zannetmeye devam eder.
Birbirini Sevenler Değil, Birbirini Tüketenler Günü
Sevgililer Günü’nün asıl yüzüne bakın: İnsanlar birbirini sevmiyor, birbirini tüketiyor. Gerçek sevgi sadelikten doğar, ama bu gün sevgiyi lüks hediyelere sıkıştırır. İnsanlar aşkı yaşamak yerine, onu satın almaya çalışır. Bu yüzden 14 Şubat, sevenlerin değil, sahip olmaya çalışanların günüdür. İnsanlar, partnerlerini gerçekten sevdikleri için değil, “Benim sevgilim var, ben yalnız değilim!” diyebilmek için bu saçmalığa dâhil olur.
Ne kadar harcadıysan, o kadar seviyorsun. Ne kadar gösteriş yaptıysan, o kadar değerlisin. İşte modern dünyanın aşka biçtiği değerin özeti bu! Hediyesiz aşk eksik sayılır, gösterişsiz sevgi yetersizdir. 14 Şubat tam olarak bu çarpık zihniyetin bir yansımasıdır. Aşkın özünü unutmuş zavallılar, birbirlerine olan sevgilerini değil, birbirlerine aldıkları hediyeleri paylaşarak tatmin olurlar.
Aşk mı, Sosyal Medya Gösterisi mi?
Sevgililer Günü artık romantizmin değil, sosyal medya onayının günü haline gelmiştir. İnsanlar, sevgililerini mutlu etmek için değil, “Biz de çiftiz, biz de mutluyuz” yalanını dünyaya göstermek için bu oyuna dâhil olur. Çekilen fotoğraflar, atılan hikâyeler, paylaşılacak romantik pozlar… Asıl amaç, sevgiyi hissetmek değil, sergilemektir.
Ve işin en mide bulandırıcı kısmı ne biliyor musunuz? Bu günü kutlayanların çoğu, içten içe mutsuz. Mutluymuş gibi yaparak, kendilerini bile kandırmaya çalışıyorlar. O çiçekler solacak, o hediyeler unutulacak, o yemekler sindirilecek… Ama içlerinde hissettikleri boşluk baki kalacak. Çünkü aşkı yaşamayı değil, aşkı pazarlamayı seçtiler.
Sevgililer Günü: Kendini Kandıranların Kutladığı Ucuz Bir Maskaralık
14 Şubat, yalnızlıktan korkanların kendi acizliklerini örtmek için uydurduğu bir gün. Gerçekten seven insanlar, sevgilerini tek bir güne sığdırmaz. Gerçekten seven insanlar, hediyelerle, çiçeklerle, şatafatlı gösterilerle sevgilerini kanıtlamaya ihtiyaç duymaz. Gerçek aşk, Sevgililer Günü’nü saçma bulanların yaşadığı aşktır.
Ama ne yazık ki, toplum bu gerçeği kabullenmek yerine, aynı çukurun içinde debelenmeye devam edecek. Sevgililer Günü kutlamayanlar “romantik değil” diye suçlanacak, hediye almayanlar “değersiz” sayılacak, tek başına kalanlar “eksik” hissedilecek. Çünkü bu sistem, insanları sevgisiz bırakıp, sevgiyi parayla satmak üzerine kurulu.
Ve herkes bu oyuna körü körüne devam edecek. Ta ki bir gün, aynaya bakıp şunu fark edene kadar: “Ben gerçekten seviyor muyum, yoksa sadece seviyor gibi mi yapıyorum?”
İşte o gün, 14 Şubat’ın aslında ne kadar büyük bir saçmalık olduğunu anlayacaksınız.