Jürgen Habermas Kimdir?

Jürgen Habermas 18 Haziran 1929 Düsseldorf doğumlu Alman filozof, sosyolog ve siyaset bilimcidir.
Jürgen Habermas, tam adıyla söylemek gerekirse Friedrich Ernst Jürgen Habermas, kurumsal olarak Frankfurt Okulu, düşünsel olarak “Eleştirel Teori” diye bilinen oluşumun 70’li yılların ortalarından başlayarak yaşayan en büyük temsilcisi sayılmış, 80’li yıllarda neredeyse bütün dünyada felsefe ve sosyal bilimlerin ikonik figürü hâline gelmiş, sadece dünyada değil, aynı zamanda Alman entelektüel geleneği içerisinde de sayısı giderek azalan bütünü kapsayıcı, sistemik bir entelektüel kaygının taşıyıcısı; bir taraftan akademik saygınlığı tartışmasız bir üniversite profesörü, diğer taraftan tarihsel bugünün ve dünyanın pratik sorunlarına müdahale etmekten kaçınmayan, sorumluluk sahibi, kamusal bir entelektüel olarak çalışmalarını sürdüren modern düşünürlerin en önemlilerinden biridir.
Denebilir ki Jacques Derrida’nın ölümünden sonra, hem “grand” (esaslı, aslî) bir teorinin kurucusu hem de “grand” bir teorisyen olarak yaşayan belki de tek düşünürdür. Habermas için “modernliğin yılmaz savunucusu”, “Almanya’nın Hocası” (Praeceptor Germaniae), “Federal Almanya’nın Hegel’i”, “siyasal kültürün vicdanı” ve “iletişim teorisinin ustası” gibi sıfatlar da kullanılagelmiştir.
Düsseldorf doğumlu Jürgen Habermas’ın ailesi, Frankfurt Okulu’nun Yahudi diğer ilk kuşak üyelerinin (Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Erich Fromm, Otto Kirchheimer, Friedrich Pollock, Leo Lowenthal vd.) aksine Protestan bir küçük burjuva ailesiydi. Babası, Düsseldorf Sanayi ve Ticaret Odası başkanlığına kadar yükselmişti. Annesi eğitimli, Birinci Dünya Savaşı yıllarında hemşire olarak da çalışmış, piyano çalan zeki ve duyarlı bir kadındı. Habermas’ın biri erkek, diğeri kız iki kardeşi vardı. Baba ve oğullar, dönemin ruhuna bağlı olarak Nazi kültürü ve hareketinden etkilendiler. Habermas, 10 yaşında, kısmen zorunlu kısmen de ailesinin fırsatçılığı nedeniyle Nazi Gençlik Örgütü’ne katıldı. Babası ve erkek kardeşi, savaşın son dönemlerinde Amerikalılar tarafından esir alınacak, Amerika’ya götürülecek ve ancak 1947 yılında Almanya’ya dönebileceklerdi. Dönemin eğitim sistemi, savaş ortamı vs. düşünüldüğünde Habermas’ın yaşıtlarından farklı bir sosyalizasyonu olduğunu düşünmek yanıltıcı olacaktır.
Habermas’ın çocukluğunda ve ergenliğinde esas meselesi, yarık damaklı doğması nedeniyle sahip olduğu konuşma güçlüğü ve bununla ilgili sağlık sorunlarıydı. Sonraki yıllarında da konuşması anlaşılması için biraz zahmet gerektiren bir biçime bürünecekti. Kendisi ve başkaları, bu durumdan “iletişimsel eylem teorisi”yle ilgilenmesiyle bağlantılı şakalar türetecektir. Konuşma güçlüğü olan birinin kafa yoracağı konunun elbette iletişim olacağı yahut iletişim olmasındaki tuhaflıktan ötürü.
Frankfurt Okulu, 1923 yılında Frankfurt Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü olarak kuruldu. Hitler’in iktidara gelmesiyle Frankfurt Okulu, önce Cenevre’ye ardından 1935 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı ve nihayet 1953 yılında yeniden Frankfurt’a döndü. Okulun amacı Marksist yaklaşımı benimsemiş farklı alanları interdisipliner bir enstitünün çatışı altında toplamaktı. Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Walter Benjamin, Herbert Marcuse, Leo Löwenthal, Eric Fromm, Jürgen Habermas bu düşünce okulunun önemli temsilcileridirler. Kapitalizm, tüketim toplumu, kültür endüstrisi, aydınlanma ve akıl gibi hususlar Frankfurt Okuluna mensup düşünürlerce eleştirel olarak ele alınan temel konulardı.
1949 yılında Göttingen’de Georgia-Augusta Üniversitesine kaydoldu. Ana dalı felsefe, yan dalları tarih, ekonomi, psikoloji ve edebî çalışmalardı. Daha sonra babasının da teşviki ve katkılarıyla 2 sömestr Zürich Üniversitesinde felsefe okudu. Burada Hans Barth’ın, siyasal olarak daha muhafazakâr bir yer olmasına rağmen geçtiği Bonn Üniversitesinde bir biçimde Nazizme sıcak bakmış Erich Rothacker, Oscar Becker ve doktorasını henüz vermiş olmakla birlikte kendisinden daha büyük olan Karl Otto-Apel’in görüşlerinden etkilenmiştir. Doktorasını 24 yaşında ve 9 aylık gibi bir kısa sürede Schelling üzerine yazmıştır (1954): “Mutlak ve Tarih: Schelling’in Düşüncesindeki Çift Anlamlılık” başlığını taşıyan tez, Schelling’in insanın tarihsel konumlanmışlığıyla, bu konumlanmışlığın mutlaklaştırılmasının insan, Tanrı ve tabiat ilişkisinde hangi sorunlara yol açtığını, Schelling’in bu probleme verdiği karşılıkları tartışır.
Üniversite eğitimi sonrasında Alman Araştırma Vakfı’ndan ideoloji kavramı üzerine çalışmak kaydıyla 2 yıllık bir burs temin etmiş, bir müddet bağımsız (freelance; belli bir kuruma bağlı olmadan) gazeteci olarak çalışmış, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Süddeutsche Zeitung, Merkur vs. dergi ve gazetelerde kültür, felsefe, sinema ve reel politikayla ilgili, sonraları “gençlik günahları” olarak anmakla birlikte, yazılar yayımlamış, 1955 yılında Bonn’da tanıştığı oldukça uzun bir tarihi ve geniş bir kültürel aile geçmişi olan ve akademisyen olarak hayatını sürdürecek tarihçi Ute Wesselhoeft’le evlenmiştir. Bu evlilikten olma kızı Rebekka Habermas ve oğlu Tilmann Habermas hâlen akademisyen olarak çalışmaya devam etmektedirler; bir kızı da bir yayınevinde telif hakları sorumlusu olarak çalışmaktadır.
Bu dönem özellikle Heidegger üzerine yazısında belirginleştiği üzere (1953), Habermas için Heidegger ve Nazizm eleştirisi aracılığıyla, kamusal aydınlanmanın vazgeçilmezliği ve tarihsel sorumluluğun inkâr edilemezliğine dayalı bir siyasal kültürün Federal Almanya’daki imkânlarına katkıda bulunma misyonu önemlidir ve aslında hayatı boyunca, daha sonra Avrupa Birliği üzerine kaleme aldığı yazılar da dâhil olmak üzere, bu misyona sadık kalacaktır.
1956 yılından itibaren Horkheimer ve Adorno’nun yanında (Frankfurt Üniversitesi) çalışmaya başlayacaktır. Horkheimer’in Habermas’ın çalışmalarındaki Marksist tondan kaynaklanan çekincelerini korumasından dolayı, bir tür üniversitede öğretme yeterliliği sınavına sahip olma anlamına gelen habilitation’unu Marburg Üniversitesinde tamamladı. Kamusallığın Yapısal Dönüşümü başlıklı bu çalışması Gadamer ve Löwith’in teklifleriyle kendisine Heidelberg Üniversitesinde bir kadro sağlayacak (1961), yayımlandığında ise (1962) oldukça ses getirecek ve kendisine Almanya çapında bir ün sunacaktı. 1964 yılında Adorno’nun yoğun ısrarları neticesinde Frankfurt Üniversitesine geri dönecek ve Horkheimer’in kürsüsüne atanacaktır. 1970 yılına kadar bu üniversitede çalışmalarını sürdüren Habermas, daha sonra (1971) Münih’teki Max Planck Enstitüsünde özel statülü araştırmacı olarak bulunacak, 1983 yılına kadar çalıştığı bu kurumdan tekrar Frankfurt Üniversitesine dönecek ve 1993 yılında emekli olacaktır.
İlgili konular:
- Habermas, eleştirel teori ve Marksizm
- Sosyolojinin dil teorisindeki temelleri
- Rasyonalite ve anlam teorisi
- Habermas’ın söylem etiği
- Habermas’ın akıl eleştirisi
- Kamusal alan nedir?
- Bir kamusal alan yaratmak
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı