Felsefe hakkında her şey…

Mutluluğu yeniden tanımlamak hayatınızı nasıl değiştirebilir? Mutluluğu doğru anlamalıyız; etrafımızdaki herkes yanlış anlasa bile…

26.11.2024
Mutluluğu yeniden tanımlamak hayatınızı nasıl değiştirebilir? Mutluluğu doğru anlamalıyız; etrafımızdaki herkes yanlış anlasa bile…

Mutluluk nedir? Bu sorunun cevabı her ne ise, bu tanımı değiştirmek, hayatımıza ne gibi bir değişiklik getirebilir?

Daha önce ben de mutluluğu kişisel olarak nasıl tanımlamam gerektiğini bilmiyordum. Yaptığım mutluluk tanımı o kadar yaygındı ki onu doğru olarak kabul ediyordum. Bunun bir fikir, değiştirilebilecek bir şey olduğu hiç aklıma gelmemişti.

Tanımımız çok önemli; çünkü mutluluk sözcüğünün kendisi bulanık ve muğlaktır. Hepimiz mutluluğun nasıl bir his olduğunu biliriz; ama o bir çauy bardağı, bir saksı ya da bir fil gibi işaret edebileceğimiz bir şey değildir. Bu nedenle de filozoflar da bilim insanları da binlerce yıldır mutluluğun ne olduğu konusunda tartışıyorlar ve bize yüzlerce farklı tanım öneriyorlar.

TDK sözlüğünde mutluluk kelimesinin karşılığına baktığımızda, “Anlık bir duruma bağlı olarak duyulan sevinç veya alınan zevk.” ifadesini görüyoruz. Bu tanım bize hiç yardımcı olmuyor. Anlık bir durumda yaşanan sevinç veya zevk mutluluk ise bu duruma neyin yol açacağı konusunda da bir fikrimizin olması gerekir.

Bu açık tanımsızlıkta, mutluluğun ne olduğunu anlayabilmek adına çevremize yöneliriz. Edindiğimiz tanımı kendi kişisel inançlar sözlüğümüzde kayıt altına alırız. Ulaştığımız bu tanım, yaşam boyu mutluluk arayışımızda aldığımız tüm kararlara ve gerçekleştirdiğimiz tüm eylemlere rehberlik eder.

Charles Dickens’ın “Bir Noel Şarkısı” adlı yapıtında Scrooge adlı karakterin kısa bir süre önce ölmüş olan iş ortağı Jacob Marley ve üç hayalet Noel’de Scrooge’u ziyaret ederler. Bu ziyaret Scrooge’a, kendi mutluluk tanımının ne kadar yanlış olduğunu göstererek onu derinden etkiler.

Scrooge artık her şeyi daha net görmeye başlamıştır. Para ve başarı yolu, yalnızlığa yol açmaktadır ve onu asla mutlu etmeyecektir. Bu şekilde yaşamaya devam ederse yalnız ve sevgisiz olarak ölecektir.

Scrooge çaresizce Gelecek Noel’in Hayaleti‘ne yalvarır:

“Bana gösterdiğin bu karanlıkları, farklı bir yaşamla değiştirebileceğime dair bana güvence ver!”

Scrooge’a ikinci bir şans verilir. O da bunu kabul eder. Uyandığında yepyeni bir hayata başlar. Komşuları onu tanıyamazlar; çünkü daha önce kimse onu gülümserken görmemiştir. Tek bir seçimle tüm hayatını değiştirmiş ve etrafındaki en sefil adam olmaktan çıkıp iyi bir dost, iyi bir insan ve iyi bir adam hâline gelmiştir.

Bu hikâye ibretliktir. Zira insanlara mutluluğu nasıl tanımlamaları gerektiğinin öğretildiği bir dünyayı gözler önüne serer. Dünya bize mutluluğun kaynaklarını şöyle anlatmıştır:

  • Mükemmel olmak ya da mümkün olduğunca mükemmelliğe yaklaşmak.
  • Daha fazla para kazanmak.
  • Daha fazla şey elde etmek.
  • Öngörülen yolu kabullenmek, buna uyum sağlamak.
  • Daha çok ve daha çok çalışmak ve asla dinlenmemek veya yavaşlamamak.
  • Şöhret, popülarite ve alkış kazanmak.
  • Diğer insanlarla rekabet etmek ve bu rekabeti kazanca dönüştürmek.

Bu Eski Tip Mutluluk toplumumuzun bozuk mutluluk tanımını, aslında derin mutsuzluğumuzun derin kaynağını bize verir.

Görünüşe göre bunların hiçbiri bizi mutlu etmiyor. Araştırmalar mükemmeliyetçiliğin depresyon ve anksiyetenin önde gelen nedenlerinden biri olduğunu gösteriyor. Çok şey elde etmeye ne kadar fazla önem verirseniz, refahınız o kadar azalır. Aşırı çalışmak fiziksel ve zihinsel sağlığınıza önemli ölçüde zarar verir. Gerçekte kim olduğunuzu ve sizin için neyin önemli olduğunu yadsımak sizi hasta eder. Şöhret ve servet gibi hedeflerin peşinden koşmak çoğu zaman özgünlük ve iletişim gibi gerçek psikolojik ihtiyaçlarınızı karşılamanızı engeller. Hayatı bir rekabet alanı olarak görmek stresi ve yalnızlığı artırır.

Bize öğretilenin aksine, mutluluk; elde etmeniz, beklemeniz ya da bir başkasını memnun etmeniz gereken bir şey değildir.

Spor ve magazin dünyasının en tanınmış isimlerinden biri olan ve uzun başarı listesinde birden fazla NBA MVP’si ödülü ve dört NBA şampiyonluğu bulunan Shaquille O’Neal, “Eski Tip Mutluluk”un bir tezahürünü şöyle anlatıyor:

“Otuz bin metrekarelik bir evde tek başıma yaşıyorum. Her şeyi berbat ettiğimi bilmediğimi mi sanıyorsunuz?”

Eski Tip Mutluluğun hayatınıza sirayet edip etmediğini merak ediyorsanız aşağıdaki cümlelerden herhangi birinin sizinle örtüşüp örtüşmediğine iyice bir bakmalısınız:

  • “Asla yeterince iyi olduğumu hissetmiyorum.”
  • “İstediğimi sandığım şeyi elde ettim. Yine de kendimi mutsuz hissediyorum.”
  • “Asla ara vermiyor ya da dinlenmiyorum.”
  • “Olmadığım biri gibi davranıyormuşum gibi hissediyorum.”
  • “Her zaman çok yalnız hissediyorum.”
  • “Gizliden gizliye mutsuz olan; ama öyle değilmiş gibi davranan tek kişi ben miyim?”
  • “Yapmam ‘gereken’ şeyi yapıyorum. Peki bu neden işe yaramıyor?”

Hayatlarımızı Eski Tip Mutluluğun peşinden koşmak üzerine kuruyoruz. Bunu başarmak için kendimizi her geçen gün daha da zorluyoruz. Etrafımızda bunu teşvik eden, özendiren ve zorlayan bir kültür yaratıyoruz. Ve trajik bir şekilde, birçoğumuz hiçbir zaman gerçekten mutlu olamamış biçimde, doğru biletle yanlış otobüse binip “oraya ulaşacağımıza” dair beslediğimiz umut ile ölüp gidiyoruz.

Kalıcı mutluluk mümkündür

O hâlde mutluluğun daha iyi bir tanımı nasıl yapılabilir? Binlerce akademik çalışmayı ve filozoflar, teologlar, sanatçılar ve liderler tarafından yazılmış yüzlerce kitabı okuyup tekrar tekrar ortaya çıkan iki konunun izini sürmek mümkündür:

  1. Kendiniz olmanız.
  2. Kendinizden bir şeyler vermeniz.

Farklı insanlar tarafından farklı kelimelerle yazılmış aynı mesajı böylece keşfedebilirsiniz. “Frankenstein”ın yazarı Mary Shelley şöyle diyor örneğin:

“Hayatın karmaşık bilmecesinin tek bir çözümü vardır: Kendimizi geliştirmek ve başkalarının mutluluğuna katkıda bulunmak.”

Her gelenek ve disiplinde insanlar ortak ifadeler üzerinde duruyorlar. İki Nobel Ödülü sahibi Marie Curie de bunu şöyle dile getiriyor:

“Her birimiz kendi gelişimimiz için çalışmalı ve aynı zamanda tüm insanlık için genel bir sorumluluğu paylaşmalıyız; özel görevimiz ise en yararlı olabileceğimizi düşündüğümüz insanlara destek olmaktır.”

Martin Luther King’in de buna dair söyleyecekleri vardır:

“Mutluluğu aramayanlar, onu bulma olasılığı en yüksek olanlardır; çünkü arayanlar, mutlu olmanın en kesin yolunun mutluluğu başkaları için aramak olduğunu unuturlar.”

Bu konuların izini bilim aracılığıyla da sürebiliriz. Araştırmalar, benzersiz güçlü yönlerini kullanmanın insanı daha mutlu hissettirdiğini, onun gelişmesine yardımcı olduğunu ve kendini ifade etmesi için ona bir alan sunduğunu gösteriyor. Başkalarına bağlılık duyan insanlar daha uzun ve daha mutlu yaşıyorlar.

İşte sorumuzun cevabı:

Mutlu olmak için kim olduğunuzu keşfedin ve kendinizi diğer insanlara yardımcı olacak şekilde yetiştirin. Mutluluğa giden yol budur ve ben buna “Yeni Tip Mutluluk” diyeceğiz.

Bu Yeni Tip Mutluluk bazı açılardan aslında yeni değildir. Yıllar önce Aristoteles ve Buddha gibi insanlar da benzer bir şeyi savunmuşlardır. Ancak, onların kendi zamanlarında bu fikirlerin uygulanması oldukça zordu ve dünyamız da o zamandan bu yana önemli ölçüde değişti. Ayrıca bizim sahip olduğumuz şeylere onların erişimi yoktu: Modern bilimin mucizeleri, onların görüşlerinin çoğunu doğrulamamıza ve aynı zamanda onları çok daha ileriye götürmemize yardımcı oldu. Yeni Tip Mutluluk felsefesi onların bilgeliğiyle şekillenmiş, ancak modern araştırmalara dayandırılmış ve gerçek hayattaki ihtiyaçlarımıza cevap verecek şekilde genişletilmiştir.

Scrooge’un geçirdiği dönüşüm sadece bir çocuk masalı değildir. Bu sizin için de mümkün olan bir şeydr. Neşe dolu anlar yaşayabilir, bu anları tatmin dolu günlere dönüştürebilir, var olduğunuz için insanlara fayda sağladığınız bir yaşam sürebilirsiniz.

Mutluluk tanımınızı değiştirdiğinizde, diğer her şey de değişecektir.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...