Felsefe hakkında her şey…

Şu söze ne kadar aşinasınız?: “Bu şarkıyı bıkmadan bin kere daha dinleyebilirim…” Bir şarkının ya da melodinin dilimize ve zihnimize yapışıp kalmasının bir nedeni var…

05.12.2024
Şu söze ne kadar aşinasınız?: “Bu şarkıyı bıkmadan bin kere daha dinleyebilirim…” Bir şarkının ya da melodinin dilimize ve zihnimize yapışıp kalmasının bir nedeni var…

Müzik evrensel bir dildir. Her kültürün bir müzik ve ritim algısı vardır. Peki müzikte bizi etkileyen, yaşamımıza yerleşen, sevdiğimiz, hoşumuza giden, bizi kendine çeken şeyler nelerdir ve bunlar neden üzerimizde bu kadar etkili olur? Bir müzik parçasını akılda kalıcı yapan şey nedir? “Dilimize pelesenk olan melodiler” bu gücü nereden alır?

Bu soruları yanıtlamak için mümkün olan en basit soruyla başlayalım: Müzik nedir? Beynimiz neden bazı sesleri kulak tırmalayıcı bir gürültü olarak algılarken diğer sesleri çok net ayırt ederek ritimsel olarak görür?

California San Diego Üniversitesinden Müzikolog Diana Deutsch, bir akşam evinde, derste yaptığı bir konuşmasının tekrarını dinlerken konuşma sırasında kullandığı bir cümleyi tekrarlamaya başladı. Sonra fark etti ki eğer konuşmanın akışındaki herhangi parçayı alır ve onu tekrar ederseniz, tekrar ederseniz, tekrar ederseniz, tekrar ederseniz, tekrar ederseniz, tekrar ederseniz… Açıkça görebilirsiniz ki beyniniz bu tekrarda bir melodi, bir ritim ve bir tempo olduğunu hissetmeye başlayacak ve biçimsel olarak sadece bir “konuşma” olan bu şeyi “müzik” olarak yorumlayacaktır.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki tekrar, müziğin Tanrı parçacığıdır. Dünyanın karmaşık gürültüsü ile müzik dediğimiz şey arasındaki ayrım işte budur.

Peki müziği akılda kalıcı yapan şey nedir? Tekrar etmek, bir ses birlikteliğini müzik olarak tanımlamak için yeterli midir? Sanıyorum ki tekrar ve çeşitlilik bir arada, dengeli biçimde kurulmalıdır ki buna “müzik” diyebilelim.

Ohio Eyalet Üniversitesinden Psikolog David Huron, fareler üzerinde, yankı getiren bir çalışma yaptı. Bir fareye bir notayı dinletti. Buna B notası diyelim. Fare başını bir biçimde hareket ettirdi. Sonra tekrar B notası çaldı ve fare başını yine aynı biçimde hareket ettirdi. BBBB örüntüsü çalındığında farenin her defasında kafasını aynı şekilde hareket ettirdiği gözlemlendi.

Bu sürecin sonunda fare alışkanlık kazandı ve uyarıcıyı görmezden gelmeyi öğrendi. Alışkanlık, insan kültüründe ve hayatında da oldukça yaygındır. Bizler de çok aşina olduğumuz şeyleri görmezden gelmeyi öğreniriz.

Fare tam da B notasına alışmak üzereyken onun yerine bir C notası çalınınca, C notasına dikkat kesildi ve B notasına olan alışkanlığını yitirdi. Böylece artık fare B notasıyla yeniden uyarılmaya başlanabilir hâle geldi.

Bu çalışmanın sonunda bir fareyi en az sayıda nota ile en uzun süre uyarmak istiyorsanız çalmanız gereken çok özel bir kalıp olduğu ortaya çıkmıştır: BBCBCD örüntüsü. Bu örüntünün hem B hem de C notasına karşı alışkanlık yarattığı gözlemlenmiştir.

Bu çalışmayı okurken şunu düşünmek oldukça mümkündür: Örüntüdeki “B” harfini alıp onun yerine bir “mısra”, “C” harfini alıp onun yerine bir “nakarat” ve “D” harfini alıp yerine bir “geçiş bölümü” koyarsak şöyle bir şarkı yapısına sahip oluruz: mısramısranakaratmısranakaratgeçiş, ki bu aslında özellikle 20. yüzyılın en yaygın görülen pop şarkı yapısıdır.

Bu fikrin bana temelde ilginç gelen yanı, laboratuvar ortamında bir fareyi uyarabilen tekrar ve çeşitlilik arasındaki bu kalıplaşmış ilişkinin bizi de YouTube’daki “Popüler Şarkılar” listesine yönlendirmesidir.

Peki bu tekrar ve çeşitlilik ilişkisinin bize aşina gelmesi sadece müzik sektöründe mi geçerlidir? Hayır. Belki de aynı zamanda politika için de bunu uyarlayabiliriz?

Tekrar, hitabet ve ikna edicilik üzerine düşünürsek her etkili retorik aracın esasen bir tekrar biçimi olduğunu fark ederiz. Bu oldukça ilgi çekicidir. Bunun en bariz örneğini “Büyük Yalan”da görmemiz mümkündür. Büyük Yalan, özellikle bir propaganda tekniği olarak kullanılan, gerçeğin büyük ölçüde çarpıtılması veya yanlış sunulmasıdır. Nazi Almanya’sının Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’e isnat edilen aşağıdaki sözler bunu daha açık biçimde anlatır:

“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır.”

“Halkın halk tarafından halk için yönetimi” cümlesinde de görüleceği üzere tekrarın bir tınısı, etkisi vardır.

Ancak en etkileyici ve belki de en çok kullanılan yöntem karşı-tekrar denilen biçimdir. Karşı-tekrarı ABBA örüntüsüyle anlatırsak şu örneği verebiliriz:

“Bu devletin sizin için neler yapabileceğini sorgulamayın; sizin bu devlet için neler yapabileceğinizi sorgulayın.”

ABBA örüntüsüne devam edelim:

“Önemli olan kavgaya tutuşan köpeklerin büyüklüğü değil, köpeklerin içindeki kavganın büyüklüğüdür.”

Ya da bir başka ABBA örneği:

İnsan hakları kadın hakları demektir ve kadın hakları da insan hakları anlamına gelir.”

Karşı-tekrar en çok kullanılan siyasal retorik araçlardan birisidir. Bu araç oldukça müzikaldir ve insan konuşmasını beynin akıcı bir müzik olarak işlemesine yardımcı olur. Bu yüzden bazen hem harika fikirleri hem de korkunç düşünceleri karşı-tekrar olarak duyarız ve beyin bunların doğru olmasını ister. Bu yüzden de bu tip politik sloganları üzerlerine fazla kafa yormadan kabulleniriz.

Özetle ritim, sadece ritim değildir.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...