Heidegger’in Varlık kavramı üzerine: Neden hiçbir şey değil de bir şeyler var?
Bir çocuğun doğumuna ya da baharın ilk günlerinde bir ağacın çiçek açışına tanıklık ederken genel olarak varoluş üzerine düşünmeye başlayabilir ve herhangi bir şeyin var olması, belirli bir şeyin değil de hiçbir şey yerine bir şeyin var olması gibi olağanüstü bir gerçek karşısında hayrete düşebilirsiniz.
Bunu yaparken Martin Heidegger’in Varlık (büyük V ile) olarak adlandırdığı şeyi ele alacağız.
Şimdi bu makaleyi okumanıza olanak tanıyan cihazı düşünün. Varlık, cihazın ne olduğuna, örneğin bir bilgisayar mı yoksa akıllı telefon mu olduğuna değil, daha ziyade onun var olduğu basit gerçeğine işaret eder. Varlık, genel olarak varoluşun temel gerçeği ya da “o-luğu”dur.
Heidegger tüm insanların “Varlık hakkında belirsiz bir ortalama anlayışa” sahip olduğunu söyler. Örneğin, sadece cihazınız hakkında düşünürken bile Varlık hakkında temel bir anlayışa sahipsinizdir: “Cihazım var!” veya “Cihazım bir akıllı telefon!” anlayışıyla berabersiniz. “Var olmak” ve “olmak” kelimelerini kullanmanız, varoluş ve varlık, yani Varlık hakkında bir anlayışınız olduğunu ima ediyor.
Peki Varlık‘ın kendisi nedir? Varlık hakkında örtük bir anlayışınız olsa da bu anlayışı açık bir teoride formüle etmek zor olabilir. Bunu yapmak, tartışmasız bir şekilde Heidegger’in bir filozof olarak temel göreviydi.
Varlıklar (örneğin cihazlar) var olan tikel şeyler iken Varlık genel olarak varoluştur. Dolayısıyla, Varlık varolan ya da varolanları var eden şeydir. Varlık, hiçbir şeyin olmamasından ziyade bir şeyin, yani bazı varlık ya da varlıkların varolmasını sağlayan şey‘dir.
Ancak, Varlık bir varlık, yani, bir varlık veya şey değildir. Dolayısıyla Varlığı bir şeyin var olmasına neden olan bir Tanrı olarak düşünmemeliyiz. Heidegger bu konuda şöyle demiştir:
“‘Varlık’, bu Tanrı değildir ve kozmik bir dayanak da değildir.”
Varlığı tüm varlıkları kapsayan bir şey olarak düşünmek bile onu yine de bir varlığa indirger ki o da tüm varlıkları içeren bir varlıktır. Varlık herhangi bir varlıktan veya hatta tüm varlıklardan “daha büyük” veya daha geneldir: Varlık bir bütün olarak varoluştur. Varlık tüm varlıkların ortak olarak sahip olduğu varoluş ya da “o-oluş” durumudur.
Bununla birlikte, Varlık varlıklarla aynı şey olmadığı gibi, Varlık varlıklar tarafından doldurulan bir boşluk ya da hiçlik de değildir. Varlıklardan bağımsız, serbestçe akıp giden bir Varlık yoktur. Bunun yerine, Varlık her zaman varlıkların Varlığıdır: Deyim yerindeyse Varlık her zaman varlıklara “eklemlenir.” O hâlde Varlık ve varlıklar her zaman birlikte var olurlar.
Varlık tüm varlıklar tarafından paylaşılsa da Varlık bu nedenle varlıkların bir özelliği (örneğin, yeşil renkli olmak) değildir. Bunun yerine, Varlık varlıklara varoluş kazandıran şeydir; böylece bütün varlıklar belirli özelliklere sahip olabilirler.
Aynı şekilde, Heidegger’e göre, maddi ve maddi olmayan yalnızca varlıkların özellikleridir ve bu yüzden Varlık ikisine de sahip değildir. Dolayısıyla Varlık ruhani bir gerçeklik değildir ya da duyu algısı yoluyla gözlemlenebilen fiziksel varoluşla sınırlı değildir.
Varlık fiziksel olarak var olan bir şey olmadığı gibi, insan zihnindeki bir fikir ya da kavram da değildir. Dolayısıyla Varlık, var olan tikel varlıklardan hareketle varoluş kavramını genelleştirerek ulaştığımız, tüm varlıkları kapsayan bir “şemsiye” kavram değildir.
Bunun yerine, Varlık zihinden bağımsız olarak gerçekliktir. Gerçekten de Varlık, her şeyin var olmasını sağlayan şey olduğu ölçüde, tartışmasız bir şekilde gerçekliğin en temel ölçütüdür.
Heidegger’e göre olmak ya da var olmak (yani Varlık sahibi bir varlık olmak) mevcut olmak demektir. Örneğin, cihazınızın varlığı, yani, onun Varlığı, önünüzde mevcut olmasında bulunur. Dolayısıyla genel olarak, Varlık yani, genel olarak varlığın basit gerçeği veya “o-oluşu”, mevcudiyettir.
Daha spesifik olarak, Heidegger Varlığı zaman içinde gerçekleşen sürekli bir olay olarak düşündüğünden, Varlık dinamik bir devinimdir. Varlık, varlıkların mevcudiyetidir.
Cihazınıza yeniden bakın. O şu anda bir varlık olarak, şimdi farkındalığınıza mevcudiyet gösteriyor. Cihazınızın hareket ettiğinden ya da kendisini mevcut kılmak için herhangi bir şey yaptığından değil, daha ziyade, var oluşunun, yani Varlığının zaman içinde size görünmesi ya da açığa çıkması gibi basit bir anlamda mevcudiyet hâlindedir. Varlık, var-olma olayıdır.
Varlık bir varlık olmadığı için, mevcudiyetin ardındaki bir neden de değildir; daha ziyade, Varlık bizzat mevcudiyetin devinimidir.
Bu şekilde, Varlık bir isimden çok bir fiil, bir şeyden çok bir oluştur: Varlık Var-olmaktır, yani bir farkındalığın önünde varlığa gelen varlıkların sürekli etkinliğidir.
Bir şey, yani, bir varlık her zaman sizin için var-olmaktadır. Bu makale, belki de onu okuduğunuz cihaz, okurken içmekten keyif aldığınız bir fincan kahve, bir şey, sürekli olarak farkındalığınız için var-olmaktadır. Bu sürekli var-olma, yani Varlık, hiçbir şey yerine bir şey olmasının nedenidir: Var-olma, varoluşun “o-olması”dır.
Bir edim olarak Varlık zaman içinde ortaya çıkar. O hâlde Varlık her zaman zamansaldır; mevcudiyet her zaman zaman içinde gerçekleşir. Örneğin, cihazınızın mevcudiyeti, yani Varlığı, zaman alır. Tüm cihaz bir anda ortaya çıkmaz.
Dolayısıyla Varlık yalnızca zaman içinde ortaya çıktığı için, asla bir anda tamamen ortaya çıkmaz. Bunun yerine, Varlık her zaman eş zamanlı olarak hem kendini açığa çıkarır, yani gösterir, hem de gizler, yani saklar. Varlığın doğası gereği, eğer bir şey mevcut hâle gelirse o zaman başka bir şey, başka bir varlık, eş zamanlı olarak gizlenir ya da saklanır, yani mevcut değildir.
Bir şeyin var olması, diğer varlıkların görüş alanından gizlenmesi anlamına gelir. Örneğin cihazınızın önünüzde belirmesi, etrafınızdaki diğer şeylerin gizlenmesi demektir. Ya da başka bir örnek vermek gerekirse bir şeyin bir açıdan var olması onu başka açılardan görmemizi engeller. Örneğin cihazınızın ön tarafının görünmesi, cihazın arka tarafının gizli kalması anlamına gelir.
Varlığın her zaman kısmen “gizlenmesi”, Varlığın tamamını asla deneyimleyemeyeceğimiz ve bu nedenle de onun gizemli olduğu anlamına gelir.
Heidegger Varlık üzerine düşünmenin önemli olduğunu çünkü bunu yapmanın bizi insan yaptığını düşünmektedir. Bununla birlikte, Heidegger’in Varlık kavramı o kadar soyut ve belirsiz görünebilir ki zihninizi bu kavram etrafında toplamakta zorlanabilirsiniz.
Ancak bunun nedeni muhtemelen genellikle varlıklara çok fazla odaklanmış olmamızdır: insanlar, kitaplar, elbiseler…
Heidegger’in Varlık kavramını anlamak zorsa bunun nedeni belki de Varlığın çok sıra dışı olması değil, daha ziyade çok sıradan, olağan, tanıdık ve bize yakın olmasıdır. Gerçekten de Varlık bizizdir. Kendimiz de dâhil olmak üzere tüm varoluşun temel gerçeği ya da “o-oluşu”dur.
Hiçbir şey bize Varlık’tan daha yakın olamaz ve belki de bu yüzden onun gözden kaçırılması bu kadar kolay olabilir.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım