Öğretici felsefi şakalar: Bize gerçekten bir şeyler öğretebilecek 4 bayağı felsefe şakası…
Bugün, biraz açıklama gerektiren beş bayağı felsefi şakamız var. Hepsini okuduğunuzda, felsefeyi ve felsefenin neden önemli olduğunu daha iyi anlamış olacaksınız.
Konu Başlıkları
Varlığın özü nedir?
Thales bir kahve dükkanına girer ve bir fincan kahve sipariş eder. Kahvesinden bir yudum alır ve hemen tiksintiyle dışarı çıkarır. Baristaya döner ve “Bu ne be! Kahve diye su mu satıyorsunuz?” diye çıkışır.
Thales genellikle “İlk Filozof” olarak anılır; çünkü adını bildiğimiz en eski filozoftur. Ancak o bir filozoftan çok daha fazlasıydı; iş dünyası, mühendislik, astronomi, meteoroloji ve kamu politikalarıyla da ilgileniyordu.
Onun en iyi bilinen fikri arkhe anlayışıdır; Thales, su‘yun diğer tüm maddelerin temeli olduğunu savunmuştur. Bir şey ne kadar sudan bağımsız görünürse görünsün, Thales onun sudan geldiğini ve değişen özelliklerine rağmen en temel düzeyde su olarak kaldığını savunmuştur.
Aristoteles bize bunun ilk kez bir düşünürün dünyayı ve onun nasıl işlediğini doğa yasaları açısından açıklamaya çalıştığını söylemiştir.
Düşünüyorum o hâlde varım!
Descartes, sevgilisi Jeanne’ı doğum günü için bir restorana götürür. Garson onlara şarap listesini verir ve Jeanne listedeki en pahalı şarabı sipariş etmek ister. Öfkelenen Descartes “Ben öyle düşünmüyorum!” diye bağırır ve ortadan kaybolur.
Descartes, bilgisinin temelini bulmaya, zihin-beden problemini çözmeye çalışan ve modern felsefenin kurucusu olarak kabul edilen bir Fransız filozoftur. Ayrıca lise geometrisinde çokça kullandığınız koordinat sistemini de o yaratmıştır.
En ünlü sözü olan “Düşünüyorum; öyleyse varım” İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar adlı kitabından alınmıştır. Bu kitapta, şüphe edemeyeceği tek şeyi bulana kadar bildiğini sandığı her şeyden sistematik olarak şüphe etmeyi amaçlar. Anlaşıldığı üzere, o tek şey kendi varlığıdır. Gördüğü, düşündüğü ve inandığı her şeyin doğruluğundan şüphe etse bile, şüphe etmek için var olmak zorundadır.
İlgili konu: Düşünüyorum, öyleyse varım ne demektir?
Descartes sadece neyin var olduğunu değil, aynı zamanda neyi nasıl bilebileceğimizi de soran uzun bir felsefe çizgisi izlemiştir. O duyularımıza güvenebileceğimiz fikrinde karar kılarken, diğerleri bunu yapamayacağımızı ya da duyularımızın algılayabileceği gerçek bir dünya olmadığını iddia etmişlerdir.
Yapılması gereken doğru şey nedir?
Jeremy Bentham elinde 50 dolarlık bir banknotla bir kafenin kasasına gider. “En ucuz içeceğiniz hangisi?” diye sorar. Barista, “Kafeinsiz kavrulmuş kahvemiz sadece 1,99 dolar.” der. “İyi.” der Bentham ve 50 doları uzatır. “Gelen bir sonraki yirmi beş kişi için bundan sipariş ediyorum.”
Jeremy Bentham, tek iyinin mutluluk ve yapılacak en doğru şeyin de bunu maksimize etmek olduğunu savunan bir felsefe ve etik teorisi olan utilitarizm anlayışının kurucusudur. Aynı zamanda oldukça eksantrik, sosyal reformcu ve birkaç parlak İngiliz düşünürün akıl hocasıdır.
Utilitarizm herkesin mutluluğunu eşit olarak ele alır. Bu nedenle Bentham, parayı kendisi için harcamak yerine kendisinden sonra gelen herkese kahve alarak daha fazla mutluluk yaratabileceğini bilir. Hayırsever olmamız gerektiği fikri bugün utilitarizmin önemli bir parçasıdır ve filozof Peter Singer’ın kariyerinin temelini oluşturmaktadır.
İlgili konu: Efektir altruizm nedir?
Bentham’ın diğer önemli etik teorileri arasında evrensel yasalara uymayı temel alan deontoloji ve güçlü bir karakter inşa etmeyi savunan erdem etiği yer almaktadır. Bu sistemlerin üçü de pek çok konuda hemfikir olsa da, aralarındaki küçük farklılıklar oldukça büyük anlaşmazlıklara yol açabilir.
Toplumu organize etmenin doğru yolu nedir?
Pierre Proudhon büfeye gider ve içinde şekerleme, espresso ve balkabağı aroması bulunan bir Yeşil Çay sipariş eder. Barista bunun tadının berbat olacağı konusunda onu uyarır. “Peh!” diye alay eder Proudhon: “Doğru dürüst çay içmek hırsızlıktır!”
Pierre Proudhon bir Fransız anarşist filozoftur ve “anarşist” terimini ilk kullanan kişidir. Onun siyasi felsefesi modern anarşist düşüncenin temelini oluşturmuş ve diğer pek çok düşünürü etkilemiştir. Bir siyaset filozofu ve dahası bir anarşist için nadir görülen bir şekilde, bir zamanlar Fransız hükûmetinde yasa koyucu olarak görev yapmıştır.
En ünlü sözlerinden biri “Mülkiyet hırsızlıktır.” sözüdür. O burada “mülkiyet” derken gömleğinizi ya da diş fırçanızı değil, toprak ya da fabrika gibi şeyleri ima etmektedir. Bu tür şeylere sahip olmak, ancak kişisel olarak kullanmamak, genellikle başkalarını sizin için çalışmaları için kiraladığınız ve işlerinin bir kısmını kârınız için alıkoyduğunuz anlamına gelir. Proudhon bunu adaletsizlik olarak görüyordu. Onun ideal toplumunda kooperatifler, komünler ve işçilerin emeklerinin meyvelerini kendilerine saklamalarına olanak tanıyan karşılıklı yardım toplulukları yer alacaktır.
Başkaca düşünürler toplumu örgütlemenin çok farklı yollarını savunmuşlardır. Robert Nozick özel mülkiyetin iyi olduğunu ve vergilendirmenin zorbalık olduğunu savunmuştur. John Rawls sosyal demokrasinin adaletin zirvesi olduğunu savunmuştur. Hegel ise anayasal monarşinin siyaset felsefesinde herkesin sahip olabileceği son iyi fikir olduğunu düşünüyordu.
Aynı fikirde olmasalar bile, bu filozoflar dünyanın nasıl işlediğine ve onu nasıl daha iyi hâle getirebileceğimize dair temel sorular soruyorlar.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım