Felsefe hakkında her şey…

İLİŞKİLERDE DÜRÜSTLÜK MÜ? MASALLARA ANCAK ÇOCUKLAR İNANIR!

03.02.2025
İLİŞKİLERDE DÜRÜSTLÜK MÜ? MASALLARA ANCAK ÇOCUKLAR İNANIR!

Dürüstlükten bahseden herkes yalan söylüyordur. Kadın da erkek de… Çünkü insan doğası gereği sahtekârdır. Gerçeği taşıyamaz, çünkü gerçek onu çıplak bırakır. Ve çıplaklık, insanın en büyük korkusudur. İşte bu yüzden kadınlar da erkekler de maskeler takar. Ve bu maskelerle ömür boyu dans ederler.

AŞK: KADINLARIN YEM OLDUĞU, ERKEKLERİN AVLANDIĞI SAHTE BİR OYUN

Aşk, tarihin en büyük yalanıdır. Kadınlar sevildiğini sanır, erkekler seviyor gibi yapar. Kadınlar, şairane sözler bekler; erkekler bu sözleri ezberler. Erkeklerin romantizmi, yalnızca avlarını kolay ele geçirmek içindir. Aşkın adı konduğunda ise sahtekârlığın dozajı artar. Çünkü ilişkiye adım atan herkes, artık gerçek yüzünü saklamak zorundadır.

Psikoloji, kadınların duygusal manipülasyona, erkeklerin ise stratejik yalana yatkın olduğunu söyler. Kadınlar, sevgi adı altında güç ister; erkekler, sahip olmak için sevgi taklidi yapar. Birbirlerine en güzel yalanları söyleyenler, en iyi âşık ilan edilir. Gerçek duygulara ise yer yoktur. Çünkü insan, ancak aldatıldığını fark etmediği sürece mutlu olur.

SADAKAT: ZAYIF OLANIN GÜÇLÜ OLANI KONTROL ETME ÇABASI

Sadakat bir köleliktir. Kadınlar sadakat ister, çünkü kaybetmekten korkar. Erkekler sadakat ister, çünkü hükmetmek ister. Ama işin ironisi şu ki; kimse sadık değildir, sadece yakalanmak istemez. Kadın sadık gibi görünür, çünkü seçenekleri azdır. Erkek sadık gibi davranır, çünkü risk almak istemez. Ama fırsat geldiğinde, herkes içindeki sahtekârı serbest bırakır.

Psikolojiye göre, sadakat bir zorunluluk olduğunda ihanet kaçınılmazdır. İnsan doğası tek eşliliğe uygun değildir. Sadece ahlaki kodlarla, sosyal normlarla zorlanmıştır. Ancak her zorunluluk, bir isyan doğurur. İşte bu yüzden en büyük sadakat yeminleri, en büyük ihanetlerle bozulur. Çünkü insanın gerçeği taşıyacak gücü yoktur, o yalnızca en iyi yalanı satın alır.

KADINLAR: SEVİLMEK İÇİN OYNAYAN USTALAR

Kadınlar aşkta masum değildir. Onlar da sahtekarca oyunlar oynar. Duygusallık adı altında manipülasyon yapar, masumiyet adı altında sınırları belirler. Erkekler, kadının sevgisi için yarıştığını sanır. Ama gerçekte kadın, onun üzerindeki kontrolünü test etmektedir. Gücü kimde tutacağını ölçmektedir.

Kadınlar, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak erkeği bulana kadar “aşk” masalı anlatır. Seviyorum der, çünkü duymak istediği de budur. Aşık gibi bakar, çünkü o bakışın karşılığında daha fazlasını alacağını bilir. Ve her zaman daha iyisini bulma ihtimali varsa, o ilişkiyi bir saniyede bitirir. Kadın aşkı bir duygu değil, bir strateji olarak görür. Seçenekleri varsa, sadakati bir kenara atar. İşte bu yüzden erkeklerin “kadın ruhu” diye tanımladığı şey, gerçekte bir hesap makinesinden başka bir şey değildir.

ERKEKLER: SAHİP OLMAK İÇİN OYUN OYNAYAN ZAVALLILAR

Erkekler de masum değildir. Onlar, sahip olmak için her yalanı söyler. “Hayatımın aşkısın” der, çünkü o an için o kadını elde tutması gerekir. “Asla aldatmam” der, çünkü yakalanmaktan korkar. Erkek, kadını elde ettikten sonra sıkılır, ama sıkıldığını itiraf edemez. Bunun yerine, “sorun sende değil, bende” diyerek ilişkiyi çürütür.

Psikolojiye göre, erkeklerin beyni yeni uyarıcılara açtır. Onlar bir kadına bağlanmaz, sadece elde etme sürecine bağımlıdır. Kadın düştüğünde, erkek de ilgisini kaybeder. Sonrasında ise tek amacı, başka bir av bulmaktır. Erkek, bir kadına sonsuza kadar sadık kalamaz. Sadece yeterli fırsatı bulamamışsa orada kalır. İşte bu yüzden kadınların “o artık değişti” dediği her erkek, gerçekte hep aynıydı. Sadece rolü bitmişti.

İLİŞKİLER: MASKELERİN DÜŞTÜĞÜ AN, KİMSE KALMAZ

Her ilişki başlangıçta mükemmel görünür. Çünkü herkes en iyi versiyonunu sunar. Ama zaman geçtikçe maskeler kaymaya başlar. Kadın artık anlayışlı değildir, erkek artık ilgili değildir. Çünkü gerçek kimlikler ortaya çıkmıştır. Ve gerçeği görmek, aşkı öldürür. İnsan, ancak kendisini kandırabildiği sürece aşkı sürdürebilir.

Psikoloji der ki: İnsan, yalnızca görmek istediğini görür. İşte bu yüzden kadınlar, erkeklerin yalanlarına inanmayı seçer. Erkekler, kadınların sadakatine güvenmeyi seçer. Çünkü gerçeği bilmek, o büyüyü bozar. Ve kimse, kendini kandırdığı rüyadan uyanmak istemez.

HERKES YALAN SÖYLÜYOR, SADECE KİMİN YALANI DAHA İYİ TUTUYOR?

İnsan doğası gereği yalancıdır. Kadınlar ve erkekler birbirlerini sevmezler, sadece birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılarlar. Ama bunu itiraf etmek, tüm sistemin çökmesi demektir. O yüzden herkes “sevgi” kelimesinin arkasına saklanır. Ama gerçekte, aşk denilen şey yalnızca en iyi kurgulanmış yalandır. Ve kim daha iyi yalan söylerse, oyunu o kazanır.

Nietzsche’nin dediği gibi: “İnsan, gerçeği taşıyamadığı için kendini kandırmaya mahkumdur.” İşte bu yüzden, ilişkilerde dürüstlük diye bir şey yoktur. Çünkü insan doğası gereği, en büyük sahtekârdır.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...