Felsefe hakkında her şey…

Kötücül yenilikler: İnsan doğası bizi yeni tehditlere karşı nasıl körleştiriyor? Ne aradığımızı bilmediğimiz zaman, onu gözden kaçırmamız daha kolay olur.

27.11.2024
Kötücül yenilikler: İnsan doğası bizi yeni tehditlere karşı nasıl körleştiriyor? Ne aradığımızı bilmediğimiz zaman, onu gözden kaçırmamız daha kolay olur.

Askerlerin her savaşı, aslında son savaşlarıdır; çünkü bu ihtimal her zaman vardır. Yeni bir tür saldırının olasılığını göz ardı ederek alışkın olunan tehdit türlerine odaklanmak, doğal bir insani eğilimdir.

Yeni tehditlerle her zaman, her yerde karşılaşılabilir. Eski Japonya Başbakanı Shinzo Abe, 8 Temmuz 2022 tarihinde, silahlı şiddete pek de aşina olmayan Japonya’da el yapımı bir ateşli silahla öldürdü. Güdümlü teknolojinin ya da özel amaçlı yönlendirilmiş enerji silahlarının neden olduğu düşünülen bir sağlık sorunu olan Havana Sendromu‘nun düzinelerce vakası hâlâ açıklanabilmiş değildir. Eğer bir bilim kurgu hayranı ya da casus romanlarının sıkı bir okuru değilseniz dışarıda sizi bekleyen ne tür tehditler bulunduğu konusunda kafa yorarken bu örneklerdeki durumlar aklınıza gelmeyebilir.

Psikologlar ve terörle mücadele uzmanları son dönemde özellikle kötücül yeniliklerin üzerinde durmaya başladılar. 1 Yenilikçilik yalnızca “iyi adamların” işi değildir; insanlara ya da topluma zarar vermek isteyenler de herkes kadar yaratıcı fikirler üretme kapasitesine sahiptir. 2

Peki insanlar neden yeni tehditleri göz ardı ederek kendilerini daha az korunaklı bırakırlar? “Yenilik ön yargısı” olarak adlandırabileceğimiz bu durum, düşmanların kötü niyetli amaçları doğrultusunda yeni taktikler geliştiriyor olabileceklerini neden bu kadar kolay göz ardı edebildiğimizi anlamamızı sağlayabilir.

Birçok insan yeni şeylere ve yeni fikirlere açık olduğunu ve bunları arzuladığını ifade eder; fakat araştırmalar çoğu kişinin yeni düşüncelere karşı şaşırtıcı derecede dirençli olduğunu ortaya koyuyor. 3

İnsanlar genellikle yenilik içermeyen, bilindik şeyleri ve durumları tercih ederler. Bunu, onuncusu gösterime giren “Hızlı ve Öfkeli” filminin popülaritesini düşünerek örnekleyebiliriz. Günümüzde sık kullanılan teknolojik ürünler de sıra numaralarıyla tanımlanıyor. Örneğin iPhone adlı telefonun satışa sunulan sürümlerini düşünelim; bugün bu makale kaleme alınırken telefonun son sürümü olan iPhone 16 satışta. Çünkü şirketler, ürünlerinin tanıdık olanın bir yinelemesi olduğunu vurgulamak istiyor. Ayrıca insanlar en yeni fikirleri ya da şeyleri yorumlar ya da kullanırken hata yapma eğilimindelerdir ve bu da insanları tanıdık olana yönlendiren bir başka unsurdur.

Bu tür ön yargılar evrim sürecinde insanlara iyi hizmet etmiş olabilir. Sonuçta atalarımız tanımadıkları bir meyveyi yemekten ya da yeni keşfedilen tekinsiz bir mağaraya girmekten böylece kaçınmışlardır diyebiliriz. Yenilik ön yargısı bir yandan yeni tehditleri gözden kaçırmak anlamına geliyorsa da bundan daha endişe verici sonuçlara da yol açabilir. Peki ama nasıl?

Yeni fikirler, yeniliğin tanımı gereği insanların önceki deneyimlerine dayanarak sağlıklı biçimde değerlendirilemez. Örneğin ateşli bir silahtan çıkacak olan bir mermi, bir yaraya neden olur ve bu yaranın mermi yarası olduğu bilinir. Ancak yeni bir tür silah mermi kadar net bir zarar göstergesi bırakmayabilir. Dolayısıyla yeni fikirlerin etkisini görmek daha zor ve bunları göz ardı etmek daha kolaydır.

Yeni fikirleri yorumlamak bilişsel açıdan da daha zordur. Bilinen bir duruma kıyasla yeni ortaya çıkan ve hatta teorik düzeyde bulunan bir durumu anlamak, çok daha fazla bilişsel çaba ve zorluk içerecektir.

Yenilikçi tehditlere karşı, kimse ufukta özel bir planlama yapmayacaktır. Örneğin terör saldırılarından sonra güvenlik kontrol noktalarının sayısı artar, tedbirler sıklaştırılır; fakat saldırı anında bu kontrol noktalarının sayısı daha azdır ve tedbirler daha gevşektir; çünkü yeni tehdide karşı ufukta bir planlama yapılmamıştır. Abe’nin suikastından önce Japonya’da el yapımı silahlar için tarama yapılmıyordu; çünkü Japonya’da çok az ateşli silah vardı ve el yapımı silahlar genellikle geçerli bir tehdit olarak bile görülmüyordu.

Yaratıcı fikirleri görmezden gelmenin ya da atlamanın sosyal ya da kişiler arası nedenleri de vardır. Yeni fikirler genellikle statükoyu tehdit eder ve bazı insanları dezavantajlı duruma düşürebilir. Yine somutlaştırmak adına silahlardan yola çıkarsak kurşun geçirmez cam satan bir güvenlik şirketini ele alabiliriz. Yeni bir tehdit bu kurşun geçirmez camın içinden geçebiliyorsa bu şirket ürünlerinin bu yeni tehdide karşı sınırlı bir kullanımı olduğunu söylemekte isteksiz olabilir. Ya da diyebiliriz ki insanlar, mevcut yaşama biçimlerini korumak için yeni bir tehditten kaynaklanan riskleri bir kenara bırakmayı tercih edebilirler.

Yeni fikirleri ve bunlara ilişkin görüşleri tartışmak rahatsız edici veya küçük düşürücü olabilir. Bir araştırmacı Havana Sendromu hakkında araştırma yapmak konusunda isteksiz olabilir; çünkü neler olup bittiğine dair görüşlerinin yanlış çıkması hâlinde güvenilirliğini kaybetme korkusu yaşayabilir. Yanılmak, hem sizin kendinize bakışınızı hem de başkalarının sizi nasıl gördüğünü olumsuz etkileyebilir ve bu durum yeni fikirler hakkında daha az şey bilindiği için, yeni şeyler adına daha yaygındır.

Tüm bu nedenlerden dolayı, bu tür tehditler büyük zarar verme potansiyeline sahip olsalar bile, insanlar genellikle yeni tehditlere karşı daha az savunma durumundadırlar. Kolluk kuvvetlerinde çalışanlar tehditlere karşı korunurken yenilik ön yargısından nasıl uzak durabilirler? Örgütsel psikoloji ve endüstriyel tasarım alanındaki çalışmalar, öngörülebilir olana yönelik doğal eğilimleri kırmayı desteklemek için birkaç potansiyel yol sunmaktadır:

  1. Yenilikçi çözümler arayan çalışmaları destekleyin.
  2. Olaylara farklı bakmayı teşvik eden bir liderlik anlayışı edinin.
  3. Sorunları tanımlayabilmek için uzmanlardan yararlanın.
  4. Yeni bir tehdit gözden kaçtığında eylem sonrası durum üzerine tartışın ve zayıflıkları gidermek için gereken düzenlemeleri yapın.

Bu fikirler özellikle şiddet içeren aşırıcılıkla mücadeleye odaklanan kuruluş ve kişilere yöneliktir. Ancak yenilik ön yargısının yarattığı bilişsel kör nokta üzerinde çalışmak isteyen diğer herkes için de bazı rehberler sunmaktadır.

Unutmayın, yeniliği tehlike ile bir tutmamak önemlidir. Yeni fikirler sıkıcı olabilir ve haklı olarak bunlara karşı mesafeli durulabilir. Fakat bunlar aynı zamanda takip edilmesi gereken harika yeniliklere doğru atılan ilk adımlar da olabilir. Pek çok açıdan, yenilik ön yargısı ile mücadele etmemek, önemli bir maliyet doğurabilir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Sam Hunter ve Gina Scott Ligon’un “Malevolent creativity: How human nature blinds us from novel threats” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

 

KAYNAKÇA

  1. Michael K. Logan, Gina S. Ligon, Douglas C. Derrick (2019), Measuring Tactical Innovation in Terrorist Attacks. The Journal of Creative Behavior, 54 (4), s. 926-939, https://doi.org/10.1002/jocb.420
  2. Samuel T. Hunter, Kayla Walters, Tin Nguyen, Caroline Manning ve Scarlet Miller (2021), Malevolent Creativity and Malevolent Innovation: A Critical but Tenuous Linkage. Creativity Research Journal, 34 (2), s. 123-144, https://doi.org/10.1080/10400419.2021.1987735
  3. Samuel T. Hunter ve Lily Cushenbery (2015), Is Being a Jerk Necessary for Originality? Examining the Role of Disagreeableness in the Sharing and Utilization of Original Ideas. Journal of Business and Psychology, 30 (-), s. 621-639, https://link.springer.com/article/10.1007/s10869-014-9386-1
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...