Kadın mı, Yoksa Dijital Et Yığını mı? Selfie Kültürünün Biyolojik Robotları

Zekâdan Kaçıp, Aptallığa Sığınan Kadınlar
Bugünün kadını, düşünmenin zahmetinden kaçıp, aptallığın sıcak kollarına teslim olmuş bir zavallıdır. Bir zamanlar bilgi, sanat ve ruh derinliğiyle anılan kadın figürü, şimdi beyniyle değil, dudak dolgusu ve burun estetiğiyle var olmaya çalışan bir tür maymuna dönüşmüştür.
Bu kadınlar, beyin yerine ayna taşıyan bir sürü sığırdan farksızdır. Düşünmek ve üretmek yerine, görünmek için yaşayan biyolojik reklam panolarıdır. Kendi zekâlarını kullanamayan bu tipler, varoluşlarını Instagram algoritmalarına teslim etmiş durumda. Beğeni almadan var olamayan bir insana ne denir? Bir hiç.
Kadın mı, Yoksa Dijital Fahişe mi?
Bir zamanlar kadın, sanatın ve düşüncenin öznesiydi. Şimdi ne oldu? Bugünün kadını, estetik bağımlısı, beğeni dilencisi, ruhsuz bir vitrin mankeni! Kendi görüntüsünü satmaktan başka hiçbir numarası olmayan bu yaratıklar, kendi kölelik zincirlerini bile isteye boyunlarına takıyorlar. Tek fark, bu köleliğin kamçısı, bildirim sesleri!
Onlar için varlık, filtrelerden ibaret. Kendini göstermekten başka bir şey yapmayan, ruhsuz, kimliksiz, onaysız bir hiçlik. Sorsan “ben bağımsız bir kadınım” diyecek, ama ruhunu telefon ekranına ipotek ettirmiş! Kendi beyniyle değil, insanların gözleriyle var olan bir insan, insan mıdır?
Selfie Çeken Beyinsizler: Düşünceden Kaçan Aptalların Aynası
Freud, “İnsan en çok eksik olduğu şeyi dışa vurur” der. Bugünün selfie çeken kadınları da beyninin eksikliğini, suratını göstererek kapatmaya çalışıyor. Ne düşündüğünü bilmeyen, ne hissettiğini anlamayan bu ruhsuzlar ordusu, sadece kendini çekerek var olmaya çalışıyor. Ama bilmedikleri şey şu: Varlık, göstererek değil, üreterek mümkün olur.
Şimdi soruyorum: Sen bu dünyaya kalçanı göstermek için mi geldin, yoksa gerçekten bir şeyler katmak için mi? Beğeni peşinde koşan bu beyinsiz kadınlar, koca bir insanlık tarihine, düşünce ve sanata ihanet ediyorlar. Senin en büyük başarın kaç beğeni aldığına indirgendiğinde, senin insan olarak değerini konuşmaya bile gerek yoktur.
Kendini Çekenler, Aslında Ruhsuz Cesetlerdir
Beğeni almak için her gün poz veren, suratına filtreler ekleyerek yaşamak zorunda kalan bir varlık gerçekten yaşıyor mudur? Yoksa sadece bir cesedin dijital dünyada hareket eden bir yansıması mıdır? Çünkü unutma, insanın gerçekten öldüğü an, varlığının başkalarının gözünde şekillendiği andır.
Şunu kabul edin: Selfie çekerken aslında kendinizi değil, ruhunuzun ölümünü belgeliyorsunuz. Geriye yalnızca pudralanmış yüzünüz, ama çürümüş bir benliğiniz kalıyor. Ve kimse çürümüş bir şeyi uzun süre görmek istemez. Bugün selfie çekenlerin yarın hiçbir anlamı kalmayacak, çünkü insanlık çürümüş beyinleri değil, büyük fikirleri hatırlar.
Beyinsizlere Tokat Gibi Bir Gerçek
Bu yazıyı okuyan selfie bağımlısı, sığ, ruhsuz kadınlar, bir aynaya bakın. Orada ne görüyorsunuz? Gerçekten bir insan mı, yoksa sadece filtresizken bile tanınmayacak kadar sahte bir yaratık mı?
Siz bu dünyaya beğeni almak için değil, bir şeyler üretmek için geldiniz. Ama beyninizi kullanmadığınız sürece, bir hamburger menüsünden daha değerli olmayacaksınız. Çünkü en azından o menü, insanları doyuruyor. Senin paylaştığın fotoğraflar ise insanları sadece aptallaştırıyor.
Artık uyanın ya da ruhunuzun çürümesini sessizce izleyin!