Felsefe hakkında her şey…

Zamanın ‘standart’ bir akış hızı var mıdır? Farklı olaylar neden zamanın akışını yavaşlatmış ya da hızlandırmış olarak görünür?

24.06.2024
Zamanın ‘standart’ bir akış hızı var mıdır? Farklı olaylar neden zamanın akışını yavaşlatmış ya da hızlandırmış olarak görünür?

Birkaç ay önce bir araba kazası geçirdim. Kırsala yakın bir yerleşim yerinde, bir cadde üzerinde ilerliyordum. Bir kamyon solumda kalan caddeden hızla çıkarak arabama sol yandan çarptı; arabamı döndürdü, araba dönerken tekrar çarptı.

Kamyonun arabaya çarpacağını anladığım andan itibaren her şey ağır çekimle yaşanıyor gibiydi. Çarpma sesini duymamla arabanın dönmeye başlaması arasında çok uzun bir zaman dilimi vardı. Arkaya doğru baktım, yoldaki diğer arabalar ve kazayı görüp olay yerine doğru gelen insanlar son derece yavaş hareket ediyor, hatta neredeyse hareketsiz gibiydiler.

Tüm sahneyi kavrayabilmek ve arabanın kontrolünü yeniden kazanmaya çalışmak için çok fazla zamanım varmış gibi hissettim. Bütün kaza sürecinde her şeyin ne kadar net ve canlı bir hâle geldiğine ve o anda ne kadar çok ayrıntıyı hızla fark ettiğime oldukça şaşırdım. Garip bir sessizlik hissi de bütün zihnimi kaplamıştı.

Çarpışmanın şiddeti geçince araba döndüğü tarafta durdu. Sonra her şey tekrar normal zaman akışına dönmüş gibiydi. Neyse ki olayda kimse yaralanmamıştı bile.

Kazanın olduğu anda zaman algımın değişmesi benzer olayları yaşayan insanlar arasında yaygın bir deneyimdir. Bu konuda yazılan kitaplar ve makaleler vardır. İnsanlar bu tip çalışmalar için zamanın aşırı derecede yavaşlamasına neden olan kazalar ve diğer ani şok anlarıyla ilgili hikâyeler gönderirler.

Örneğin bir kadın çocuklarını bir yangının yarattığı dehşet dolu durumdan kurtarmak için nasıl çabaladığını şöyle anlatıyor:

“Zaman sanki çocuklarımı kurtarmam için durmuş gibiydi. Önce bir çocuğu dışarı çıkardım ve bize yardım etmeye gelen bir kadına teslim ettim. Sonra geri dönüp en büyük çocuğumu olduğu yerden kaldırdım, ardından önce bebeği, sonra da en büyük çocuğumu kucağıma aldım. O anda yaşadığım mutlak zihin açıklığı ve sakinlik hissini asla unutmayacağım. Sanki kendi bedenimden çıkıp her şeyi dışarıdan yönlendiriyormuşum gibi hissettim. O an olan şey her neydiyse buna çok minnattarım.”

Bir başka kadın, iki erkeğin kendisine tecavüz etmeye kalkıştığı korkunç bir olayı şöyle anlatıyor:

“Kendimi onlara karşı savunmayı ve onlardan kaçabilmeyi başardım; çünkü her şey o kadar yavaş akıyordu ki bütün olan bitene bana saldıran adamlardan daha hızlı tepki verecek fırsatım oluyordu.”

İnsanların soygun ve saldırı deneyimleri, vahşi hayvanlarla tehlikeli karşılaşmalar ve doğal afetlerle ilgili benzer deneyimleri yaşadıkları da gene bu anlatılardan biliniyor. Ayrıca yalnızca olumsuz olaylar değil, başımıza gelen olumlu durumlar da bu hisse neden oluyor. Örneğin sevdiğiniz bir insanla fiziksel mesafelere rağmen yalnızca yazışarak geçirdiğiniz dakikaların değeri ve algısı, çok geniş bir zamana ve değere yayılabiliyor. Her gün iki sözcükle merhabalaşılan bir insanla, sanki gün boyu sohbet etmişiz gibi bir algıyı deneyimleyebiliyoruz. Peki bu olağanüstü anlarda zaman neden yavaşlıyor gibi görünüyor?

Bunun muhtemel bir açıklaması, yaşanan şeyin atalarımızın hayatta kalmaya yardımcı olmak adına geliştirdikleri nörolojik ya da psikolojik bir becerinin ürünü olduğudur. Zaman algımızı yavaşlatma yeteneğimiz olağanüstü durumlarda hayatta kalma şansımızı arttırır; çünkü bize duruma müdahale etmek, hazırlanmak ve kendimizi konumlandırmak için daha fazla zaman verir. Bu anlamda, bu yeteneği belki de evrimsel bir adaptasyon olarak yorumlayabiliriz.

Bir başka olasılık da “zamanı yavaşlatma” etkisinin, zihnimizin bu anlarda içselleştirdiği çevremizle ilgili izlenim ve algıların sayısındaki artıştan kaynaklandığıdır. Artan bilgi işlemenin zaman deneyimimizi yavaşlattığı söylenebilir.

Bu açıklama, zaman yavaşlatma etkisinin, bu birkaç saniye içinde yaratılan anıların sayısının artması nedeniyle “hatırlayıcı” bir olgu olduğu fikrine yol açmaktadır. Nörobilimci David Eagleman, “Zaman yavaşlaması algının değil hatırlamanın bir fonksiyonudur: Hafızanın daha yoğun bir şekilde kodlanması, göze çarpan bir olayın geriye dönük olarak daha uzun sürmüş gibi görünmesine neden olabilir.” fikrini öne sürmüştür. 1

Ancak bu, deneyimlerin öznel gücünü göz ardı ediyor gibi görünmektedir. Bu deneyimlerden birini yaşamış olan herkes için (ben de dâhil), zaman genişletici etkinin, hatırlamanın sonradan ortaya çıkan bir etkisinden ziyade, şu anda gerçekleştiğine dair hiçbir şüphe yoktur.

Her halükârda, bu deneyimlerin daha fazla sayıda izlenim getirmesi bir nedenden ziyade bir sonuç olabilir. Yani, yavaşlatılmış bir zaman algısı çok daha fazla izlenimi özümseyebilmemizin nedeni olabilir.

Farklı bir bilinç biçimi

Bence kazaların ve acil durumların zamanı yavaşlatan etkisinin temel nedeni, farklı bir bilinç moduna ani bir geçişe yol açmalarıdır.

Normal zaman akışı hissimiz, normal bilinç durumumuzun bir fonksiyonudur. Ancak zamanın büyük ölçüde yavaşladığı birçok bilinç durumu mevcuttur.

Örneğin ağır idman yapan bir sporcuyu, derin meditasyondaki bir kişiyi, psikedelik ilaçların etkisi altındaki insanları ve sevdiğiyle sarılmış olan bir âşığı düşünün. 2 Bunların dışına hipnoz gibi zamanın çok hızlı geçiyormuş gibi göründüğü bazı değiştirilmiş durumlar da söz konusudur.

Geçen zaman algımız mutlak ya da değişmez değildir. Zamanın “standart” bir hızı yoktur. Bunun yerine, zaman deneyimimiz psikolojik yapımız ve süreçlerimiz tarafından oluşturulur.

Normal zaman olarak deneyimlediğimiz şey, basitçe normal bir bilinç durumudur. Normal psikolojik yapımız ve süreçlerimiz değiştiğinde, zaman algımız da değişir. Ancak bu değişmiş zaman algısı da normal zaman algımız kadar gerçektir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Steve Taylor’un “Why accidents and emergencies seem to dramatically slow down time” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

KAYNAKÇA

  1. Fiesta, M.P., Stetson, C. ve Eagleman, D.M. (2007). Does time really slow down during a frightening event? PLoS One, 2 (12), e1295, https://doi.org/10.1371/journal.pone.0001295
  2. Kramer, R.S.S., Weger, U.W. ve Sharma, D. (2013). The effect of mindfulness meditation on time perception. Consciousness and Cognition, 22 (3), 846-852, https://doi.org/10.1016/j.concog.2013.05.008
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...