Felsefe hakkında her şey…

“Prens”: Tarihin belki de en sevilmeyen kitaplarından biri neden hâlâ önemli bir metindir?

06.12.2024
“Prens”: Tarihin belki de en sevilmeyen kitaplarından biri neden hâlâ önemli bir metindir?

Klasik olarak kabul edilen kitapları düşündüğünüzde muhtemelen aklınıza en fazla iki yüzyıllık kitaplar geliyordur: Hugo, Dickens, Dostoyevski, Tolstoy, Austen… Bunların haricinde, daha eskilere gittiğimizde, Shakespeare’in büyük eserlerinin kutsal kitaplar dışında en çok okunan en eski edebiyat ürünleri olduğunu söylersek sanırım yanılmış olmayız. Bütün bunlarla birlikte İtalya’da ortaya çıkan Rönesans edebiyatından bir yapıt, şimdiye kadar yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak bugün hâlâ dikkat çekmekte ve öne çıkmakta, üzerine düşündüğümüzde bizi tekinsiz bir idrak ve dehşet duygusuyla vurmaktadır: Machiavelli’nin “Prens”i.

Yazın tarihinde “Prens” kadar tartışma yaratan kitapların sayısı oldukça azdır. Bu kitap Katolik Kilisesi tarafından yasaklanmış, pek çok kimse tarafından kötü niyetli olarak görülmüş ve bir insanın sahip olabileceği en olumsuz psikolojik özelliklerden biri olarak kabul edilen Makyavelist bakış açısının tanımlanmasına zemin hazırlamıştır. “Prens” bize “Bir prens için korku duyulmaktan ziyade sevilmenin daha iyi olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Bir prens, bunlardan her ikisine de sahip olmalıdır. Fakat bunların bir arada olmasının zorluğundan her ikisi de olamıyorsanız sevilmektense korkulmak iyidir.” ve “Amaca giden her yol mübahtır.” gibi alıntıları sağlayan kitaptır. “Prens” tarihin en büyük siyaset kılavuzlarından birisi olarak aynı zamanda tüm zamanların en çok eleştirilen kitaplarından biri de olmuştur.

Bu kitap bugün hâlâ etkisini korumaktadır.

“Prens” bir Rönesans otokrasisinin nasıl olabileceğine dönük söylemlerle başlar ve bize bugün de geçerli olarak kabul edilebilecek pratik siyaset dersleri sunar.

İşte Machiavelli tarafından ortaya konan, iyi ya da kötü yönde kullanılabilecek fikirlerden birkaçı…

“Sağduyulu bir adam her zaman büyük adamların yürüdüğü yolu takip etmeli ve en seçkin olanları taklit etmelidir.”

“Bir prensin iyiden başka bir şey olmayı ve iyiliğini gerekliliklerin zorunlu kıldığı şekilde kullanmayı ya da kullanmamayı öğrenmiş olması şarttır.”

“Tüm eylem biçimleri risklidir, bu nedenle sağduyu tehlikeden kaçınmak değil (ki bu imkânsızdır), riski hesaplamak ve kararlı bir şekilde hareket etmektir. Tembelliğinizden değil, hırsınızdan kaynaklanan hatalar yapın. Izdırap çekmek için değil, cesaretli şeyler yapmak için gücünüzü geliştirin.”

“Bilin ki mücadele etmenin iki yolu vardır: biri yasalara uygun olarak, diğeri zor kullanarak; bunlardan ilki insanlara, ikincisi ise hayvanlara uygundur. Ancak ilk yöntem çoğu zaman etkisiz kaldığından, ikincisine başvurmak gerekir.”

“Burada şunu gözlemlemeliyiz ki insanlar ya pohpohlanmalı ya da ezilmelidir; çünkü küçük hatalar için intikam alırlar, büyük hatalar için ise alamazlar. Bu nedenle bir erkeğe verdiğiniz zarar öyle olmalıdır ki onun intikamından korkmanıza gerek kalmasın.”

Görüleceği gibi kitaptaki tavsiyelerin çoğu iyi niyetlidir. Ancak bunların çoğu, bilge bir liderin gerektiğinde makul ölçülerde şiddet ve baskı uygulamasını önermektedir. Bu fikir, erdemli bir liderin sonunda her zaman galip geleceğini düşünen bizleri rahatsız edebilir. “Prens”in bizi uyardığı şey, hoşumuza giden bu idealizmin ta kendisidir.

Liderlerimizin kusursuz bir insan olmasını istesek de Machiavelli asıl ihtiyacımız olan şeyin icraat olduğuna işaret eder. Bir insanı iyi yapan şeyler nadiren bir politikacıyı iyi ve etkili yapan şeylerdir.

Machiavelli, “Prens”i yazmadan önce cumhuriyet anlayışı üzerine kapsamlı çalışmalar yapmıştır ve birçok Aydınlanma filozofu tarafından gizli bir cumhuriyetçi olarak görülmüştür. Rousseau, “Prens”in otokrasinin ne kadar acımasız olabileceğine dair bir hiciv olduğunu düşünecek kadar ileri gitmiştir. Ancak büyük olasılıkla “Prens”, devlete zenginlik, ihtişam ve istikrar getirmek için ne gerekiyorsa yapılması konusunda yol gösteren bir rehberdir.

Peki insanlar neden bu kitabı bu kadar çok eleştiriyorlar?

“Prens”e karşı duyduğumuz hoşnutsuzluğu en iyi özetleyen metin Victor Hugo “Sefiller”i olabilir:

“Machiavelli ne kötü bir dahi ne bir şeytan ne de sefil ve korkak bir yazardır; o gerçeklerden başka bir şey değildir. O sadece İtalyan gerçeği değildir; o Avrupa gerçeğidir, on altıncı yüzyılın gerçeğidir.”

Ondan hoşlanmıyoruz; çünkü bize politikacılarımızın hepsinin ermiş insanlar olamayacağını söylemiştir. Machiavelli’nin “Prens”i bize gerçeğe odaklanmamızı, erdemli bir siyasetçinin hiçbir şekilde bir ermişle aynı şey olmadığını anlamamızı ve sadece prensler için değil, siyaset kitapları için de sevilmekten çok korkulmanın daha iyi olduğunu hatırlatmıştır.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...