Felsefe hakkında her şey…

Jürgen Habermas

22.01.2024
442
Jürgen Habermas

Jürgen Habermas 1929 yılında Almanya’nın Düsseldorf kentinde doğmuştur. Doğuştan getirdiği damak probleminden dolayı geçirdiği ameliyatların kendisini insanların savunmasızlığına ve karşılıklı bağımlılığına duyarlı hâle getirdiğini belirtmiştir. Aynı şekilde rahatsızlığı nedeniyle akıcı sözlü iletişim kurma konusunda yaşadığı sıkıntıların iletişim ve anlamlandırma konularına olan kişisel teorik ilgisini de kısmen açıklayabileceğini söylemiştir. Habermas, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini ve savaş sonrasında Almanya’nın geçmişinden tamamen kopma konusunda gösterdiği istikrarsız iradeye ilişkin hayal kırıklıklarını, siyaset felsefesi alanındaki fikirlerini besleyen kilit kişisel deneyimler olarak betimlemiştir.

Jürgen Habermas tarihçilerin “Flakhelfer kuşağı” ya da “kırk beşliler” olarak adlandırdığı kuşağa mensuptur. Flakhelfer uçaksavar görevlisi anlamına gelmektedir. 1926 ile 1929 yılları arasında doğanlar savaşın sonunda askere alınmış ve topçu uçaksavar birliklerinde görevlendirilmişlerdir. Bir milyondan fazla gencin bu görevde bulunduğu iddia edilmektedir. İkinci “kırk beşlik” sıfatı, bu kuşağın Nazilerin 1945 senesindeki kesin mağlubiyetiyle birlikte yetişkinliğe geçişini anlatmaktadır.

Bütün bu deneyimler Habermas‘ın; sömürülme duygusunun tetiklediği siyasi şüpheciliğini ve ihtiyatlılığını, savaş sonrası Almanya’sının yeni ortaya çıkan liberal demokratik ilkelerine yakınlığını desteklemiştir. Her iki sıfat da Habermas’ın biyografisinin biçimlendirici özelliklerini yansıtmaktadır (Specter 2010, Matustik 2001).

Savaş sırasındaki çocukluğunu ele alan Habermas, ailesinin Nazi rejimine edilgen bir uyum sağladığını, ne onunla özdeşleştiğini ne de ona karşı çıktığını anlatır.

Jürgen Habermas, 1944 yılında Hitler Gençliği‘ne alınmış ve savaşın sona ermesinden kısa bir süre önce batı cephesindeki savunma birliklerine gönderilmiştir. Kısa süre sonra Nuremburg duruşmalarının radyo yayınları ve yerel tiyatrolardaki toplama kampı konulu içerikler aracılığıyla Nazi zulmünün ayrıntılarını öğrenmiştir. Bu tür deneyimler onun üzerinde derin etkiler bırakmıştır:

“Hepimiz bir anda siyasi olarak suçlu bir sistem içinde yaşadığımızı fark ettik” (AS 77, 43, 231).

Savaştan sonra Göttingen (1949-50), Zürih (50-51) ve Bonn (51-54) üniversitelerinde felsefe okuyan Habermas bitirme tezini Erich Rothacker ve Oskar Becker’in yönetiminde Schelling üzerine yazmıştır. Alman politikacıların ve aydınların kendilerinin savaştaki rollerini kabul etme konusundaki kaçamak tutumları onu giderek daha fazla tedirgin etmiştir.

Jürgen Habermas

Jürgen Habermas

Savaş sonrasında hükûmetin yeni bir siyasi başlangıç yapamaması karşısında uğradığı hüsranın yanı sıra geçmişle devam eden kimi toplumsal bağlar da onu oldukça rahatsız etmiştir. Örneğin bir röportajlarında, 1949’daki bir seçim kampanyasında kullanılan bayrak ve şarkıların aşırı sağcı anlamlarından duyduğu rahatsızlığı ifade ederek kampanyadan ayrıldığını anlatmıştır.

Alman aydınlar da Jürgen Habermas‘ı benzer şekilde hüsrana uğratmıştır. Üniversitede Arnold Gehlen ve Martin Heidegger’in çalışmalarını kapsamlı bir şekilde incelemiş, ancak onun geçmişteki Nazi bağlarından açıkça bahsetmemiştir. Heidegger 1953’te, 1935 tarihli Metafizik Dersleri‘ni, “Nazi hareketinin iç hakikatine ve büyüklüğüne” atıfta bulunan büyük ölçüde değiştirilmemiş bir biçimde yeniden yayınlamıştır. Habermas, Heidegger’e karşı çıkan bir köşe yazısı yayınlamış ve buna yanıt gelmemesi onun hakkındaki Nazizm şüphelerini doğrulamıştır (NC, 140-172). Birkaç yıl sonra (1956) Gehlen’i eleştiren bir yazı kaleme almıştır. Aynı dönemde Rothacker ve Becker’in de aktif Nazi Partisi üyeleri olduğunu öğrenince dehşete düşmüştür.

Habermas eğitiminin sonlarına doğru serbest gazeteci olarak çalışmaya başlamış ve Merkur adlı düşünce dergisinde makaleler yayımlamıştır. Frankfurt Üniversitesine bağlı disiplinler arası Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ile yakından ilgilenmiştir. Enstitü 1950’de sürgünden dönmüş ve Adorno 1955’te enstitünün müdürü olmuştur.

Adorno, Habermas‘ın denemelerine yakınlık duyuyordu ve onu araştırma asistanı olarak yanına aldı. Habermas Enstitü’deyken felsefe ve sosyoloji okudu, araştırma projeleri üzerinde çalıştı ve köşe yazıları yayınlamaya devam etti. Bu yazılardan biri olan Marx ve Marksizm, Horkheimer tarafından fazla radikal bulunmuştur. Horkheimer Adorno’ya mektup yazarak Habermas’ı Enstitü’den kovmasını tavsiye etmiştir. Ertesi yıl Horkheimer, Habermas’ın üniversitede ders verme yeterliliğini elde etmek için gerekli doktora sonrası tezi anlatan ve Habilitationsschrift olarak adlandırılan çalışma önerisini reddetmiştir. Habermas projesini değiştirmek istemediğinden tezini Marburg Üniversitesinde Marksist siyaset bilimci Wolfgang Abendroth’un yanında tamamlamıştır.

Jürgen Habermas ayrıca akademik bir çerçevede Jacques Derrida, Richard Rorty, Hans-Georg Gadamer, Niklas Luhmann, John Rawls, Robert Brandom, Hilary Putnam ve Cardinal Joseph Ratzinger (Papa Benedict XVI olmadan önce) gibi düşünürlerle sayısız fikir alışverişinde bulunmuştur.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

İlgili konular:

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...