Felsefe hakkında her şey…

Kör Gözlerle Seçilen Aşklar: Kadınların Kendi Felaketlerine Yürüyüşü

07.01.2025
Kör Gözlerle Seçilen Aşklar: Kadınların Kendi Felaketlerine Yürüyüşü

Sevgisizlikte Sevinç Arayan Kadınlar

Kadınlar, sürekli olarak kendilerine zarar veren ilişkilere çekilirken, bu yanlış sevgilileri tercih etmelerinin arkasında yatan gerçeği görmekten kaçınır. Bu, yalnızca bir hata değil, bir intihardır. Bilinçaltının derinliklerinde, sevilmeme korkusunun tetiklediği bu seçim, kadınları kendi cehennemlerine doğru sürükler. Freud’un gözünden bakıldığında, bu durum kadının kendini değersizleştirme arzusudur. Kendine zarar veren bir sevgilide, sevgiyi değil, kendi acısını onurlandırır.

Bu seçimler, kadının ruhunu çürüten bir virüs gibi işler. Kendi değerini anlamaktan aciz olan kadın, yanlış sevgililerle dolu bir hayatı kutsar. Bu, yalnızca bir bireysel trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküştür. Kadın, kendi yıkımını bu şekilde hazırlarken, topluma da bu çürümenin tohumlarını eker.

Aşk Adına Yapılan Kutsal Yıkım

Aşkın kutsallığını savunan kadınlar, çoğu zaman bu aşkın yıkıcı doğasını göz ardı eder. Yanlış bir sevgiliye saplantılı bir şekilde bağlanmak, bir tür tapınmadır. Bu tapınma, sevginin değil, acının yüceltilmesidir. Nietzsche’nin çekiçle felsefesi burada devreye girer: Aşk adı altında yıkılan her şey, kadının kendi zayıflıklarını yüceltmesidir. Aşk, burada bir kurtuluş değil, bir yok oluş sembolüdür.

Kadınlar, yanlış sevgililere duydukları bu bağlılıkla, kendi benliklerini hiçe sayarlar. Bu, yalnızca bireysel bir çöküş değil, aynı zamanda toplumsal bir marazdır. Aşk adı altında yapılan bu yıkım, kadını köleliğe sürüklerken, toplumu da bu çöküşe ortak eder.

Kendi Felaketine Tapınan Kadınlar

Kadınların yanlış sevgililere yönelmesi, bir seçim değil, bir teslimiyettir. Kendi değerini bilmeyen kadın, kendine zarar veren bir sevgiliyi yüceltirken, aslında kendi felaketine tapınır. Freud’un libidinal teorileri, bu tapınmanın altında yatan cinsel enerjinin yıkıcı doğasını açıklar. Kadın, bu yıkıcı enerjiyi, yanlış sevgililerde tüketerek, kendi benliğini yok eder.

Bu tapınma, yalnızca bireysel bir çöküş değil, aynı zamanda toplumsal bir çürümenin habercisidir. Kadın, kendi felaketine yürürken, toplumun da bu çürümeye ortak olmasına neden olur. Kendi felaketine tapınan kadın, yalnızca kendi yok oluşunu değil, aynı zamanda toplumun çöküşünü de hızlandırır.

Toplumsal Baskının Kurbanları mı, Kendi Seçimlerinin Efendisi mi?

Kadınların yanlış sevgililere yönelmesinin ardında, toplumsal baskılar kadar, kendi seçimlerinin zayıflığı da yatar. Toplum, kadına bir erkeğe ihtiyaç duymasını empoze ederken, kadın bu baskıya boyun eğerek kendi benliğinden uzaklaşır. Ancak bu, yalnızca toplumun suçu değil, aynı zamanda kadının kendi zaafıdır. Nietzsche’nin dediği gibi, insanın en büyük düşmanı, kendi zayıflıklarıdır.

Kadınlar, toplumsal baskılara boyun eğdikçe, kendi seçimlerinin efendisi olmaktan çıkar. Bu, bir köleliktir; ancak bu kölelik, yalnızca toplumun değil, aynı zamanda kadının kendi rızasıyla kabul ettiği bir köleliktir. Kadın, kendi seçimlerinin efendisi olmadıkça, kendi özgürlüğüne kavuşamaz.

Kendini Yıkıma Sürükleyen Kadın: Bilinçsizliğin Bedeli

Kadınların yanlış sevgililere yönelmesi, bir bilinçsizlik haliyle açıklanabilir. Bu bilinçsizlik, kadının kendi değerini anlamamasından kaynaklanır. Freud’un bilinçdışı teorisi, bu bilinçsizlik halinin, kadının kendi arzularını tanımamasından kaynaklandığını açıklar. Kadın, kendi arzularını tanımadıkça, bu arzuları yanlış sevgililerde tüketerek, kendini yıkıma sürükler.

Bu yıkım, yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküştür. Kadın, kendi bilinçsizliğiyle, toplumu da bu çöküşe ortak eder. Kendi bilinçsizliklerinin bedelini ödeyen kadınlar, yalnızca kendi ruhlarını değil, aynı zamanda toplumun ruhunu da zehirler.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...